Sayfa Yükleniyor...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP Grubunda Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı aday adaylığına destek imzası vermeyen 5 İzmirli vekil hakkında konuştu. Gökçen, “Mesele imza verip vermemek değil, mesele yol arkadaşlığını ortaya koymak. Zaten bütün milletvekillerimizde yol arkadaşlığı duygusunun çok güçlü olduğunu ben biliyorum” dedi
SEMİ TEKTAŞ / CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, İzmir’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda hukukçu olan Gökçen, kamuoyuna yansıtılan ‘Kısmi af’ tartışmalarına ilişkin, Kadın Platformlarından gelen ‘Kadın katillerine affı kabul etmiyoruz’ çıkışlarını değerlendirerek, “Genel af veya kısmi af konularında hukukun da benimsediği temel ilke toplumsal mutabakat olması. Aslında af dediğimiz şey; mecliste nitelikli çoğunlukla kabule dilebilen bir şey ama iktidar bugüne kadar infaz düzenlemeleri adı altında sıradan kanunlarmış gibi geçirerek toplumsal mutabakattan kaçma yolunu seçti. Daha önce Covid pandemisinde infaz yasasında bir değişiklik gerçekleşmişti ve çok kapsamlı, arka arkaya gelen parçalı değişiklikler sonucunda maalesef adil bir düzen kuramadık. Nasıl kuramadık; bir yandan cezaevleri dolup taşıyor, hasta tutuklu ve hükümlüler var, diğer tarafta insanlar haklarına erişemiyor cezaevlerinin koşullarından dolayı, öbür tarafta da tekrar tekrar suç işleyen kişilerin bu ülkeden gencecik bir kadın polisimizi şehit ettiğini de gördük. Arka arkaya suç işleyen kişilerin elektronik kelepçe tedbirine bile başvurulmaksızın kadınları öldürdüğünü, çocuklara istismarda bulunduğunu da gördük. O yüzden bu son derece hassas bir mesele. Bir tarafta mahkum yakınları varken, diğer tarafta da toplumun adalet duygusuna hitap edilmesi gerekiyor. Toplumsal mutabakat dediğimiz aslında bu dengeyle olabilir” dedi.
CHP’nin kadın katilleri ve çocuk istismarcılarına af çıkartan bir anlayışa destek vermeyeceğinin altını çizen Gökçen, “CHP bugüne kadar hiçbir koşulda çocuk istismarına, kadına yönelik şiddete karşı herhangi bir af talebinin yanında olmamıştır. Bundan sonra da çocuk istismarında, kadına yönelik şiddette herhangi bir infaz düzenlemesinin bu kişilere, faillere tekrar cesaret vermesine hiçbir şekilde destek olmayacak. Ancak önümüze henüz bir infaz düzenlemesi gelmiş değil. Bazı sızdırmalar yoluyla yargı paketleri açıklanıyor, o yargı paketlerinin içinde bazı maddeler var ki kadınları son derece tedirgin ediyor. Biz de bu sızdırılan metinlerin sızdırılma şekillerini de kaygıyla ve son derece dikkatle takip ediyoruz” diye konuştu.
AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçe görüşmelerinde yaşanan polemiğe İzmir’den açıklık getiren Gökçen, “Aslında kendisiyle bir tartışmam olmamıştı. Ben Aile Bakanına bazı sorular yönelttim komisyonda. Kadına yönelik şiddetle ilgili büyük bir sorun olduğunu, kadına yönelik şiddet gösteren faillerin tekrar tekrar bu suçları işlediğini ve birçok kadının öngörülebilir cinayetler sebebiyle öldürüldüğünü anlatıyordum, kendisi bunlardan rahatsız oldu anlaşılan. Orada bizim tabi ki dikkat çektiğimiz başka bir konu daha vardı. Selçuk’ta 5 çocuk yanarak hayatını kaybetti. 5 çocuğun yanarak öldüğü bir yerde Aile Bakanlığının oraya ziyaretlerde bulunduğu ortaya çıktı. Türkiye’de çocuklar istismar sonucunda ölüyorsa, Türkiye’de çocuklar yoksulluktan yanarak ölüyorsa, burada artık kişisel siyasi polemiklere değil de bu çocukların ve kadınların, ailelerin yaşadığı yoksulluğun ne boyutlarda olduğunu ciddiyetle görmemiz lazım. Yoksa siyasetçiler birbiriyle polemik yapar, polemikleri izlemek belki eğlenceli olabilir ama çok da eğlenceli bir durumda yaşamıyoruz şuanda Türkiye’de” ifadelerini kullandı.
Genel Başkan Yardımcısı Gökçen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan davalara ilişkin ise, “Sayın İmamoğlu’na açılan davaların sayısını takip etmek giderek zorlaşmaya başladı. İstanbul’da 2019 yılında ilk belediye seçimlerini kazandığında mazbatasını vermek istemediler. Oyları yeniden saydırdılar, seçimleri tekrar ettirdiler. İstanbul seçimlerini iptal ettiler. Bunlara rağmen Ekrem İmamoğlu oylarını yükselterek CHP’nin İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi’ni yönetir olmasını sağladı. Bugüne geldiğimizde, bana sorarsanız ahmakça davalarla 35 yıl öncesine geri dönülerek Ekrem İmamoğlu’nun bugüne kadar yaptığı hiçbir eyleminden hukuka aykırı bir şey çıkaramadıkları için, hukuka aykırı sözlerinden, siyasetçilere verdiği cevaplardan, hakkıyla edinmiş olduğu diplomadan bir suç çıkarmaya çalışıyorlar. İmamoğlu kürsüye çıkıyor, konuşmasını bitirinceye kadar arka arkaya soruşturmalar açılıyor. Burada iktidarın kimden korktuğu, hangi siyasi rekabetten korktuğu çok ortada. İmamoğlu’ndan korkuyorlar, çekiniyorlar. Bu siyasi rekabeti vatandaşın karşısına çıkarak, sandığı getirerek, vaatlerini ortaya koyarak rekabet yapmak yerine, mahkemelerin arkasına sığınarak siyaset izliyorlar. Bugün buradaki toplantıda hep birlikte gördük ki, bu suçlama ve iftiralar vatandaşta karşılık bulmuyor. Bugün önemli bir yürüyüşe başladık, 23 Mart’ta ilk sandık başına gideceğiz ve ‘gel seç tarihe geç’ demiştik. Üyelerimizin heyecanı ortada. Bugün üyelerimizin önüne, yarın da vatandaşın önüne sandık koymak için tüm gücümüzle çalışıyoruz” dedi.
İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığına aday olması için 17 milletvekilinin imza vermemesi, bu milletvekillerinin 5’inin İzmir’den olması ve İmamoğlu’nun İzmir mitingine katılmamaları hatırlatılan Gökçen, “Bugün sayın İmamoğlu kürsüden, herkese teşekkür ederken TBMM grubunun bütününe teşekkür etti. Bizim bütün milletvekillerimiz hem İzmir hem de Türkiye için söylüyorum; bütün milletvekillerimiz iyi niyetleriyle, çabalarıyla, verdikleri büyük emeklerle hem partimize hem de TBMM’ye değer katan insanlardır. O yüzden CHP’nin bu tür tartışmalar üzerinden ikiye bölünmesi ya da bunlar üzerinden kendi içinde kavga varmış gibi bir imaj oluşturulması çalışmalarının ne olduğunu görüyoruz. Daha önce de biz bunları yaşadık. CHP kendi kurumsal kimliğine, kendi içinde canla başla mücadele eden siyasetçilerine karşı yapılan bütün saldırılara karşı tek vücut olarak mücadelesine devam ediyor. Mesele imza verip vermemek değil, mesele yol arkadaşlığını ortaya koymak. Zaten bütün milletvekillerimizde yol arkadaşlığı duygusunun çok güçlü olduğunu ben biliyorum” açıklamasında bulundu.