- Siyaset
- 17.03.2025 13:28
MHP İzmir Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekili Altınkeser, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda İBB Başkanlığı görevinden istifa etmesi gerektiğinin altını çizerken, “Bir an evvel İmamoğlu’nun İBB Başkanlığından istifa etmesi gerekiyor. İstifa ettikten sonra da adaylığına devam edebilir” dedi
SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekili Bahadır Altınkeser, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda İBB Başkanlığı görevinden istifa etmesi gerektiğini ifade etti. Altınkeser, gündeme dair yaptığı açıklamalarda ise İBB ile İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yapılan iş birliklerini acizlik olarak nitelendirirken Büyükşehir’e yönelik sert eleştirilerde bulundu. Altınkeser ayrıca CHP’den istifa eden Aliağa Meclis Üyelerinin MHP bir teması olup olmadığına dair de açıklamalarda bulundu.
Aliağa Belediyesi’nden CHP’den istifa eden 2 meclis üyesi hakkında konuşan Altınkeser, 2 ismin MHP’ye gelmesini memnuniyetle karşılayacaklarını ifade etti. Altınkser, “Şu anlık bir temasımız olmadı. Onlar da kararlar alınınca ellerini vicdanlarına koyacaklardır. CHP’de bu istifalar ilk değil. Kınık’ta, Buca’da üyeler istifa etti. Demek ki CHP’de bir problem var. CHP’nin belediyeciliğinde problem var. Elini vicdanına koyan insanlar burada yokum diyor. Tarafsız olarak baktığımızda, Aliağa her geçen gün büyüyor. Serkan Acar’ın görevi aldığı Aliağa ile bugünkü Aliağa arasında çok fazla fark var. Belki de İzmir’in en çok gelişen ilçesi Aliağa’dır. CHP’li Meclis Üyeleri de düzgün muhalefet edemediklerini, Acar’ın düzgün işler yaptığını gördü. Çelme çakmanın alemi yok dediler. Bağımsız olarak da Serkan Acar’a destek verebilir, yarında MHP’ye geçerek de destek olabilirler. MHP’ye de geçerlerse, başımızın üstünde yerleri var” diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini açıklasın. DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin, ak koyun kara koyun ortaya çıksın, umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım” çağrısı ile Anadolu topraklarını muhafaza altına almak istediğini söyleyen Altınkeser, “Ülke inanılmaz derecede rahatlayacak, geleceği kurtuluyor. Ama bu projeyi anlatmak çok zor. Biz anlatırken çok zorluk çekiyoruz. Ama sonuna kadar devam edeceğiz. Devlet Bey ne derse arkasındayız. Terörist başının PKK hakkında ‘Ben kurdum, ben lağvediyorum’ diye açıklama yapması gerekiyordu. Bunu da cezaevinde yaptı. ‘PKK feshedilmelidir’ dedi. Bu bir çözüm süreci değil. Herhangi bir pazarlık yok. Terörist başına özgürlük yok. Yerel yönetimlerde özerklik yok. Türkiye’nin geleceği için yapıyoruz. O kadar güzel bir coğrafyada yaşıyoruz ki, Türkü’yle, Kürt’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle artık iç içe olmuşuz. Asker olmuşuz, başbakan olmuşuz, cumhurbaşkanı olmuşuz. Kimse kimseyi ayırmıyor, oluşturulan bu kutuplaştırmadan kurtulmamız gerekiyor. Devlet Bey Genel Başkan olduğu ilk günden beri her zaman ‘Önce ülkem, sonra partim ve ben’ dedi. Belki sağlığından oldu bu süreçte. O, ben dediği kısım belki en zorlandığı kısım oldu. Hep fedakârlık etti. Bir beklentisi olsaydı, 7 Haziran seçimlerinde Kemal Bey başbakanlık teklif ettiğinde kabul ederdi. Ama ben o dönemki HDP’nin desteğiyle başbakan olmam dedi ve erken seçim talep etti, vatandaş karar versin dedi. Hep elinin tersiyle itti. Cumhur İttifakı kurulduğundan beri Türkiye başka bir yörüngeye geldi. Çözüm süreçleri, o bölünmeler bitti. Artık savunma sanayinde millileşiyoruz. Enerji sektöründe kendimiz üretiyoruz, hatta mümkünse ihracatını yapmak istiyoruz. Ülke bölgesel güç haline geliyor. Bölgemiz ateş çemberinde. Büyük İsrail Devleti’ni kurmak istiyorlar. Büyük İsrail Devleti’nin bir ayağı da Kürdistan’ı kurmak demektir. Doğu Anadolu ve Güneydoğu topraklarımızı Büyük İsrail Devleti’ne katmak istiyorlar. Buna karşı çıkmamız için önce içeride kenetlenmemiz gerekiyor. Terörle artık müzakere değil, mücadele ediyoruz. Bu görüşmeler yapılırken bile mücadele devam ediyor. Türkiye’de zaten terör bitme noktasında, sınır ötesinde de mücadele devam ediyor. Suriye’de, İran’da, Irak’ta farklı isimlerle PKK’nın kolları devam ediyor. Devlet Bey Anadolu topraklarını muhafaza altına almak istedi. Türk siyaset tarihinde Devlet Bey gibi bir cesur hamleyi yapan başka bir lider yoktur. Çözüm süreçleri konuşuldu ama kimse terör silah bıraksın demedi. Ortak seçim kampanyaları yapıldı, yerel yönetimlere özerklik denildi, ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarıldı ama kimse terör silah bıraksın demedi. İlk defa biri söyledi. ‘Ya silah bırakacaksınız ya da biz gereğini yaparız’ dedi Devlet Bey” ifadelerini kullandı.
Altınkeser, “Silah bırakmanın bir karşılığı olmamalı. Devlet Bey’in zaten kesinlikle bir pazarlığı yoktur. Bizim dışımızda da pazarlık yapılıyorsa, Devlet Bey buna da zaten gereken cevabı verdi. Anayasa’nın ilk 3 maddesi tartışmaya kapalıdır, 4’üncü maddeyi konuşamazsınız, 66’ıncı madde de kırmızı çizgimizdir’ dedi. 66’ıncı madde konuşuldu, Devlet Bey gereken cevabı verdi. ‘Kimse konuşmasın, konuşanda süreci baltalamak istiyordur’ dedi. Bizim için bu konular tartışmaya kapalıdır” ifadelerini kullandı.
Bir erken seçim beklentisi olmadığını ifade eden Altınkeser, erken seçim taleplerine ise tepki gösterdi. Altınkeser, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kurulduğundan beri artık erken seçim olayları bitti. Başarısız koalisyon dönemleri bitti. Türkiye’de Parlamenter Sistemde hükümetlerin ortalama ömrü 15 ay. Seçimlerden bıkmışız ülke olarak. Türkiye, 2023 ve 2024 yıllarında seçime gitti. Sandığa gidip cumhurbaşkanına 5 yıllık bir görev hakkı verdi millet. Millet ben sana 3 yıllık görev için oy veriyorum demedi. Ben seni 5 yıllığına seçiyorum dedi. Bir kısımda Kılıçdaroğlu’na dedi ama olmadı. Erdoğan 5 yıllığına seçildi. Sizin canınız her istediğinde seçim yapılmaz ki. O zamanda İzmir’de CHP’li belediye çok kötü yönetiyor deyip ben de erken seçim isterim. Cemil Tugay da ben 5 yıllığına seçildim, ne seçimi demez mi? 5 yıllık bir planlama yapıldı. Dayanılmayacak bir durum olur, savaş hali olur, ekonomik buhrandan kurtulmayacağımızı anlarız, yaşam durur, vatandaş da isterse eyvallah der, seçime gideriz. Evet, ülkedeki ekonomik sıkıntıları kabul ediyoruz. Pandemi ve çok büyük bir deprem yaşadık. Sadece depremin maliyetinin 100 milyon dolar olduğu söyleniyor. Bunların sonucunda da ekonomimiz yıprandı. Ama bir ekonomi planlaması yapıldı. Mehmet Şimşek bakan yapıldı. Enflasyonu da 2026 yılında tek haneye düşüreceğim diyor. Yıl olur 2027, biz hala iki haneli enflasyon rakamları ile mücadele ediyor oluruz, o zaman tamam erken seçime gidelim deriz. 2023 yılında seçim yapmışız, 2 yıl dolmadan ben tekrardan erken seçim istiyorum diyemezsiniz. Bu iş 5 yıllık yapılıyor, 5 yılının sonunu beklemek gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
İmamoğlu’nu CHP’nin adayı olması durumunda İBB Başkanlığı görevinden istifa etmesi gerektiğini söyleyen Altınkeser, “İmamoğlu’na saygı duyuyoruz ama bildiğimiz kadarıyla kendisi İBB Başkanı. 6 yıldır da orayı yönetiyor. Çok erken yola çıktı. Ön seçimle ve tek aday olarak geliyor. Demokrasinin neresinde böyle bir olay var bilmiyorum. Tek adaylı bir seçimde seçime gerek var mı? Ama Türkiye’nin en güzel şehri İstanbul’un Belediye Başkanı, propaganda sürecini nasıl yapacak? Propagandasını yapacaksa belediye başkanlığını nasıl yürütecek? İki iş bir arada olabilir mi? İstifa etmelidir. Ben de MHP Buca İlçe Başkanıydım. Meclis üyesi adayı olduktan sonra istifa ettim. Büyükşehir meclis üyeliği mi yapacaktım yoksa ilçe başkanlığı mı yapacaktım? Şehirleri dolaşıyor, propaganda yapıyor. İstanbul’u bu sürede kim yönetecek? Bir an evvel İmamoğlu’nun İBB Başkanlığından istifa etmesi gerekiyor. İstifa ettikten sonra da adaylığına devam edebilir. Aday veya aday adaylığı olarak devam edebilir. Çünkü Mansur Bey’in de açıklamaları var. Onun da geri planda duracağını düşünmüyorum. Vakti gelince hamlemi yapacağım diyor. Yerel seçimler daha yeni yapıldı, görevde 1 yılı dolmadı. Bir yıl dolmadan başka bir alana geçmek istiyor. Oradaki işini yap sen, erken seçim kararı alınır ya da zamanında yapılır, o zaman çıkar adayım dersin, ama 3 sene önceden yola çıkmak doğru değil. İnsanları germenin alemi yok. Seçimler yapılmış, planlamalar yapılmış. Yerelde CHP seçimi önde götürmüş, genelde de Cumhur İttifakı götürmüştür. Cemil Bey ben enkaz aldım 1 yılda toparlarım diyor mu? Hayır, 5 yılda toparlayacağım diyor. Tunç Soyer gibi körfezde yüzerim diyor mu? Görev sürem boyunca körfezi temizleme sözü veriyorum, yüzme sözü değil. Tugay’a hadi yüz diyebilir miyiz? Başkan 5 yıllık planlama yapıyor. Hükümette 5 yıllık planlama yaptı. Biraz müsaade etmek gerekiyor. Ülkenin gerginlikten kurtulması gerekiyor” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasındaki iş birliklerini acizlik olarak nitelendiren Altınkeser, “Özgür Özel’in seçildiği kongrede Ekrem İmamoğlu’nun imzası vardı. Kongre günü yaşananları dün gibi hatırlıyorum. O günkü dayanışmayı, kulisleri hatırlıyorum. Delegelere nasıl oy kullanılması gerektiği gösterildi. Bununla ilgili İzmir’de bile şaibeler var. Rüşvet karşılığı oy kullanıldığı iddiaları var. Demek ki İmamoğlu’nun yıllardır bir Cumhurbaşkanlığı adaylığı hayali vardı. Özgür Özel’in Genel Başkanlığı’na katkı sundu. İBB Türkiye’nin çatısıymış gibi CHP’li tüm belediyelere sirayet ettirilmeye çalışılıyor. İzmir’de bunu görüyoruz. Bürokrat atamalarını görüyoruz. İzmir’i tanıyan bürokrat kalmadı. Cemil Bey Karşıyaka’nın Belediye Başkanıydı. Tüm İzmir’i tanıması mümkün müdür bir anda? Birilerinin İzmir’i göstermesi gerekiyor. Sorunları anlatması, çözüm sunması gerek. Ana bürokratlar İstanbul’dan geliyor. Projeler bile İstanbul’dan geliyor. İl başkanımızın dediği gibi, 6 yıldır İstanbul’u, 1 yıldır da İzmir’i yönetiyor. Bir AK Parti vekili de İzmir’i İstanbul’un 40’ıncı ilçesi olarak ilan etmişti. 158 yıllık İzmir’in kent tarihi için bile İstanbul’dan destek alıyoruz. İmamoğlu’nun 6 yıllık bir İBB Başkanlığı geçmişi var. İstanbul’da güzel işler varsa, Recep Bey’in Belediye Başkanlığı döneminden kalma işlerdir. İlle bir katkı sağlanmak isteniyorsa Cumhurbaşkanımızdan destek alsınlar. İstanbul son dönem hariç hep iyi yönetildi. İmamoğlu’ndan medet ummak acizliktir. CHP’li çok üst düzey meclis üyeleri var, ben de bu isimlere çok saygı duyuyorum. Bu insanlar İzmir’i yönetmek için seçiliyor. İzmir’i İzmirliler yönetmeli. Taleplerimizin yerine getirilmemesinin arka perdesinde CHP Genel Merkezi’nin olduğunu düşünüyorum. CHP İzmir’i yönetmek istiyorsa, Genel Merkez’den değil Cemil Tugay’ın başkanlığından yönetilmelidir” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu’nun İzmir programın harcamalarını kim tarafından karşılandığını soran Altınkeser, “Spor salonu tutulmuş, konaklama, ulaşım bedellerini kim karşıladı? Büyükşehir ev sahipliği yaptı. Cemil Tugay cebinden mi harcama yaptı, Büyükşehir’in bütçesinden mi kullanıldı? CHP İzmir İl Başkanlığı mı düzenledi? Yoksa İBB kasasından mı harcanıyor, Ekrem Bey cebinden mi karşılıyor?” diyerek sözlerini tamamladı.