Sayfa Yükleniyor...
Partisinin TBMM grup toplantısında açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “23 Mart’ta cumhurbaşkanı adayımızı belirleyecek ve tüm tartışmaları geride bırakarak yepyeni bir yürüyüşe başlayacağız. İktidar yolculuğumuz başlıyor" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında gündeme değinen Özel, partisinin cumhurbaşkanı aday seçimi sürecine değindi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eleştirilerine yanıt verdi.
Konuşmalarına başlarken Bolu Kartalkaya’da çıkan otel yangınının üzerinden 35 gün geçtiğini hatırlatan Özel, şu ifadeleri kullandı:
“'Ucu nereye giderse gitsin’ diyenler hep beraber dün kongreye gittiler. Ucu başı birbirine değiyordu dün. 21 Ocak'ta bir bilirkişi heyeti oluşturmuşlardı. Bu bilirkişiye ‘Korsan’ dediler. Bu bilirkişinin raporuna da ‘Korsan’ dediler ve bilirkişi raporunu teslim almadılar. Sonra da bu bilirkişi raporunu teslim almama meselesinin kanıtını bulamayacağımızı söylediler. ‘Yok öyle bir şey’ dediler. Önce 'bilirkişiyi takviyelerle güçlendirdik' dediler; ama bu belgenin bize geleceğini tahmin etmediler. Bu bilirkişinin raporunda sorumlular, Bolu Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü, yeni adı Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Müdürlüğü, Bolu İl Özel İdaresi, söz konusu otelin işletmecileri ve turizm işletmesi belgesi düzenleyen kurum olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı yazmışlardı. Bu bilirkişiye ‘Bakanlığı çıkar oradan’ dediler. Bunlar ‘Çıkaramayız’ dediler. ‘Burada Bolu Belediyesi yok’ dediler. ‘Kanuna göre sorumlu değil, yazamayız’ dediler. Bunun üzerine bu bilirkişiye ‘Raporu almayız’ dediler. Bu beyefendiler mesleki ve kişisel namuslarına sahip çıkıyorlar. O zaman diyorlar ki, ‘Affınızı isteyin’. Kimi diyor ki, ‘Sağlığım müsait değil’ Kimi ‘Ailevi sebepler’ diyor. Kimi diyor, ‘Vaktim yok’. 3 gün çalışmış gece gündüz yapmış ve bu manidar, tarihe şerh düşen bahanelerle, 3 günlüğüne görevlendirildikten 3 gün sonra, teslim süresi dolduktan 4 saat sonra görevden azillerini istemişler. Bu bilirkişilerin utanacak hiçbir şey yok. Bolu'da, sokaklarda başları dik, alınları açık geziyorlar. Onlara ‘Korsan’ diyenler, siyasi gerekçelerle yazdıkları raporu teslim almayanların insan içine çıkacak durumları yok. Bu işin peşini bırakmayacağız. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç; ‘Korsan’ dediğin bilirkişilerin de ‘Korsan’ dediğin raporun da altında imzalarıyla savcının da onların yazdığı raporun da azil yazıların da hepsi elimizde duruyor. Bundan sonra mahkeme sürecinde bu bilirkişiler şahit olsun, her şeyi anlatsınlar, şimdi anlatamazlarsa yarın kurulacak mahkemelerde anlatsınlar da Adalet Bakanlığı eliyle korsan faaliyet neymiş sen de gör, kurtarmaya çalıştığın Turizm Bakanı da görsün.”
Özel, sahte içki ölümlerine de değindiği açıklamasına şöyle devam etti:
"'Bir komisyon kuralım, bu sorunu inceleyelim' diye geçen dönem teklif ettik, reddettiler. Yine teklif ettik, yine reddettiler; ama örneğin Kartalkaya'da ölenlerin iki katı öldü burada. Soma faciasında ölenlerin yarısı öldü sadece bir olayda. Geçen sene 500 kişi ölmüştü sahte alkolden. Kurmak istemiyorlar. Niye? Siyasi sebeplerle. Gittiğimiz hastanelerde yatanlar ya da ölenlerin yakınları, 'niye içti' dediğimizde yüzde 80’i parasızlıktan, alkolün pahalılığından diyor. Ben çıkıp 'bunu araştıralım' diyorum. 'Burada 100 liralık içkinin 62 lirası vergi' diyorum. Kesiyor onu, grup toplantısında oynatıyor; 'bakın' diyor, 'rakı hesabı yapıyor grupta' diyor. Canın hesabını yapıyorum ben burada. Ayrıca rakı meselesi, alkol meselesi dokunulmaz değildir. Senden, ondan, bundan gizlenecek bir şey değildir, utanılacak bir şey değildir. Bu insanlardan aldığın fahiş vergiler, hayat tercihi vergileri ve yaptığın bu vergilerin tamamının ideolojik olması ayıptır. Ne içki içen suçludur ne de sen onu yargılayacak makamdasın. Bunların hepsinin hesabını sen vereceksin. Sen kimsenin tercihini, yediğini, içtiğini, giydiğini, giymediğini sorgulayacak makamda değilsin. Bunu sorgulamak haddin değildir. Sana sorulacak soru şudur; kimsin sen? Kimsin sen bunu sorguluyorsun, insanların yaşam biçimini sorguluyorsun?”
Milliyetçi Hareket Partisi’nin askıda buğday kampanyası başlattığını söyleyen Özel, MHP’li vekillere şöyle seslendi:
"Sayın Genel Başkanları rahatsız, bir kez daha acil şifalar diliyorum. Aradık, bizim arkadaşlar sordular, sordurdular. Çünkü faydalı bir iş yapılıyorsa destek olalım, görünür kılalım. İç Anadolu'da aradığımız Milliyetçi Hareket Partisi il yönetimlerinin, ilçe yönetimlerinin hiçbirinin kampanyadan haberi yoktu ilk gün. ‘Genel merkeze soracağız’ dediler. Genel merkeze soruldu, 'bilgi yok, biz size dönelim' dediler. Kampanya şundan ibaret; eğer elinde buğday kaldıysa çiftçinin bu tarihte, gidilecek çiftçiden 9 gülek yani 2 kova, 36 kilo buğday alınacak, askıya asılacak. Yoksul birisi de gidecek askıdan 2 kova buğdayı alacak, kendine bir değirmen bulacak, buğdayı değirmende öğütecek, un yapacak, eve gidecek ekmek yapacak. Kampanya bu. Kampanyanın kendisi ittifak ortağının diğerini afişe etmesi, insanların olmayan buğdaya, alınıp da asılacak 2 kova buğdaya, onu alıp da öğütüp un yapmaya, o undan ekmek yapmaya muhtaç hale geldiğinin itirafından başka bir şey değildir. Benim Milliyetçi Hareket Partisi'nin değerli grubuna, milletvekillerine önerim şudur; bu askıda buğday işi tutarsa biz de yürekten destekleyelim ama daha kolay bir yolu var. Askıda vicdan uygulamasını sona erdirin. Askıda vekil uygulamasını sona erdirin. Askıya koyduğunuz milletvekilliğini ve vicdanınızı alın, hep beraber bu memleketin sorunlarını konuşalım.”
Cumartesi günü ramazan ayının ilk günü olduğunu belirten Özel, "Eskiden bolluk ve bereket ayı olarak anılan, karşılanan ramazan, şimdi emeklinin, asgari ücretlinin yokluk ayı olarak korkuyla, endişeyle bekleniyor ve 'bu ramazan nasıl geçecek' diye herkes hesap yapıyor, kitap yapıyor” dedi.
Özel, şöyle konuştu:
“Geçen hafta göstermiştim. Geçen sene 900 liraya satılan ramazan kolileri 1600 liraya çıktı. Her ramazan ilk gün, ‘Ramazan pideleri el yakıyor’ diyordu. Şimdi pidenin kendisi değil; ama fiyatı el yakıyor. Asla uygulanmayacağını bildiğimiz, zorla 20 lira diye açıklatılan, fiilen 30 lira civarında satılacağını herkesin bildiği ramazan pidesinin hesabını yine de açıkladıkları 20 liradan yapalım. Ramazan pidesi 2002 yılında 2 liraydı ve pidenin kilosu 2 liraydı. Şu anda pidenin kilosu 80 lira. Tam 40 kat artmış, yüzde 4 bin artış var pidenin fiyatında. 1 liraya, 1 TL'ye 200 gramlık pideden 2,5 tane alınıyordu. Bugün pidenin kilosu 80 lira. Bugün 1 liraya sadece 12,5 gram pide alınıyor. Bir dilim ekmek 20 gram arkadaşlar. Bir dilim ekmeğin 20 gram olduğu yerde, işte Tayyip Bey diyor ya rakamlarla 'nereden nereye.' Tayyip Bey 1 liraya 500 gram pide almaktan 12,5 gram pide almaya; nereden nereye Tayyip Bey.”
“BİR ÜLKEDE MUHALEFET İKTİDARA MUHALEFET EDER”
Özel, AK Parti’nin 8’inci Olağan Kongresi’ne de değindi. Kurultayda delegelere hediye edilen saatlerin tanesinin 4 bin 200 lira olduğunu söyleyen ve bu durum üzerinden iktidarı eleştiren Özel, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
"Tek aday, tek kişi, kendisinin atadıklarına kendini alkışlattıra alkışlattıra bir kurultay yaptı. O kurultaydan sözde aklınca muhalefete saldırdı, bizi hedef aldı. Bir ülkede iktidar muhalefete muhalefet etmez. Bir ülkede muhalefet iktidara muhalefet eder. Eğer iktidar muhalefete muhalefet etmeye başladıysa psikolojik olarak iktidar el değiştirmiştir. Yani Tayyip Bey haklıdır. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin birinci partisidir. Artık AK Parti de geleceğin ana muhalefet partisidir. AK Parti'nin Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş bin 608 sayın delegesine toplam değeri 6 milyon 750 bin lira olan, tanesi 4 bin 200 lira olan saat hediye ettiler. Tayyip Bey orada bile delegeler saatleri takmış, kadranında imzası var. Bu yoklukta, yoksullukta kişi başı 4 bin 200 lira, 6 milyonluk hediye dağıtmış, ‘CHP'nin kongresinde şaibe var’ diyor. CHP'nin kongresinden bir 4 bin liralık saati bir kişinin kolundan çıkarıp bir kişiye verdiğinin görüntüsünü bulsanız dünyanın en mutlu insanı olacaksınız. Bir kanıt bulamıyorlar, sadece algı operasyonu yapıyorlar; ama gözümüzün önünde bin 600 küsur delegenin koluna, ‘Beni seçtin’ diye, ‘Buraya geldin’ diye 4 bin 200 liralık saat takıyorlar. Mahalleye sandık kurmayan, ilçede çıkan 2'nci adayı çağırıp ikna eden, ilde çift adaylı kongreye kavga karıştıran, delegelerini buraya getirip kendi atadıklarını alkışlatan adamın kongresi de siyaseti de sonuna kadar şaibelidir.”
“‘CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NE GEÇMEK İSTİYORUM’ DEDİ”
Muhalefetten iktidara geçen milletvekillerine ilişkin de açıklamalarda bulunan Özel, şöyle devam etti:
"Dün ‘Biz AK Parti'nin tek adam rejimine itiraz ediyoruz’ diye seçmenden oy toplamış, AK Parti itirazıyla propaganda yapmış, bu seçim döneminde bu Meclis'e AK Parti'ye itiraz üzerinden taşınmış bir sürü milletvekilini partisine katıyor. İçlerinden bir tanesi 14 saat önce partisinden istifa etti. O da 'AK Parti'ye gidiyor' haberleri çıkınca akşamüstü tweet attı, ‘Gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum’ diye. O kongreden 3-4 gün önce benim partisine yaptığım ziyarette geldi, oturdu, toplantıda beni dinledi, o partinin genel başkanını dinledi, heyetteydi, şimdi AK Parti'ye gitti. Antalya milletvekilimize gitti; ‘Tek adam rejimine itiraz benim partimde yeterli değil. Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçmek istiyorum’ dedi. Antalya milletvekilimizle birlikte bana geldiler. Ben kendisine, ‘Partinizin bir grubu var. İstifanızla grubunuz düşebilir. Grubu düşüren olmayın’ dedim. Biz o grup düşmesin diye o gruba milletvekili veren partiyiz. ‘Eğer partinizden ayrılsanız bile uzunca bir süre geçmeden alamayız. Çünkü biz bir başka partinin milletvekiline göz koyan bir parti değiliz’ dedim. 'Oradan istifa etseniz de bize gelme iradenizi söyleseniz de sonunda ben partinizin genel başkanına bir telefon açmak, bu durumdan haberdar etmek, bu konuyu konuşmak zorundayım’ diye şahitlerin huzurunda konuştum.”
“SİZ HEPİNİZ O GEMİNİN İÇİNDESİNİZ”
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir soru sormak istediğini kaydettiği konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim. Bu beyefendinin özelliği babasını yakından tanımanız, Maksut Serim. Sizin başbakanlıktayken örtülü ödeneğinizi kontrol ediyordu. Bolca manşet oluyordunuz; çünkü örtülü ödenek önceki dönemlerin 10 katına, 15 katına çıkıyordu. Ayrıca hesap kitabı kuvvetli olduğu, sizin de bu konuda kendisine çok güvendiğiniz de biliniyor. Oğlunu Dışişleri Bakanlığı süreçlerinden gelmediği, meslekten gelmediği halde önce Dışişleri'nde özel kalem müdürü yaptırdınız, sonra bakan yardımcısı yaptırdınız. Bu sırada 2022 yılında Kıbrıs'ta öldürülen organize suç örgütü lideri Halil Falyalı'yla öldüğü günden 2 yıl önce ortak şirket kurduğu ortaya çıktı. Bunu söyleyen milletvekillerimize bu beyefendi dava açtı; kanıtları koyduk, davaları kazandılar ve bu kişiyi göz göre göre, Kıbrıs'ımıza, Lefkoşa'ya büyükelçi atadınız. Şimdi ben, 'bir suç örgütüyle ortak olan birini nasıl tuttun da önce bakan yardımcısı, sonra büyükelçi yaptın' diye sormuyorum. Ben 'uluslararası sularda yüzen gemiler var mı' diye soruyorum. 'Bu gemiler yüzerken durduruldu mu' diye soruyorum. 'Bu gemilerin yükü neymiş' diye soruyorum ve 'o günlerde birilerinin hesap hareketlerinde acayip şeyler olmuş mu' diye soruyorum. Yoksa sen bu sorulara cevap vermek yerine bana, 'Özgür Bey, bunu yapma, Türkiye'yi zora sokma, bir çocuk yanlışa bulaşmış, bu konuları eşeleme, hepimiz aynı gemideyiz' mi diyeceksin. Tayyip Bey; ben o gemide yokum. Biz o gemide yokuz; ama siz hepiniz o geminin içindesiniz.”
“BU SEÇİM BİR DEMOKRASİ DEVRİMİDİR”
Konuşmasında erken seçim tartışmalarına da değinen Özel, açıklamasının şu ifadelerle noktaladı:
"Biz ülkemizde tüm bu adaletsizliklerin, yoksulluğun, baskıların, yasakların ortadan kaldırılması için hep beraber yeni bir yola çıktık. 23 Mart’ta cumhurbaşkanı adayımızı belirleyecek ve tüm tartışmaları geride bırakarak yepyeni bir yürüyüşe başlayacağız. İktidar yolculuğumuz başlıyor. 86 milyon, geleceğe umutla ve güvenle bakmak istiyor. Ekonomi, adalet, demokrasi krizleri yaratan düzeni değiştirmek için, Türkiye’yi hak ettiği yere taşımak için, umudu ve güveni var etmek, tasayı, kaygıyı defetmek için bu yolculuğun adı iradedir. Kayıtsız, şartsız milletin iradesini aramaktadır. Bu yolculuğun adı, karardır; halkın kararını aramaktadır. Bu yolculuğun adı, iktidardır; milletin iktidarını hedeflemektedir. Bu yolculuğun adı, özgürlüktür; halkın özgürlüğü için yola çıkmaktır. CHP demokrasinin evidir, yurdudur. Demokrasinin gür sesi, Cumhuriyet Halk Partisi cumhurbaşkanı adayını, parti üyelerimizin katıldığı bir seçimle, örgüt denetiminde ön seçimle belirliyor. Bu seçim, bir demokrasi devrimi, bir demokrasi şölenidir. Bu seçim, getireceğimiz erken seçim sandığının öncü ama kararlı adımıdır. Bu seçim, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek iktidar yolculuğumuzun ilk adımıdır.”
DHA