Erdoğan: Sıkıntı yaşarsak sorumlusu YSK’dır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YSK’nın sandıkların taşınması konusunda verdiği kararı eleştirerek, “7 Haziran’daki sıkıntıları yaşarsak sorumlusu YSK’dır” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 05.10.2015 07:39
  • Güncelleme Tarihi : 05.10.2015 07:39
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Erdoğan: Sıkıntı yaşarsak sorumlusu YSK’dır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. YSK’nın sandıkların taşınması konusunda verdiği kararı değerlendiren Erdoğan, “Burada bir kavramı yanlış tespit ediyoruz. Sandık taşıma olarak değil. Sandıkların yer belirlenmesi olarak değerlendirmek lazım. Zaten YSK’nın yanlışa düştüğü yer burası olmuştur. Çünkü oy kullanma mahallerini neresi belirler. İlçelerde ilçe seçim kurulları. YSK aslında bunlarla ilgilenmez. Yani oy nerede kullanılacak, hangi sandık nereye yerleştirilecek bunların belirlenmesini onlar yapar. Bu seçimlere giderken belli bölgelerdeki sıkıntıları göz önüne alarak vatandaşın demokratik hakkını en ideal şekilde kullanabileceği imkanları hazırlama sorumluluğu ilçe ve il seçim kurulundadır. Yoksa taşımalı sistem falan bunlar anayasa değişikliği gerektiren konular. Bunların yapılması mümkün değil. Ama sandık mahallerinin belirlenmesi konusunda bazı ilçe seçim kurulları belli yerler belirledi. YSK’nın aldığı bu karar o kararları da yok farz etmiş oldu. Temenni ederim ki bu seçimlerde 7 Haziran seçimlerinde yaşadığımız sıkıntıları bölgede yaşamayız. Yaşarsak bunun sorumlusu YSK’dır. Çok bilgisine, ilmine değer verdiğimiz insanlar dahi bu konuda ‘Benim dedi eşim oyunu kullanamadı. Eşimin oyunu oradaki kurul üyesi kullandı. O anda ben de dışarı çıkmıştım. Eşim ‘beni yaktın’ diyerek bana feryat etti’ dedi. Bölge o noktada 7 Haziran’da sıkıntılı bir süreci yaşadı. Şu anda İçişleri Bakanlığımız tüm tedbirlerini üst düzeyde alarak, zararı asgariye indirerek vatandaşımızın hakkını kullanmasına hazırlar” diye konuştu.

“BASIN BAŞDANIŞMANIM AHMET HAKAN’I ARADI”

Erdoğan, gazeteci Ahmet Hakan’a yönelik saldırı konusundaki düşüncelerinin sorulması üzerine ise şunları söyledi: “Bu konu ile ilgili olarak her zaman şiddetin karşısında olduğumuzu zaten söyledik. Bununla ilgili de basın başdanışmanım gerekli açıklamaları yapmanın ötesinde kendisi ile de görüştü. Olayı tasvip etmek mümkün değil ancak köşelerinde zaman içerisinde başka köşe yazarlarını lanetleyen, onları hedef gösteren yazılardan da bu arkadaşlarımızın kaçınması lazım. Birçok yayın gruplarına şiddet gösterileri yapılmıştır. Ses bombaları atılmış, araçları taranmıştır. Bu insanlar acaba o zaman kendileri ne durumdaydı onu sormak lazım. Buna rağmen basın danışmanın aramıştır, kendilerine geçmiş olsun temennilerini bildirmişlerdir. Şiddetin karşısındayız. Basın özgürlüğü noktasındaki tavrımız bellidir. Bundan sonra da biz aynı çizgideyiz. Yeter ki bütün medya grupları aynı hassasiyeti göstersinler. Kendilerine geldiği zaman ‘yandım’ demesinler.”

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'nın Suriye'deki operasyonları devam ettirerek büyük bir yanlışın içerisinde olduğunu belirterek, "Bu öyle zannediyorum ki bölgede kendisini zaman içinde yalnızlığa götürecek bir adımın işareti olabilir. Zira Türkiye gibi bir ülkeye rağmen bu adımları atıyor olması bizi ciddi manada üzmektedir, tedirgin etmektedir" dedi.

SURİYE DE Kİ KÜRT GURUPLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de Kürt grupların silahlandırılması konusundaki soruya da yanıt vererek, “Kürtlerin silahlandırılması derken ben bunu yanlış bir ifade olarak değerlendiriyorum. Bunları terör örgütlerinin silahlandırılması olarak ele alıyorum. Bana göre PYD ve PKK bunlar eştir. Bugün Kobani’de bölücü terör örgütünün liderlerinin resimlerini her yerde görürsünüz. PYD’nin kimlerle iş tuttuğunu oralarda tespit etmek mümkündür. Bunlara silah desteğini verenler uluslararası teröre destek veriyor durumundadır. Şu anda zaman zaman kulağımıza geliyor Kürtler DAİŞ’e karşı savaşıyorlar ifadesi. Bu yanlış bir tespit. DAİŞ’e karşı topraklarını koruma mücadelesi verenler olduğu gibi biz de mücadele veriyoruz. Niye terör örgütüdür onun için. Bir diğer terör örgütünün bir başka terör örgütü ile mücadele vermesini bunlar iyi terörist anlayışı ile masaya yatırmak adaletli bir anlayışa ters düşer” ifadelerini kullandı.

“BİZ BİR YERE KADAR SABREDERİZ, SONRA GEREĞİNİ YAPARIZ”

Suriye’de aslolan konunun mazlumları korumak olduğunu söyleyen Erdoğan, “Suriye’de bunca mağdur insan varken 350 bin insanın öldürülmesi olayı var ve bunun faili var. Devlet terörü estiren bir kişiyi ne yazık ki Rusya da, İran da savunuyor. Bunları söylediğimiz için rahatsız olanlar var. Az önce ifade edilen sortiler kimden yana? Rejimden yana. Rejim ile işbirliği yapan ülkeler tarihe bunun hesabını vereceklerdir. Ülkemde benim 2 milyon mülteci var. Acaba Rusya’da ne kadar mülteci var. Onlar şimdi gelip bu işe müdahale noktasında gayret ediyorlar. Biz 7.5 milyar dolar harcama yaptık. Avrupa en ufak bir mülteci akınında rahatsız. Tüm Avrupa’da ne kadar mülteci var diye baktığınızda 200 bin civarında. Bize akıl veriyorlar. ‘Aman ha kapılarınızı açmayın bize gelmesin’. Biz bir yere kadar sabrederiz, bir yerden sonra gereğini biz de yaparız. Siz kalkıp bunun karşısında birlikte hareket etmeye destek vermezseniz bizim de burada atacağımız adımlar farklı olacaktır. Şu anda Akdeniz’de, Ege'de bütün olaylarda bizim sahil güvenliğin denizlerde topladığı mülteci sayısı yılbaşından bu yana 60 bini bulmuştur. Bu bizim insani görevimiz olduğu için yapıyoruz. Diğerleri bırakın ölsün diye bakıyor” dedi.

“GÜVENLİ BÖLGE TESİSİ İÇİN UÇUŞA YASAK BÖLGE OLMASI ŞART”

Güvenli bölge teklifinin Türkiye’nin gündeminden hiçbir zaman çıkmayacağını vurgulayan Erdoğan şunları söyledi: “Biz güvenli bölgenin tesis edilmesini Amerika’ya da, Rusya’ya da teklif ettik. Buradaki insanlar kendi topraklarına da dönmek istiyorlar. Güvenli bölgenin tesisi için de uçuşa yasak bölgenin olması da şart. Aksi takdirde güvenli bölge diye hazırladığınız yerler ölüme açık havzalar gibi olmuş olur. Eğit-donat çalışmalarını biz yapıyoruz. Bu çalışmaları yaparken yine Türkiye yalnız bırakılırsa bu da insaf dışı bir yaklaşım olur. Biz yapmaya devam edeceğiz.” (İHA)

Haber Merkezi