Sayfa Yükleniyor...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Hedef şahsım değildir. Hükümet ya da bir parti, o da değildir. Hedef yeni Türkiyedir'' dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta savunma sanayi olmak üzere bir çok alanda atılım yapan, ilkleri başaran, dünya ile rekabet edebilen bir ülke konumuna yükseldiklerini ifade ederek, ''Bu ivme devam ettiği müddetçe inanıyorum ki araştırma-geliştirme alanında, inovasyon alanında, markalaşma alanında, patent alanında özellikle mevcut durumun kat kat artmak suretiyle dünyada ses getiren başarılara inşallah ulaşacağız. Bakın burada şu rakamları sizlerle paylaşmak isterim. Biraz önce söyledim 76 olan üniversite sayımız 176ya ulaştı diye. 558 olan fakülte sayımız 12 yılın sonunda bin 484e ulaştı.289 olan enstitü sayımız 631 oldu. 171 yüksek okul vardı şu anda ise 493e ulaştı. Hükümetimiz sağolsun öğretim elemanlarımızın maaşlarında da ciddi oranda bir artış gerçekleşti. Yüksek öğretim tazminatıyla, akademik teşvik ödeneğiyle üniversitelerimiz cazibelerini daha da arttırdılar. Bütün bu yatırımlar Türkiyenin geleceğine yapılmış yatırımlardır. Bu yatırımlar bugün bile etkisini göstermeye başladı ki gelecekte etkisinin daha yüksek olacağına, Türkiyenin eğitim ve bilim atmosferini daha da değiştireceğine ben gönülden inanıyorum. Bilimin üretilmesi için, gelişmesi, yerleşmesi için belli şartların oluşması gerektiğini hepimiz çok ama çok iyi biliyoruz. Bakın tarihte Bağdat bir bilim merkezidir. Neden? Çünkü Bağdat özgürlük ortamı ile, sahip olduğu refah ile dönemin alimlerini yetiştiriyor, cezbediyor. Endülüs aynı şekilde bir cazibe merkezi. Cezbediyor, çekiyor. Selçuklu başkenti, Konya; aynı şekilde güvenliğiyle, refahıyla, özgürlük ortamıyla tüm dünyadan alimleri adeta bir mıknatıs gibi çekiyor. Bu büyük mirası Osmanlı döneminde nerede yaşadık? İstanbulda yaşadık. İstanbul da yaklaşık 4 asır boyunca hem bir siyasi başkent, bunun yanında dünya biliminin başkentliğini yaptı. Dünyanın her tarafından alimleri çekiyordu İstanbul. İstanbulu bir ilim merkezi yapan da özgürlük, güvenlik ve refah ortamıydı. Şu anda batıdaki bilim merkezlerine baktığınızda, özellikle Amerika Birleşik Devletlerine baktığınızda, bizim tarihimizdeki o iklimi sağlamaya çalıştığı için başarılı olduğunu görürsünüz. Türkiyede dahil olmak üzere dünyanın hemen her ülkesinden bilim insanlarının orada faaliyet gösterdiklerine şahit olursunuz. İşte biz yeniden, Yeni Türkiye çıkışıyla, bu atmosferi bu iklimi oluşturmak zorundayız. Tarihte sahip olduğumuz o cazibe merkezlerini yeniden inşa etmek zorundayız. Bunu başarabilmek için neye ihtiyacımız var? Özgürlük, güvenlik ve refaha'' diye konuştu.
YUVAYA DÖNÜŞÜ HIZLANDIRACAĞIZ
Terör konusunda arzulanan neticeyi henüz tam olarak alamadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Çünkü o zaman yayılma Orta Anadoludan batıya değil, Doğu, Güneydoğu, buralara da olacaktı. O zaman Doğu ve Güneydoğudaki yatırımların da sıçramasıyla birlikte ben inanıyorum ki bu büyüme farklı bir şekilde gelişecekti. İşte onun için biz çözüm sürecini başarıyla tamamladığımızda, özellikle de Türkiyeye yönelik ulusal ve uluslararası operasyonların önünü tamamen kestiğimizde, göreceksiniz özgürlük, güvenlik ve refah çok daha güçlenmiş olacak. Bilim daha sağlam bir zemine kavuşmuş olacak. Öyle bir terörist yapı var ki, okul yakıyor, üniversiteleri yakıyor. Şimdi bu terörist yapı ile tabi ki bu mücadele kararlı bir şekilde devam edecek. Çözüm sürecini yakalayacaksınız. Üniversiteye gelen elinde döner bıçağıyla gelmeyecek, silahla gelmeyecek. Onun en büyük silahının bilgisayar olması lazım, onun en büyük silahının kitap olması lazım. Bu olduğu andan itibaren kendisi de güç kazanır. Kendisi de adam gibi adam olur. Bunu yakalamamız lazım. Yoksa terör estirmek suretiyle kişiye adam demezler. Bütün mesele o ahlaki değerler noktasında. İşte şu anda yurt dışına giden bilim insanlarımız, öğrencilerimiz umutla ülkelerine dönüyor ve hamd olsun üniversitelerde görev alıyorlar. Tersine beyin göçünü, yani yuvaya dönüşü inşallah daha da hızlandıracağız. Bu konuda elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Önce kendi bilim insanlarımızı, ardından dünyanın bilim insanlarını Türkiyeye çekmeyi mutlaka başaracağız. Bakın şu anda bazı vakıf üniversiteleri bunu başardılar'' dedi.
Türkiyeye geri dönüş olmayacağının altını çizen Erdoğan, "Türkiye inanıyorum ki her bir ferdi ile normalleşmeye, yani Yeni Türkiyeye sahip çıkacak. Üniversitelerimizin, hocalarımızın bu özgürlük ortamına daha fazla sahip çıkmaları, onu daha da geliştirmeleri bizim en büyük arzumuzdur. Bilim de ancak o şekilde üretecek, ancak o şekilde gelişecek ve gelişebilecektir. Birikimini, sahip olduğu konumu ülkesi için seferber etmek yerine kriptolu telefonları dinlemek için yoğunlaştıranların nasıl bir ihanet içerisine girdiklerini görüyorsunuz. Milletin parasıyla okudular. Milletten himmet adı altında topladıkları paralarla okudular. Kimi zaman hileyle, soru çalarak belli kurumlara sızdılar. Milletin kurumlarında, milletin imkanlarını kullanarak, ne yazık ki millete çalışmak yerine gittiler uluslarası çevrelere hatta uluslararası istihbarat örgütlerine çalıştılar. İşte TÜBİTAK bunun en bariz örneğidir. Bilim üretmesi, bilimi araştırmayı, geliştirmeyi desteklemesi beklenen TÜBİTAK, gizli bir şekilde, sinsi bir şekilde bir ihanet şebekesine, onun maşası olan çevrelere çalıştı. Bugün ise TÜBİTAK hamd olsun bir normalleşme süreci içerisine girmiştir. Normalleşmiştir diyemiyorum. Daha henüz yok. Daha orada ciddi temizliklerin yapılması gerekiyor. Biraz daha zaman alacak. Türkiyenin şu anda kendi uydusunu inşa edecek imzayı bugün attık. Hayırlı olur inşallah. Üniversitelerimizden de beklentimiz budur. Biz yasaklara ya da kökü dışarıda sahte hocalara aşık değil, bilime aşık üniversiteler istiyoruz. İradelerini zeka ve becerilerini kurulan tuzaklar neticesinde ihanet şebekelerine kaptıran öğrenciler değil, akademisyenler değil, üniversiteler değil. Özgür bireyler, özgür kurumlar istiyoruz. Şunu unutmayalım, özgürlük arttıkça, aydınlıktan gözleri kamaşıp kendilerine özgürlük isteyenler yaygara yapacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Biz birilerinin özgürlüğü için değil, 77 milyonun topyekün özgürlüğü için mücadele edeceğiz. Bunu inşallah başardık, başarıyoruz. Güçlü Türkiye, büyük Türkiye artık imtiyazlı kesimlere özgürlük sağlayan, imtiyazlı kesimlere çıkar sağlayan operasyonlarla hamd olsun artık başa çıkabiliyor. Dünden itibaren ulusal ve uluslararası medyada ya da bazı çevrelerde başlatılan Türkiye aleyhtarı algı operasyonları da, göreceksiniz, onlar da boşa çıkacak. Çetelerin hukuk değil, milletin hukuku inşallah Türkiyeyi çok daha özgür bir konuma yükseltecek. Bizler çok mücadele ettik, Türkiyeyi bu noktalara getirdik. Allah nefes verdiği müddetçe bu mücadelemiz sürecektir. Ardından bayrağı genç nesiller alacak. Sizlerin yetiştireceği o nesillere inanıyoruz, güveniyoruz. Gayretleriniz için, alın teriniz için, bilim aşkınız için ve bilim mücadeleniz için sizlere milletçe şükranlarımızı sunuyoruz'' diye konuştu. (İHA)
Haber Merkezi