Sayfa Yükleniyor...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şehircilik Şurası'ndaki konuşmasında, "Kot, denilen bir olay var. Bununla ne yazık ki müteahhitler, acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyor" dedi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca düzenlenen, kentsel dönüşümde gelinen noktanın ve şehirlere kimlik kazandırılması konularının ele alınacağı 3 aylık Şehircilik Şurası, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda başladı.
Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Şehircilik Şurası'nın açılış programına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin yanı sıra belediye başkanları da katıldı.
KARAKTERİ OLMAYAN ŞEHİRLEŞME ASLA MODELİMİZ OLAMAZ
Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki Şehircilik Şurası'nın açılış töreninde hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirlerin toplumdaki farklılıkları gözeten bir yapıya sahip olduğuna değindi. Erdoğan, "Ülkemizde, 1950'de nüfusumuzun sadece yüzde 25'i şehirlerde yaşarken, bugün bu oran yüzde 90'ı aşmıştır. Tüm çarpıklıklarına, zorluklarına, sıkıntılarına rağmen insanlar şehirlerde yaşamayı tercih etmektedirler. Bir şeyin düzenli, nizami olması; doğru ve güzel olduğu anlamına gelmiyor. Şehirlerimiz toplumumuzdaki farklılıkları gözeten bir yapıya sahiptir. Özellikle Batı ülkelerinde tek tipçi bir mimari anlayış hakimdir. Hepsi birbirine benzeyen sokaklarda aynı tip binalardan yüzlerce görürsünüz. Aralarındaki farkı anlayabilmeniz çok zordur. Düzenli ama karakteri olmayan şehirleşme, bizim modelimiz asla olamaz" diye konuştu.
YATAY MİMARİDEN YANAYIM
Şehircilikte dikey mimariden değil, yatay mimariden yana olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Maalesef 1940'lardan itibaren çarpık yapılaşmanın diğer adıyla gecekondulaşmanın yanında aynı kötü, kişiliksiz, çirkin projenin yüzlerce, binlerce uygulaması olan apartmanlar, siteler ortaya çıkmıştır. İmkanların kısıtlı olduğu, insanların sadece başlarını sokacak bir ev haliyle yöneldiği bir yapılaşma tarzı artık son bulmalıdır, diye düşünüyorum. Bu şurada bunun üzerine ısrarla durulmalıdır. Ben dikey mimariden yana değilim. Ben yatay mimariden yanayım. İnsan, topraktan uzak değil; toprağa yakın olarak yaşamalıdır. Böyle düşünüyorum. Bugünün Türkiye'si, böyle bir çirkinliği, böyle bir nobranlığı asla hak etmiyor. Dikey mimarinin altında yatan gerçek, az topraktan çok büyük para kazanmak" dedi.
KAZANMAK İSTİYORUM, DERKEN ŞEHRE İHANET EDİYORSUN
Bazı müteahhitlerin acımasızca yolsuzluk yaptığını savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Kot, denilen bir olay var. Bununla ne yazık ki müteahhitler acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyor. Kot olayında kesinlikle kotu denizden verme diye bir anlayışı bizim getirmemiz lazım. Meyilli bir arazide beyefendi inşaatı en yüksek noktadan alıyor. Bu işi kökünden kazımamız lazım. Her taraftan bakıldığında ortaya bir güzellik çıkması lazım. Bu konularda belediyelerimizin hassas davranması lazım. Bodrum, güneş görmeyen yerdir. Toprağın altındadır. Kalkıp, etrafını açmak suretiyle bodrumu zemine dönüştüren anlayış da bana göre, ihanet içerisindedir. Kazanmak istiyorum, derken şehre ihanet ediyorsun. Geç o işleri. İnsanın şehirler üzerinden hakkı olduğu gibi şehrin de insanlar üzerinde hakkı vardır. Eğer medeni olacaksak böyle olacağız. Aksi takdirde olamayız. İşte İstanbul Boğazı'nın hali ortada. Boğazı felç ettiler. İstanbul felç. Neden? Bu yüzden. Bakıyorsun o güzelim boğazda 5, 6, 7 kat binalar. Niye? Kararlı bir duruş sergilenmediği için bunlar oluyor. Bununla ilgili çok ciddi bir Boğaz Yasası'nın yeniden çıkartılması lazım. Bunu sıfırlayalım, demiyorum. İnşaatların boğazda yapılmasından da yanayım. Bu çirkin yapılaşmaların yıkılıp, onların yerine inşaat yapılsın ama bunun bir anayasası olsun adeta. Anayasasını kurduğumuz zaman bu mesele biter."
DÜNYANIN 30 ŞEHRİNİN ORTAK ÖZELLİĞİ TERÖR TEHDİDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "İnsanlara huzur değil, gerginlik veren bir şehir sorunlu bir şehirdir. Amerika'da Manhattan'ı düşünün. O dev binaların arasına girdiğiniz zaman orada ruhsuzluğun olduğunu görürsünüz. Orada insan, 'Ben bir şehirde medeni olarak yaşıyorum' diyemez. Öyle bir hal var. Beton yığını görürsünüz, yeşili görmek mümkün değil. Bugün dünyanın en büyük 30 şehrinin ortak özelliği hepsinin terör tehdidi altında bulunuyor olmasıdır. Şehirleşmenin getirdiği siyasi, ekonomik, sosyal sorunları, güvenlik sıkıntılarını aşmanın çözümü üzerinde hep birlikte kafa yormalıyız." (DHA/ANKARA)
Haber Merkezi