- Siyaset
- 29.03.2025 16:22
Siyaset Bilimci Dr. Zekiye Seda Sönmez, ABD destekli İsrail’in Orta Doğu’da oluşturduğu kaosun ilerleyen süreçte Türkiye’nin de içinde olduğu büyük bir kesimi olumsuz etkileyeceğini belirtti
AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER - Filistin ve İsrail arasında geçtiğimiz ocak ayında düzenlenen ateşkes kararı, İsrail tarafından bozuldu.
Bu kapsamda 18 Mart gecesi boyunca İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne bombalar yağdırılırken, Gazzeli yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Yaşanan kaos tüm dünyanın dikkatini yeniden Orta Doğu’ya çekerken, olayların perde arkasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olduğunu ve bu kapsamda ateşkes ihlalinin aslında yalnızca 2 ülke arasında olmadığını belirten Siyaset Bilimci Dr. Zekiye Seda Sönmez, “Amerikan demokrasisinde büyük zafiyetler var ve bu dünyayı etkileyen onarılmaz yaralara sebep olmakta. Eski bir söylem vardır Amerikan kurumları kuvvetlidir diye. Bunun artık hiç bir mantığının kalmadığını görüyoruz. Sadece bölge ülkeleri değil Türkiye üzerinde de bu süreçler büyük belirsizlikler ile karşımıza çıkacak” dedi.
İsrail’in Gazze’ye Ramazan ayında hava saldırısında bulunmasıyla birlikte yüzlerce Müslümanın hayatını kaybettiğini ancak bu duruma İslam ülkelerinin sessiz kaldığını belirten Sönmez, “Hukuki olarak konunun ateşkes boyutu var. Uluslararası Hukuk bağlamında ABD Başkanı Donald Trump döneminden sonra hukuk da şekil değiştirmiş vaziyette. İnsan haklarından ve ateşkesten söz etmek mümkün değil ve sivil, çocuk bebek demeksizin ölenleri, katledilenleri görüyoruz. Artık Gazze’de yaşananlar insanlığın kalmadığını vahşileştiğini gösterir vaziyette. Bu konunun İslami boyutu da olduğu gerçeği var ancak İslam ülkelerini de bu konuda sessizliğini koruyor. Ramazan gibi barış ayında kutsallıktan uzak görüntüler izliyoruz. Pek tabi İsrail işgali Amerika iş birliği ile söz konusu. Hukuk kurallarının da böylece katledildiği görüyoruz. Kendi ülkelerinde rahat edelim diyenler başka ülkelere saldırı gerçekleştiriyor. Kurumları korumak çok önemlidir. 2. Dünya savaşı sonrası uluslararası hukuk kuralları konulmuştur ve bugüne kadar da uygulanmıştır. Evrensel insan hakları konusu bir şekilde tüm ülkelere nefes aldırmıştır. Hukuk bozulursa kurumlar yok olur ve geri dönüşü mümkün olmayan sıkıntılar yaratır. Tabi ki sadece hukuki boyutu yok konunun bunun dışında sosyolojik boyutu da söz konusudur. İnsanların ölümle yüzleştirilmesi gece vaktinde bombaların atılması insanlık dışı görüntülerin oluşmasına sebep olmaktadır. Dünya genelinde tüm insanların vicdani meselesi olması gereken konu 21. yüzyılda Orta Çağ karanlığı ile izliyoruz. İzliyoruz diyorum. Gazze’de hastane bile kalmamışken tüm insanlık da bunu seyrediyor. Tıbbı ihtiyaçların girişi de yasaklanmış vaziyette böylesi bir dram bu yüzyılda çok üzücü” diye konuştu.
Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle beraber kutuplaşmaların da arttığına vurgu yapan Sönmez, “İkinci Trump dönemi zaten çok fazla agresifleşti ve sivil toplum da tehlikeye düşmüş durumda. Daha fazla kutuplaşan bir dünya düzeni mevcut ve bu da büyük tehlikelere sebep oluyor. Ayrıca Trump ve etrafındaki insanlar da tamamen onun uydusu konumunda ve kendisini durduracak herhangi bir güç de söz konusu değil. Bunu eskiden beri söyleriz Amerikan demokrasisinde büyük zafiyetler var ve bu dünyayı etkileyen onarılmaz yaralara sebep olmakta. Eski bir söylem vardır Amerikan kurumları kuvvetlidir diye. Bunun artık hiç bir mantığının kalmadığını görüyoruz. Sadece bölge ülkeleri değil Türkiye üzerinde de bu süreçler büyük belirsizlikler ile karşımıza çıkacak. Zaten kurumların yok olması ile beraber zincirleme eşitsizlikler ortaya çıkıyor. Konunun en sıkıntılı kısmı da demokratik diye adlandırılan kurumların liderlerini otoriter kişiler oluşturuyor. Bu da dünyanın bir tiranlık tarafından yönetilmesini neticesini doğuruyor. İsrail’in soykırım ile ilgili suçlardan muaf olması Filistin halkında yaratılan adaletsizliği daha da arttırmış vaziyette. Trump bölgenin yeniden inşası için değişik bir plan içerisindeydi. Hayatta kalan Filisitinli halkı komşu ülkelere gönderilmesi planıydı. Gazze Şeridi’nin de Amerika tarafından ele alınıp yeniden bir inşa süreci oluşumuydu. Ayrıca bu işin finansı da Arap Hükümetlerinden özellikle zengin Körfez ülkelerinden karşılanacaktı. Böylece Filistin halkının kendi kaderlerini de belirme hakkından yoksun bırakılması söz konusu. Bu plan da Batı’nın kendi üstünlüğünün bir defa daha yansımasıdır” dedi.