Çocuklara büyük sözler vermek

Çocukları birkaç özel günde toplayıp güzel fotoğraflar vermek, ardından yetişkinlerin hazırladığı gündemlerde çocuklara söz hakkı tanımak…

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çocuklara büyük sözler vermek haberinin görseli

İzmir Büyükşehir Belediyesi, uzun zamandır hayalini kurduğu “Çocuk Meclisi”ni yeniden sahneye çıkardı.

Kâğıt üzerinde harika bir fikir: Çocuklar kent yönetimine katılıyor, fikirlerini söylüyor, belediye de onları dikkate alıyor. Kulağa hoş geliyor.

Ama işin pedagojik tarafına baktığınızda, mesele biraz değişiyor.

Çünkü 9-14 yaş arası çocuklara “güvenli ulaşım stratejileri belirlemek”, “iklim krizi için çalışma yapmak”, “toplumsal cinsiyet komisyonu oluşturmak” gibi görevler verildiğini okuyoruz.

Kusura bakmasınlar ama bu yaş grubu için bu görevler pek de çocuk işi değil.

Bu daha çok yetişkin sorumluluğunun minyatür bir versiyonu gibi duruyor.

Evet, çocukların fikri alınmalı. Hatta mahallelerindeki parkların eksiklerini, yollardaki tehlikeli noktaları, okuldaki ihtiyaçlarını anlatmaları kıymetli olur. Ama çocuklara yetişkin bürokrasisinin diliyle komisyon kurdurmak, rapor yazdırmak, strateji belirletmek… İşte burası pedagojik açıdan tartışmalı.

UNICEF’in yaklaşımı çok nettir: Çocuk katılımı olur ama çocuğun yaşına uygun şekilde olur.

Bizdeki model ise yetişkin meclisinin aynısını çocuklara kopyalayıp “Hadi siz de böyle çalışın” demekten öteye gitmiyor.

Bir de “İzmir’deki çocukları temsil ediyorsunuz” cümlesi var ki…

9 yaşındaki bir çocuğun 400 bin çocuğu temsil etmesini beklemek hem gerçekçi değil hem de gereksiz bir yük.

Böyle temsil görevleri, çocuğa farkında olmadan “benim üzerimde bir sorumluluk var” duygusu yükler.

Bu da pedagojik açıdan doğru değil.

Açıkçası bu meclisin daha çok sembolik bir işlevi olduğu ortada.

Çocukları birkaç özel günde toplayıp güzel fotoğraflar vermek, ardından yetişkinlerin hazırladığı gündemlerde çocuklara söz hakkı tanımak…

Bunlar samimi katılım modelleri sayılmaz.

İşin doğrusu şu:

Çocuklar kent yönetimine kesinlikle ama kesinlikle dahil edilmemeli. Çocukların daha iyi bir dünyası olsun istiyorsanız bu kentte; onu da onların dünyasına uygun yöntemlerle yapmanız gerekir.

Oyunla, atölyeyle, yaratıcı fikir egzersizleriyle, basit sorunları birlikte çözerek…

Yani çocuk gibi düşünerek.

Biz ise yine yetişkin refleksiyle hareket ediyoruz:

“Küçük bir belediye meclisi kuralım, çocuklar da ciddi ciddi çalışsın.”

Güzel ama gerçekçi değil.

Kısacası, mesele iyi niyetli olsa da yöntem yanlış.

Çocuğa yer açmaya çalışırken, farkında olmadan çocuğu yine yetişkin kalıbına sokuyoruz.

Kent konseyinde görev almış biri olarak çocuk meclisinin Tunç Soyer’in bir hayali olduğunu hatta bunu vizyoner bir proje olduğunu duymuştum. Ne vizyon ama...

Cemil Tugay’a çağrımdır. Popülist işlerden sıyrılan bir belediye başkanı olarak tanıdık onu. Bu da popülist bir proje ve bence yanlış yönlendirildi.

İzmir gerçekten çocuk dostu bir kent olmak istiyorsa, önce çocukları çocuk olarak görmeyi öğrenmeli.

Kaynak : HABER MERKEZİ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.