Sayfa Yükleniyor...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çözüm Sürecinin istismar edildiğini gördüklerini belirterek, Bu ülkede milli birliğimize, kardeşliğimize kastedenlerle bir çözüm sürecini devam ettirmek öyle zannediyorum ki mümkün değil dedi
Çin ve Endonezyaya gerçekleştireceği resmi ziyaretler öncesi Ankara Esenboğa Havalimanında basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugünlerin dostları tanımanın da tefrik edildiği günler olduğunun ifade etti. Kendilerinin tüm devlet başkanlarıyla, hükümet başkanlarıyla kurdukları telefon diplomasisiyle kendilerine çok açık net her şeyi anlattıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağ olsun dostlar gerekli açıklamayı kararlı bir şekilde yapıyorlar. Bugün bildiniz gibi NATOnun da olağanüstü bir konuyu muhtevi bir toplantısı var ve burada da NATO üzerine düşen neyse bu adımı atmaya hazır olduğunu beyan edeceğine inanıyorum. Tabi en önemli olay güney de attığımız adımlardır. Bunun yanında Kandilde ve içeride attığımız ve atacağımız adımlardır. Özellikle güvenlik güçlerimizin bunu tüm milletime de duyurmak durumundayım çünkü vatandaşlarımızın da ellerindeki bilgileri, belgeleri güvenlik güçlerimize ulaştırmasının önemine de inanıyorum. Belgelerle birlikte yargıyı desteklemeleri, yargıyı güçlendirmeleri ve hukuk içerisinde de yargının süratle bunlar hakkında kararları vermeleri inanıyorum ki beklenti içerisinde olan mağdur ve mazlumların gönlünü biraz olsun ferahlatacaktır diye konuştu.
GÜVENLİ BÖLGE ADIMI ATILMIŞ OLACAKTIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin, ABD ile terörle mücadele konusunda sağlanan mutabakat ile Türkiyenin en başından beri dile getirdiği güvenlikli bölge konusunda bir anlaşmanın gerçekleşip, gerçekleşmediğini sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tabi burada şu anda ilk adım malum bu güvenli bölgenin alt yapısını oluşturmak. Konuyla ilgili olarak benim geçtiğimiz Çarşamba sayın Obama ile yaptığımız görüşmede bunları etraflıca ele aldığımız gibi daha önce Dışişleri bakanlığımızın ABDli yetkililerle yapmış olduğu görüşmeler ve şuanda da devam etmekte olan görüşmelerle her şeyden önce malum terör örgütüyle, DEAŞla özellikle Kuzey Suriyedeki mücadelenin verilmesi büyük önem arz ediyor. Güvenli bölgenin ilk etapta arındırılması, temizlenmesi ve bu arındırma ve temizlemeden sonra oranın güvenli hale getirilmesinden sonra güvenli bölge tanımımın yapılması adamı da atılmış olacaktır diye konuştu.
TÜRKİYE NATO İLİŞKİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiyenin NATOdan sürdürülen mücadelede somut taleplerinin ve beklentilerinin ne olduğu yönündeki sorusu üzerine ise, NATOyla ilgili NATO üyesi bir ülke olarak herhangi bir NATO üyesi ülke bir saldırıya uğraması halinde malum NATO üyesi olan ülkeyle ilgili kendisine her türlü desteği verir. Burada da nihayetinde 4. Madde uygulamadadır. Şu anda saldırıya uğramış olan Türkiye burada kendisine koruma, güvence altına alma haklarını şuanda kullanmaktadır ve bunu sonuna kadar da kullanacaktır. Burada uluslararası hukuktan kaynaklanan ne hakkımız varsa bunu kullanıyoruz, kullanmaya devam edeceğiz. Diyoruz ki burada NATOya düşen görevler her an olabilir dolayısıyla NATOnun da bu konuda hazırlıklı olması talebimiz var. Nitekim ABDnin yapmış olduğu açıklamaları duydunuz ve DEAŞ nasıl bir terör örgütüyse terör örgütüyle savaştığını iddia eden PKKda bir terör örgütüdür diye ABD açıklamasını yaptı. Mesele budur. Türkiyede şu anda terör örgütünün uzantısı durumunda olan siyasi partinin bu terör örgütüne karşı ortaya koyduğu bir tavrı duydunuz mu? Herhangi bir açıklamasını duydunuz mu? Tam aksine onları sahiplenmesinin hep gayreti içerisinde olmuştur ve hala da onları sahiplenmeye devam ediyor şeklinde konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİNİ DEVAM ETTİRMEK MÜMKÜN DEĞİL
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, Çözüm süreci sizce bitti mi, devam edecek mi, devam edecekse hangi şartlar altında devam edecek? diye sorması üzerine ise şunları söyledi: Çözüm Sürecinin başlangıcına bakalım, buraya geldiğimiz ana bakalım. Malum Demokratik Açılım olarak biz bu süreci başlattık ve hükümetimizin samimi niyetiydi. Mesafe aldıkça olayı Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak zenginleştirdik. Bu adımı attığımız andan itibaren de Akil İnsanlar çalışmalarını başlattık ve Anadolunun dört bir yanına sağ olsun her düşünceden temsilcileri göndererek Anadolunun nabzını yokladık. Tabi bundan rahatsız olanlar oldu, destekleyenler oldu ve son seçimlere, yerel 30 Mart seçimlerine bütün bunlara giderken bir şeyi gördük, Çözüm Sürecinin istismarını gördük. Çözüm Süreci istismar edildi. Çözüm Süreci martta başbakan olarak partimin başındaydım maalesef karşılığını bulmadı ve daha sonra yapılan genel seçimlere geldiğimiz bu işin ciddi manada hasar gördüğünü gördük. Bu ülkede milli birliğimize, kardeşliğimize kastedenlerle bir çözüm sürecini devam ettirmek öyle zannediyorum ki mümkün değil. Burada herhangi geri bir adım söz konusu değildir. Halk ve özgürlükler noktasında hiçbir iktidarın veremediklerini veren bizim iktidarımız olmuştur ve şu anda bu süreç aynen devam etmektedir. Ama bunun lafını yapıp uygulamaya gelince acımasızca, tehditlerle, sandıklar silahların gölgesinde işler görmeye kalkarsa bunun adı demokrasi olmaz. Biz demokrasinin gerçekten aklın, aklıselimin egemen olduğu bir ortamda sağlıklı bir şekilde yürüyeceğine inanıyorum. Aklı selimin egemen olmadığı bir ortamda demokrasi olabilir mi, olamaz. Orada işte bu tür çılgınlıklar oluyor ve bu çılgınlıkların bedeli de maalesef çok çok ağır oluyor. (İHA/ANKARA)
Haber Merkezi