İstanbul’da gündem kayyum: CHP’nin krizi Kılıçdaroğlu’nun fırsatı mı?

CHP İstanbul İl Başkanlığı Yönetiminin görevden alınarak kayyum atanmasını değerlendiren siyaset bilimciler, yaşanan gelişmelerin en çok CHP eski Lideri Kılıçdaroğlu’nun işine yarayabileceğini söyledi

  • Oluşturulma Tarihi : 04.09.2025 09:07
  • Güncelleme Tarihi : 04.09.2025 09:07
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İstanbul’da gündem kayyum: CHP’nin krizi Kılıçdaroğlu’nun fırsatı mı? haberinin görseli

HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN/ ÖZEL HABER - Türkiye siyasetindeki yoğunluk devam ediyor. Son olarak dün, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda CHP İstanbul İl Yönetimi ve İl Başkanı Özgür Çelik görevden alındı. Çelik yerine Gürsel Tekin il başkanlığına kayyum olarak atanırken, söz konusu gelişmeye muhalefet kesiminden tepki yağdı. Ayrıca İstanbul’da devam eden CHP 39’uncu Olağan Kurultay süreci takviminde belirtilen seçim çalışmalarının da tedbiren durdurulmasına karar verildi. Yaşananların üzerine açıklamalarda bulunan Özgür Çelik, duruma tepki gösterdi. Kayyum olarak atanan Gürsel Tekin de görevi kabul ettiğini duyurdu. Öte yandan katıldığı programda konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kayyum olarak atanan Gürsel Tekin’in partiden ihraç edildiğini, onunla birlikte atanan heyetin de görevi kabul etmeleri durumunda ihraç edileceklerini belirtti. Siyaset bilimciler Emrah Gülsunar ve Zekiye Seda Sönmez, konuya ilişkin İLKSES Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu. Gülsunar, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla bu tür durumların kapısının açıldığına dikkat çekerken, Sönmez ise kararın en çok CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun işe yarayacağını belirtti. 

emrah gülsunar

“YARGI ELE GEÇİRİLMİŞ DURUMDA”

Gülsunar, konuyla ilgili açıklamalarında “Artık 19 Mart’tan sonra bu tür işlerin kapısı açıldığı için bir yandan çok vahim ama maalesef ki bir yandan da şaşırtıcı değil. Yani biraz 15 Eylül’deki kayyum davasının da ayak sesleri gibi duruyor, oranın bir ilk adımı da olabilir. Şöyle bir durum var ki siyasi iktidar yargıyı ele geçirmiş. İstediği kararı istediği şekilde aldırabiliyor. Bu kararlar hiçbir şekilde meşru değil ama bir şey yapılamıyor. Çünkü yargı tamamen ele geçirilmiş durumda” ifadelerine yer verdi. Ayrıca söz konusu kararın CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin bir mutlak butlan kararının habercisi olup olmadığını da değerlendiren Gülsunar, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu kararı alan işi mutlak butlana da vardırabilir bence. Burada biraz CHP’nin vereceği tepkiler de çok kritik. CHP epeydir bir MHP’yle iyi geçinme stratejisi üzerinden kendini korumaya almaya çalışıyordu. MHP’yle iyi geçinmek, komisyona katılmak, komisyonun faaliyetlerine destek vermek gibi düşüncelerle hareket ederek, siyasi iktidarın, Erdoğan’ın (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) partiye saldırmasının zorlaşacağını düşünüyordu CHP, ama karşısında öyle bir siyasi aktör yok. İktidar yine bildiğini okuyormuş gibi görünüyor. Bu komisyona girmelerinin, CHP’nin MHP’yle iyi geçinme stratejisinin CHP’ye çok da bir katkısı olmuş gibi görünmüyor.” 

kemal kılıçdaroğlu

KILIÇDAROĞLU’NUN DÖNÜŞ HAZIRLIĞI MI?

CHP’nin mevcut kurultay sürecinde de her yerde Kılıçdaroğlu’na bağlı kadroların tasfiye edildiğinin görüldüğünü ifade eden Gülsunar, “Öyle görünüyor ki bütün kurultay seçimlerinde Kılıçdaroğlu’na bağlı kadrolar her yerde teker teker tasfiye oluyor. İstanbul’da da öyle oluyor. Onu da durdurmuşlar yani bütün o delege seçim süreçleri de durdurulmuş durumda. Yani bu eğer 15 Eylül’de bir kayyum atanırsa muhtemelen onu tersine çevirmeye çalışacak ve bu Kılıçdaroğlu’na yakın kadro tekrardan partiyi ele geçirmeye çalışacak gibi görünüyor. Yani amaç oymuş, ona dair bir hazırlık varmış gibi görünüyor şu anda” diye konuştu. 

ERKEN SEÇİM GELİR Mİ?

Gülsunar, yaşananların erken seçime varıp varmayacağı konusunda ise şöyle konuştu: “Bu yaşananların erken seçim getireceğini pek düşünmüyorum. Siyasi iktidarın, Erdoğan’ın kafasında erken seçim düşüncesi olmadığını düşünüyorum. 2027’ye kadar herhangi bir seçim olacağını düşünmüyorum. Erdoğan CHP’yi, iktidar iddiası olan bir parti olmaktan çıkarmak istiyor. CHP iktidar iddiası olan bir parti olmaktan çıktıktan sonra artık seçimi ne zaman yaptığınızın çok da bir önemi yok. CHP’nin başına Kemal Kılıçdaroğlu geçtikten sonra hiçbir zaman zaten seçim kazanamayacak bir kadro CHP’yi yönettikten sonra ister şimdi seçim yapın ister seneye ister 2028’de yapın zaten çok da bir şey değişmeyecek. Baskın seçime gidilmesi gibi bir duruma da ihtimal vermiyorum. Bunun yapılması için bir sebep yok. Dediğim gibi CHP iktidar iddiası olan bir parti olmaktan çıkan bir parti haline getirildikten sonra seçim her zaman yapılabilir zaten Erdoğan için.”

zekiye seda

“ÖRGÜT HAKİMİYETİNİ KANITLAMAK ZORUNDA”

Sönmez ise konuya ilişkin değerlendirmelerinde şu ifadelere yer verdi: “Bu gelişme, CHP’deki dengeyi bozucu bir etki yaratıyor. Özgür Özel, liderlik kapasitesini ve örgüt hakimiyetini kanıtlamak zorunda kalacaktır. Eğer kayyum sürecini iyi yönetemezse: Parti içinde muhalefet güçlenecek, İmamoğlu-Özel hattında çatlaklar büyüyebilecek, CHP kongreleri sürekli ‘meşruiyet’ tartışmalarıyla gölgelenecek. Kayyum kararı CHP’nin kurumsal kimliğini sarsarken en çok Kılıçdaroğlu’na yakın eski kanadın işine yarayacaktır düşüncesindeyim. Kayyum atama kararı ‘parti içi demokrasi’ tartışmalarını da beraberinde getirecektir. Bu da yaklaşan bir erken seçim veya baskın seçim söz konusu olduğunda örgüt bütünlüğünü de etkileyecek nitelikte bir durum. Çünkü özellikle il kongreleri siyasi partilerde genel başkanlık düzeyinde belirleyici nitelikte olacak kongrelerdir. CHP de örgütlü bir parti olarak bu durumu son derece içselleştirerek yaşamaya devam eder. Bu kayyum durumu Sayın Özgür Özel’in seçim süreçlerini ve parti içi dengeleri de doğrudan şekilde değiştirecek nitelikte bir durum söz konusudur. Ayrıca Ekrem İmamoğlu faktörü var ki aslında İstanbul İl Başkanlığı aynı zamanda İmamoğlu’nun da en önemli ayağıydı. Buraya kayyum atanması, İmamoğlu’nun da parti içindeki ağırlığını sarsacak nitelikte görünüyor. Hatta bu gelişme, Özel ile İmamoğlu arasında ince bir gerilim de yaratabilir düşüncesindeyim. Çünkü İmamoğlu’nun desteği olmadan Özel’in partide güçlü kalması zor. Ancak kayyum kararıyla birlikte ‘İstanbul’u koruyamayan lider’ algısı oluşursa bu algı Özel’i ciddi anlamda zayıflatırken, İmamoğlu da kendi konumunu sorgulamak zorunda kalabilir.” 

özgür özel

ÖZEL’İN GENEL BAŞKANLIĞI DÜŞER Mİ?

Söz konusu gelişmenin CHP’nin önceki kurultayıyla ilgili bir mutlak butlan kararının habercisi olup olmadığını değerlendiren Sönmez, “Mutlak butlan açısından bakınca da yani kesin hükümsüzlük iddiası söz konusu olduğunda bu durumda İstanbul İl Kongresi usulüne uygun olmadığını ve dolayısıyla tüm sonuçların da geçersiz olduğu sonucunu doğurmaktadır. Bu durumda da İstanbul İl Başkanlığı’nın düşürülmesi ve sonucunda da kongre delegelerinin seçime doğrudan etki eden hukuksuzluk iddia edilirse bu durumda Özgür Özel’in de seçilmiş olduğu kurultay da pek tabi tartışmaya açılacaktır. Bu da CHP içerisinde yeni tartışmaları da beraberinde getirecektir. Ancak pek tabi bu doğrudan bir şekilde Özel’in genel başkanlığının düşmesi anlamına gelmez; üst mahkemelerden verilecek karar belirleyici olur. Ayrıca karar, ara karar niteliğinde olup itiraza tabi olduğundan dolayı yapılacak olan itirazın sonucunu da beklemek gerekir diye düşünüyorum” dedi. 

MEŞRUİYET KRİZİ YOLDA MI?

Sönmez, yaşananların mevcut kongre sürecine etkisini ise şöyle değerlendirdi: “Bir de devam eden kongre süreçleri mevcut. Bu durumda da mevcut kongre süreçlerine de gölge düşmesi söz konusu olacaktır. Parti içinde muhalif gruplar da burada harekete geçecektir. Bu durumda da Özgür Özel’in liderliği de sorgulamak için önemli bir malzeme olacaktır. Öte yandan da örgüt tabanında ‘dış müdahale’ algısı güçlenirse, Özel lehine bir kenetlenme de doğabilir. Bu bağlamda CHP’de yaşanan kayyum tartışması, partinin kendi iç mekanizmalarının zayıflaması ve kurumsal işleyişin dışsal aktörler tarafından şekillendirilmesi riskini işaret ediyor. Burada kayyum atanan İstanbul İl Başkanlığı kongre ve kurultay süreçlerini doğrudan etkileyecek bir dağılıma sahip Türkiye’nin en yüksek sayıda delegesiyle büyük kurultaya giren ildir. Bu durum da mevcut yönetimin ‘meşruiyet krizi’ yaşamasına yol açabilir. Bu süreçlerde maalesef ki hukuki süreçler işledikçe, Özgür Özel’in genel başkanlığının yargısal denetim altına alınması da gündeme gelebilir. Sonuç olarak CHP, kurumsal kimliğini güçlendirmek yerine daha fazla iç gerilim ve belirsizlik yaşayacak günlere doğru gidiyor diyebiliriz. Kayyum kararını, yalnızca bir idari işlem değil, ‘Özgür Özel’in genel başkanlığının kalbi vuruldu’ şeklinde okumak mümkündür. Çünkü Özel, CHP’de ‘değişim’ sloganıyla geldi. İstanbul örgütü ise bu değişim hamlesinin en önemli destekçilerinden biriydi. Bundan sonra da parti içinde zaten ‘kurultay meşru değil, delege mühendisliği yapıldı’ diyen kesimler, bu gelişmeyi argümanlarını güçlendirmek için kullanacaktır. Kongre süreçlerinin devam etmesi de delegelerin değişmesi anlamına gelir.”

Kaynak : HABER MERKEZİ