“En az yüzde 35 alacağız”

Karşıyaka Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Mustafa Özuslu ile makamında buluştuk. Seçim çalışmaları, önseçim ve gündeme dair güzel bir sohbet gerçekleştirdik


  • Oluşturulma Tarihi : 05.04.2015 07:09
  • Güncelleme Tarihi : 05.04.2015 07:09
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“En az yüzde 35 alacağız”

TANER UYANIKER

Karşıyaka CHP ilçe binasına girdiğimizde bizi karşılayan manzara insanların hummalı bir şekilde çalışmaları oldu. Karşıyaka örgütü seçime yönelik çalışmalarını başlatmıştı. Karşıyaka’nın çiçeği burnunda başkanı Mustafa Özuslu da bu inanmış insanların başında geliyordu. Seçime 2 ay kala yapılacakların hepsi belliydi. Özellikle dikkatimi sandıkların korunması konusundaki örgütlenmeleri çekti. Yaklaşık 3 bini aşkın kişiyle Karşıyaka sandıklarını koruyacaktı. Bir ilçe için muazzam bir rakam. Öyle görünüyor ki Karşıyaka’da sandık sorunu olmayacak.

 Karşıyaka CHP ilçe örgütü olarak seçime yönelik yaptığınız çalışmalar nelerdir?

Şimdi milletvekili listelerinin şekillenmesini bekliyoruz. 3 kontenjan da belirlendikten sonra adaylarımızla bu sürece başlayacağız. En önemlisi ise seçim bildirgesini bekliyoruz. Bu seçim bildirgesi geldikten sonra başta yönetim kurulu, kadın kolları, gençlik kolları, mahalle koordinatörleri ve tüm üyelerimiz bizimle çalışmaya amadeyim diyen herkes bunu ezbere bilecek. Neden ezbere bilecek? Çünkü seçim bildirgesinde biz bunları yapacağız diyoruz. Size bunları taahhüt ediyoruz bunların sözünü veriyoruz. Biz göreve geldikten sonra sen bu vaatlerin takipçisi olabilirsin. Bize önce oy verirsin eğer yapmazsak hesap sorarsın. Seçim bildirgesi bizim namusumuzdur. Genel başkanımız ne diyor “dört yıllığına görev verin” bunu demek biz dört yıl sonra gideceğiz demek değildir. Sosyal demokrat bir parti, emekten, yoksuldan yana olan bir siyasi çizgi mutlaka ama mutlaka bu değerlerini icraatın içine koyar ve halkın teveccühünü kazanır. AKP faşizm ve diktatörlüğü, halka baskı yaparak ve bunlar gelirse sizin yardımınız kesecek gibi söylemlerle, yalanlarla seçmeni bloke ediyor. Bizim bu blokeyi aşmamız gerekiyor. Bizim iktidar olabilmemiz için bize yüzde 28’ler yetmiyor bize en az yüzde 35’ler yüzde 40’lar gerekiyor. Bu oyu aldığımızda AKP’nin oyu düşecek. Bugüne kadar AKP’ye oy veren ve AKP’nin kendilerine yarattığı bu cehennemden kurtulmak isteyen seçmenlere 1bize gel bu baskıyı beraber aşalım1 diyoruz. CHP size için hakkı, adaleti, iyiyi, güzeli getirecek bir partidir. Bunun için seçim bildirgesi bizim için önemlidir.

“VATANDAŞA DOKUNACAĞIZ”

Seçim bildirgesi geldikten sonra bunu vatandaşa nasıl taşıyacaksınız?

Bizim vatandaşa ulaşmamız çok kolay. Başa gelir gelmez tüzüğün emrettiği örgütlenme modelini kurduk. Tüzük diyor ki mahalle gruplarını kur. 25 mahalle 2 köyümüz var. Bu iki köyümüzde mahalle olarak değiştirilmiştir. Bunu da ret ediyoruz ve bizim iktidarımızdan yeniden köy yapılacaklardır. Bu 25 mahallemizde ilk aşamada çalışma grupları oluşturduk. Bu mahalle grupları kendi içinde koordinatörlerini seçtiler. Bizim bir telefonumuzda bu arkadaşlarımız hemen buraya gelir. Buradan çıkan bir mesaj anında Karşıyaka’nın her mahallesine gider. Biz hangi mesajı vermek istersek bu zinciri kuruyoruz. Siz bugün İnönü mahallesindeki bir kahvehaneye gidin orada Cumhuriyet Halk Partililer vardır. Bir şey anlatılacak olduğunda orada da sesimiz duyurulur. Partili arkadaşlarımız temel görevi partinin siyasi propagandasını yapıp seçmeni ikna etmektir. Cumhuriyet Halk Partisi İktidarını Karşıyaka’dan yakacağız. Bütün bir seçimde kullanılması gereken enstrümanları kullanacağız ama temel olan vatandaşa dokunmaktır. Vatandaşa dokunamazsanız vatandaştan oy alamazsınız. Vatandaş bakacak benim yanımda kim var kim duruyor. Vatandaş güvenecek öncelikle. İnsanın olmadığı propaganda süreci çok başarılı olacağını sanmıyorum. Dünyanın her yerinde insan temel faktördür. Biz burada üyelerimize güveniyoruz. Mahalle çalışma gruplarımıza, örgütlerimize güveniyoruz. Yani biz partimiz için de yer alan her bireye güveniyoruz.

Bu çalışmadan sonra biz seçmeni ikna ettik ve seçmen sandığa gidip oyunu attı. Seçmen görevini yaptı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu sandığa atılan oyu koruyamıyorsak, yani vatandaşın bize emanet ettiği o namusu onu hak ettiği şeklinde kayıtlara geçiremiyorsak, hatta o kayıtları doğru düzgün tutamıyorsak, o kayıtları ilçe seçim kuruluna doğru düzgün ulaştıramıyorsak, orada kayıtlara istenilen değerde ve doğru bir şekilde geçirilmesini sağlayamıyorsak, oralarda yoksak, sandık başlarında yoksak, seçim bittikten sonra ıslak imzalı sonuçları ilçeye getirmiyorsak buradaki sonuçla seçim merkezindeki sonuçları karşılaştıramıyorsak, o zaman biz vatandaşa en büyük saygısızlığı yapıyoruz demektir. Onun oyuna sahip çıkamıyoruz onu koruyamıyoruz demektir. İşte bu olmaz. İkinci görevimizde bunun örgütlenmesi var. Her okulun bir sorumlusu olacak. 55 binanın 55 tane ilçe başkanı gibi adamlar olacak. O bina 3 katlı diyelim ve bu katlarında bir tane sorumlusu olacak. O üç kişi bina sorumlusundan talimat alacak. Her sandıkta da bir asil bir yedek sandık kurulumuz olacak. Her sandık için bir de müşahidimiz olacak. Karşıyaka’da 9 bin sandık olduğunu düşünün ve buralar da 2 bin 700 kişi olacak demektir. Burada da bilişim kurulu oluşturulacak. Bu kurulda o seçim bölgesinden gelecek sonuçlara bakacak. Bizim elimizdeki sonuçlarla tutuyor mu diye kontrol edecek tutmuyorsa onaylamayacak. Onlarla bizim sayılarımız tutana kadar imzalamayacağız. Eğer bunları yaparsak seçimde hile hurda olmaz ama bunları yapamazsak seçimde hilenin tellağı olur kimse duymaz. Benim sandık başında üyem varsa ve nasıl itiraz edeceğini biliyorsa iyi eğitilmişse, orada sorun çıkmaz. Seçime böyle hazırlanıyoruz. Propagandamızı yapacağız oy kullanıldıktan sonrada bu oyu koruyacağız. Başka da hiçbir şey yapmayacağız kimse de bizden bir şey beklemesin.

“DEMOKRASİ ŞÖLENİ GERÇEKLEŞTİ”

Yeni bir önseçimden çıktınız bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Burada 65 bin üye var 80 aday var. Herkes çalıştı. Böyle büyük bir önseçimi yaparak demokrasi şölenini bu parti gerçekleştirdi. Bunu Türkiye’de ki hiçbir parti yapamaz. Bu ancak ve ancak ülkeye demokrasi getirecek ve bunun teminatı olacak sosyal demokratların yapabileceği bir şeydir. Biz seçmenimize inandık. Söz ve karar üyededir dedik ve geldi üyemiz kararını verdi. Herkes bu tabloya saygı gösterecek. Milli iradeden söz ediyorsak, önseçimle de bunu yaptıysak herkes takdir edecek. Biz Karşıyaka’da adaylarımızla üyelerimizi bir araya getirdik. Üyelerimiz adaylarımızı tanısınlar ki sağlıklı karar verebilsinler. O süreci de doğru aştık. Katılımızda gayet iyi bir katılımdı.

O konuda eleştiriler var katılımın az olduğuna dair...

Yüzde 50 kötü bir katılım değil. Genel başkanımız birçok konuşmasında bu partinin yapısal olarak çok büyük sorunları olduğunu ve üyelik konusunda problemler yaşandığını söylemişti. Bunu ben biraz üyelik sitemiyle ilişkilendiriyorum. Bu sorunu oturup konuşacağız bu partinin iç meselesidir. Yüzde 50’nin gelmesi demek bu arkadaşların ben bu siyasi partinin işleyişine katılıyorum demesidir. Bu partinin üyesiyim ve partimin iktidar yürüyüşüne katılıyorum diyorlar. Öncelikle bu arkadaşlardan başlıyoruz, beyan etmişler, söylemler biz varız, bizim görevimizde biz varız diyen herkesi bu göreve katmaktır. Siyasi partiye girmek belli bir disiplin içine girmektir. Bir anlamda hiyerarşik bir yapı var. Her partinin bir tüzüğü var. O hakları kullanıyorsanız aynı zamanda sorumluluğunu da yerine getireceksiniz. Parti için siyasi çalışma yapacaksınız.

“TERÖRÜN PANZEHİRİ FAŞİZM DEĞİLDİR”

Beklin Elvan davasına bakan savcının 2 terörist tarafından öldürülmesine ne diyorsunuz?

Öncelikle baş sağlığı diliyorum ve bu olayı kınıyorum. Bunun adı terördür ve kabul edilemez. Bu ülkede yaşayan ve demokrasiye inanan herkesin öncelikle yaşam hakkını savunması gerekir. Siyasetten şiddeti arındırmadığımız sürece bu işin içinde çıkamayız. Bunun panzehiri sınırsız, eksiksiz demokrasidir. Terörün de panzehiri demokrasidir. Terörün panzehiri faşizm değildir. Terör bir siyasi mücadele biçimi olamaz. Böyle bir mücadeleyi de reddediyorum. Dünyanın her yerinde terör örgütleri vardır. Eğitilmemiş hiçbir militan siyasi eylem yapmaz. Eğitilmiştir öyle siyasi bir eylemde bulunmuştur. Nerede bir terör örgütü varsa oranın arkasında, sağında, solunda dünyanın bütün istihbarat örgütleri vardır. Kullanmak isterler. Taşeron lazım onlara. Bunun panzehiri açık olmaktır. İnsan hak ve özgürlüklerini savunmaktır. Örgütlenmeyi savunmaktır. İşsizliği karşı tam istihdamı savunmaktır. Demirel’in bir sözü vardı, “Aç it duvar deler” diye. İnsanları açlığa muhtaç yapamazsınız. İnsanlara aş ve iş vereceksiniz. Devlet de vatandaşın hakkını hukukunu sağlayacak. Devletin kolluk kuvveti hükümetin kolluk kuvveti olmaz. Bunlara izin vermez Cumhuriyet Halk Partisi.  Şunu da yapmak doğru değil. Bunun üzerinden Berkin Elvan’ın katlinin başka bir şeye dönüştürülmesi kabul edilemez. Bu bir cinayettir. Teröristlere de sesleniyorum. Ne yaptınız şimdi Berkin Elvan’ın hakkını mı savundunuz? Başta annesi ve babası olmak üzere demokrasi mücadelesi veren insanlara katkı mı koydunuz? Hayır.

“BU OLAY AVUKATLARLA İLİŞKİLENDİRİLEMEZ”

Teröristlerin avukat cübbesiyle içeri girmeleri sebebiyle “avukatlar aranmalıdır” deniliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Adliyenin güvenliği başka bir şey, avukatları hedef göstermek başka bir şeydir. Bu kişiler avukat değildir. Avukat terörist olur mu? Avukat cübbesiyle oraya girdiyse avukatlar sorumlu olamaz. Böyle bir ilişki kurulup böyle bir ima yaratılamaz. Yargının temel alanlarından birisidir avukatlardır. Sen savunmayı yargının dışında tutmaya çalışıyorsan, niyetin buysa bu faşizmdir. Buna da karşı çıkacağız. Burada temiz duruş insan haklarını savunmaktır, yaşamayı savunmaktır, silahı reddetmektir. Teröre karşı açık ve net cevaplar verilmelidir. İnsanları korkutan, baskı altına alan siyasi mücadeleyi de reddediyorum. İnsanları siyasetin içine katarak azınlığında sesini gür çıkartabildiği hayır diyenlerinde konuştuğu bir demokrasi istiyoruz.

Mustafa Özuslu Kimdir?

Bergama doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi İzmir’de tamamladım. Büyük bir ilaç firmasının uzun yıllar boyunca bölge müdürlüğünü gerçekleştirdim. 2006 yılında bu firmadan emekli oldum ve şirketten ilişkimi kestiğim andan itibaren partime üye oldum. Üye olduğumdan itibaren  aktif bir görev almaya başladım. Karşıyaka’da eğitim komisyonunun başkanlığını yürüttüm. 2009 yılında İzmir il yönetim kurulunda görev aldım. 2009 seçimlerini yöneten ekibin içinde yer aldım. Partimizde yer alan üyelerin eğitiminde görevler alarak bu uygulamayı da 30 ilçeye uygulanabilir kıldık. 7 Ocak 2015 tarihinde atanarak göreve geldik.

 

 

Haber Merkezi