DİSK tutuklamalara karşı tek ses oldu: Yaşananlar direngen duruşun cezalandırılması!  

DİSK temsilcilerinin tutuklanması üzerine düzenlenen basın toplantısında konuşan Genel İş Örgütlenme Dairesi Başkanı Ali Haydar Kaya, “Bugün yaşananlar, bu direngen duruşun cezalandırılmasıdır” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 17.06.2025 12:55
  • Güncelleme Tarihi : 17.06.2025 12:55
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
DİSK tutuklamalara karşı tek ses oldu: Yaşananlar direngen duruşun cezalandırılması!   haberinin görseli

HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN/ DİSK Genel İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ve İzmir 3 No’lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Mine Bilir, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla tutuklandı. Bunun üzerine DİSK Ege Bölge Temsilciliği bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya DİSK Genel İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Serap Yılmaz, DİSK Genel İş İzmir 8 No’lu Şube Sekreteri İlhan Uluç ve Genel İş Örgütlenme Dairesi Başkanı Ali Haydar Kaya da katılım gösterdi.

Toplantı salonunda hazır bulunan sendikalılar, “Deniz Başkan onurumuzdur, Mine Bilir onurumuzdur, Kadın Yaşam Özgürlük” sloganları attı. Toplantıda açıklamalarda bulunan Kaya, 19 Mart’ta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasıyla sonuçlanan süreç itibariyle oluşan baskı ortamına dikkat çekti. Kaya, “Adalet ve demokrasi talebi yargılanamaz! Temel anayasal hakların kullanılması demokratik tepkidir, suç değildir! İzmir'de, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuksuz yargılanmasına yönelik bir basın açıklamasında, İzmir 8 No'lu Şube Başkanımız Deniz Şahin Gümüştekin ve İzmir 3 nolu şubemizin Kadın Komisyonu Başkanı Mine Bilir ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla tutuklanmıştır” ifadelerini kullandı.

TUTUKLAMA ÖZRGÜRLÜKLERE GÖZDAĞIDIR

Söz konusu tutuklamaların yalnızca iki sendika yöneticisine yönelik bir baskı değil özgürlüklere ve mücadeleye karşı bir gözdağı olduğunu belirten Kaya, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bu tutuklama sadece iki sendika yöneticisine değil, doğrudan sendikal hak ve özgürlüklere, ifade özgürlüğüne, kadın mücadelesine ve emek demokrasi mücadelesine yönelmiş açık bir gözdağıdır. Bu hukuksuz uygulama, ülkeyi yönetenlerin kendilerinden farklı düşünenleri bastırma ve örgütlü mücadeleyi sindirme çabalarının yeni bir örneğidir. Genel-İş Sendikası, tarihi boyunca yalnızca ekmek ve ücret için değil; adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi için mücadele etmiştir. 19 Mart sonrası artan baskılar, yargının siyasallaşması ve toplumsal muhalefetin hedef haline getirilmesi karşısında sendikamız demokrasi için sesini yükseltmeye devam etmiştir. Bugün yaşananlar, bu direngen duruşun cezalandırılmasıdır. Arkadaşlarımızın talebi yalnızca adalet ve demokrasi olmuştur. İfade ettikleri düşünceler Anayasa'nın ve uluslararası sözleşmelerin tanıdığı ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Ancak siyasi iktidar, bu temel hakları dahi yok saymakta; muhalif olanı, örgütlü olanı cezalandırmak istemektedir.”

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KULLANILAMAZ HALE GELDİ

Kaya, düşünce ve ifade özgürlüğünün artık kullanılamaz durumda olduğunu belirtti. Tutuklamanın düşünce özgürlüğünü ihlal ettiğini kaydeden Kaya, “Sendikamız, konuyu bütün normların üstünde olması gereken Anayasamızda yer alan ve 24 ve 25. maddelerinde düzenlenen düşünce kanaat hürriyeti ile düşünce ve kanaat açıklama hürriyeti bakımından ele almaktadır. Bu tutuklama sözünü ettiğimiz bu temel hürriyetlerin ihlali anlamına gelmektedir. Yerleşik yargı kararlarında siyasi kişiliklere yapılan eleştirilerin çok sert nitelikte olsa bile hakaret olarak değerlendirilmeyeceği ifade edilmektedir. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan demokratik ve çoğulcu bir siyasal düzenin temeli olan düşünce ve ifade özgürlüğü artık kullanılamaz hale getirilmiştir” dedi.

SENDİKAMIZIN HEDEF ALINMASI TESADÜF DEĞİL!

Kaya, değerlendirmesini şöyle noktaladı:

“Üstelik tutuklama için gereken hiçbir koşul bulunmamaktadır: Ortada kaçma şüphesi yoktur, delil karartma ihtimali yoktur. Buna rağmen, arkadaşlarımız tutuklanmıştır. Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri kapsamında hakkını kullanan, düşünce ve kanaat açıklama özgürlüğünü kullanan Şube Başkanımız ve temsilcimizin tutuklanması; hukuki değil, siyasi bir karardır. Bu hukuksuzluk, yalnızca Genel-İş'e değil; tüm sendikalara, demokratik kamuoyuna verilmek istenen bir gözdağıdır. Ama bilinmelidir ki; bu baskılara boyun eğmeyeceğiz. Genel-İş Sendikası olarak hukuka aykırı bir biçimde tutuklanan yöneticilerimizin yanındayız. Bu hukuksuzluklar sendikal hak ve özgürlüklere yönelik müdahaledir. Çağrımızdır! 15-16 Haziran'ın 55. Yıldönümünde egemenlerin yaptığı tarihsel bir tutarlılık içermektedir. Tam da 15-16 Haziran Direnişinin yıl dönümünde sendikamızın hedef alınması tesadüf değildir. Bu karanlık düzeni, birlikte dayanışmayla aşacağız. Demokrasiyi, adaleti ve özgürlüğü savunmak, hepimizin görevidir. Tüm kamuoyunu, demokrasiye, hukuka ve sendikal haklara sahip çıkmaya çağırıyoruz.”

NE OLMUŞTU?

Dün, DİSK Genel İş İzmir 2 No’lu Ercan Gül, Genel-İş İzmir 5 No’lu Şube Başkanı Savaş Aras, Genel-İş İzmir 6 No’lu Şube Başkanı Değer Yıldız, Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin, Genel-İş İzmir 9 Nolu Şube Başkanı Sedat Kenar ve eski Genel-İş İzmir 10 No’lu Şube Başkanı Barış Okur, İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sürecinde geçrekleştirilen eylemlere katılmaları üzerine ifadeye çağırıldılar. Bilir ve Gümüştekin dışındaki isimler serbest bırakılırken iki isim cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla tutuklandı.