Sayfa Yükleniyor...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yaptığım her işin, attığım her adımın, ağzımdan çıkan her sözün kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği bu uzun sorumluluk döneminde, hayat tarzı baskısı altında kalan acaba tek bir kişi var mıdır? dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 33'üncü Muhtarlar Toplantısı'na katıldı.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki toplantıda hitap eden Erdoğan, terör örgütlerinin asimetrik saldırı şeklinde eylemler yaptığını belirterek, "Defalarca maruz kaldığımız bu imtihanın günümüzdeki versiyonu farklı terör örgütlerinin aynı amaç için kullandığı, asimetrik bir saldırı şeklinde karşımıza çıkmıştır. Biliyorum ki milletimizin öfkesi büyüktür. İnanın bana, bizler de yaşananlar karşısında en az sizler kadar öfkeli ve yaralıyız. Ama şu gerçeği biliyoruz. Bu saldırıların asıl amacı, bizim muvazenemizi bozmaktır" diye konuştu.
SEVR TEZGAHI ÖNÜMÜZE GETİRİLECEK
'Türkiye teröre teslim oldu' diye yorum yapanlara tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Bugün Türkiye, yeni bir istiklal mücadelesi içindedir. Çok açık konuşuyorum. 'Türkiye teröre teslim oldu' demek; teröristle, terör örgütleriyle aynı safta yer almaktır. Çünkü terör örgütlerinin tüm amacı, birilerine bu sözü söyletmektir. Bu sözü ifade eden kişi siyaset yapmıyor. Sadece kendi ülkesinin karşısında oluşturulan şer ittifakının değirmenine de su taşımış oluyor. Türkiye'nin kendi güvenliği için bölgesinde yürüttüğü mücadeleyi başka devletlerin içişlerine karışmak olarak gören bir kafa, olup bitenlerden hiçbir şey anlamıyor demektir. DEAŞ'a karşı en etkili mücadeleyi veren bir ülkeyi hala bu alçak örgüte destek sağlıyor imasıyla suçlamak, tam da terör örgütleri üzerinden Türkiye'ye saldıranların istedikleri türden bir söylemdir. Üstelik bu zihniyet, sadece ülkesine iftira atmakla kalmıyor; milletin arasına fitne sokmak için de her türlü yola başvuruyor.
GAZİANTEP SALDIRISIYLA ORTAKÖY SALDIRISI ARASINDA NE FARK VAR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bölücü örgüte, dinimizi istismar eden FETÖ gibi DEAŞ gibi örgütlere fiili, yazılı, sözlü destek verenlere ne yapılıyorsa mezhep ayrımcılığı veya hayat tarzı üzerinden milletimizin bir kesimini istiskal etmeye çalışanlara da aynı muamele yapılacaktır. DEAŞ'ın Gaziantep'te bir kına töreninde yaptığı canlı bomba saldırısıyla her yönüyle profesyonel bir eylem olduğu görülen Ortaköy saldırısı arasında Allah aşkına ne fark var? Şu anda Ortaköy'le ilgili bu kadar feveran edenler, bu kadar farklı şekilde söylemde bulunanlar acaba Gaziantep'teki o 56 kişiyle ilgili ne yazdılar, ne söylediler, ne yazdılar? Orada niye sustunuz? İşte bizim farklılığımız burası. Bizim Gaziantep'teki olay da Ortaköy'deki olay da Beşiktaş'taki olay da Kayseri'deki olay da canımızı yakar. Çünkü biz sorumluluğumuzun dört dörtlük farkındayız. Bunların hepsi de terör eylemidir."
BUNU YAŞAM BİÇİMLERİNE KAYDIRMANIN HİÇBİR ANLAMI YOK
İstanbul Ortaköy'deki gece kulübüne yönelik terör saldırısıyla ilgili açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Gaziantep saldırısına gösterilmeyen bu türden tepkiler ve yapılmayan değerlendirmeler, Ortaköy saldırısına yapılınca oraya soru işaretini koymamız gerekiyor. Hemen bunu yaşam biçimlerine kaydırmanın hiçbir anlamı yok. Bunlar tamamıyla ülkemizi veya ülkemizdeki siyasi iradeyi bir kenara öteleme, ülkemizi bölme operasyonundan başka bir şey değildir. Zihin karıştırmadan başka bir şey değildir. Saldırgan o gece orada değil de ertesi gün bir pazar yerinde aynı eylemi yapsa aynı sayıda insanı katletse yine benzer tavırlar sergilenecek miydi acaba? Buradaki amaç, Ortaköy'de ölenlerin hakkını korumak, onların yasını tutmak değil. Olaya atfedilen değerler üzerinden bir çatlak oluşturup, toplumu kutuplaştırmak olduğu çok açıktır" diye konuştu.
HAYAT TARZI BASKISI ALTINDA KALAN ACABA TEK BİR KİŞİ VAR MI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu kardeşiniz, İstanbulda 4,5 yıl büyükşehir belediye başkanlığı yaptı. 2003 yılının Mart ayından 2014 yılı Ağustos'a kadar da 11 yılı aşkın kesintisiz başbakanlık görevini yürüttüm. 2,5 yıldır da cumhurbaşkanı olarak ülkeme hizmet veriyorum. Görev verdiniz ben de görevimin gereğini yerine getiriyorum. Buradan milletime soruyorum. Yaptığım her işin, attığım her adımın, ağzımdan çıkan her sözün kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği bu uzun sorumluluk döneminde, hayat tarzı baskısı altında kalan acaba tek bir kişi var mıdır? Hepinize sormak isterim. Kim, acaba bu ülkede 'Ben şu şekilde yaşamak istiyordum da yaşamadım, veya şöyle giyinmek istiyordum da giyinemedim' diyen var mı? Bütün bunlar ortadayken birileri sosyal medyayı kullanıyor. Birileri Facebooktan, birileri gazetelerinde köşelerinde hala utanmadan sıkılmadan bunları yazabiliyorlar. Bu yalanı, iftirayı, istismarı yapanların kendileri en başta olmak üzere, kimin yediğine, gezdiğine, içtiğine, giydiğine, aldığına sattığına karışılmıştır? Herkes gibi ben de tasvip etmediğim görüntüleri, ifadeleri eleştirmişimdir. Bunları da bireysel ifade özgürlüğümün sınırları dahilinde söylemişimdir. Ama asla temsil ettiğim kamu gücünü kullanarak, kimsenin hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım. Bu yönde bir uygulamaya asla tevessül etmedim. Kurucusu olduğum siyasi partinin de bu yönde bir adımı hiçbir zaman bu noktada olmamıştır. Zira 14 yıl önce bu yola, bu kararlılıkla, bu anlayışla çıktık. Bugün de cumhurbaşkanı olarak böyle bir yola başvurduğuma dair en küçük bir örnek gösterilemez. Şahsımdan farklı bir davranış bekleyenler, daha çok beklerler."
ZOR KULLANILMASI AYNI DERECEDE YANLIŞ"
Hayat biçimlerine saygı anlayışının karşılıklı olduğunu belirten Erdoğan, "Biliyorum ki dünyadaki ve ülkemizdeki herkesin aynı hayat biçimine sahip olma mecburiyeti yoktur. Hayat biçimlerine saygı anlayışı, tek yönlü değildir. Karşılıklıdır. Ezan okunmasına tahammül edemeyenlerin, müezzinin üzerine yürünmesi ne kadar yanlışsa namaz kılmayana karşı zor kullanılması da aynı derecede yanlıştır. Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne karşı olduğumuz gibi azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesine de karşı olduğumuzu açıkça ifade etmek isterim. Tüm bu hassasiyetleri hep birlikte ve herkes için göstermeliyiz. Her birimiz kendi mahallemizi savunurken, diğer tarafta olanlara 'Oh olsun' mantığıyla yaklaşırsak, arzu ettiğimiz toplumsal huzur ve barışı tesis edemeyiz" diye konuştu. (DHA/ANKARA)
Haber Merkezi