“O cansız beden hepimiz için uyarı sinyali”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bodrum sahiline cansız bedeni vuran Suriyeli 3 yaşındaki Aylan Kurdi için, “O cansız beden hepimiz için uyarı sinyali” diyerek dünya liderlerinin dikkatini mülteci sorununa çekti


  • Oluşturulma Tarihi : 05.09.2015 08:29
  • Güncelleme Tarihi : 05.09.2015 08:29
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“O cansız beden hepimiz için uyarı sinyali”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, B20 Konferansı'nda bir konuşma yaptı. Başbakan Davutoğlu, Bodrum sahiline cansız bedeni vuran Suriyeli 3 yaşındaki Aylan Kurdi’yi hatırlatarak, “Eminim hepiniz 3 yaşındaki Suriyeli bebek Aylan’ın cansız bedenini görmüşsünüzdür. O cansız beden hepimiz için uyarı sinyali. Eğer Suriyeli çocuklar evlerinde güvende değilse, bizim çocuklarımız da Ankara, Paris, Londra ya da New York’ta güvende olmayacaklardır. Bu çocuklar nerede doğacaklarına kendileri karar vermiyorlar. Bizim kararlarımız ya da yanlış kararlar onların geleceğini şekillendiriyor. Son 4 yıldır Türkiye olarak biz sesimizi duyurmaya çalışıyoruz Suriye’de insani bir kriz yaşandığına dair. Milyonlarca mülteci, milyonlarca çocuk, kadın, yaşlı baskıcı bir rejimin ve aynı zamanda terör örgütlerinin mağdurları” dedi.

“GURUR DUYUYORUM”

Davutoğlu, Türkiye’de yaklaşık 2 milyon mültecinin bulunduğunu vurgulayarak, “Burada 1.7 milyon Suriyeli mülteci yaklaşık 200 bin Iraklı’yı yaklaşık 2 milyon mülteciyi kabul etmiş bir ülkenin ve milletin Başbakanı olmaktan gurur duyuyorum. Türk ekonomisi büyük bir ekonomi değil bazı gelişmiş ekonomiler kadar büyük değil. Son 4 yılda 6 milyar dolardan fazla para harcadık. Vatandaşlarımızın, çiftçilerin, çalışanların vergilerinden. Bazı Türk şehirlerinden Kilis gibi Türk vatandaşlarının artık sayısı Suriyelilerden daha az. Kilis nüfusunun bugün yüzde 54’ü Suriyelilerden oluşuyor. Hiçbir şekilde bu göçmenlere karşı gösteri görmüyorsunuz Türkiye’de. Ancak Avrupa’da bazı liderlerin bazı makaleler yazdığını, konuşmalar yaptığını ve Hıristiyan bir toplum olduğunu ve Müslümanların orada olmaması gerektiğini söylediklerini görmüyoruz. Türkiye 2 milyon mülteciye kapılarını açtı ve onlara kim olduklarını sormadı. Güvenli bir liman olan Türkiye’ye geldiler. 15. yüzyılda da soykırımdan kurtulan Musevilerin Türkiye’ye gelmesi gibi. Etrafımızda ne tür riskler olursa olsun bu çocuklar bize geldiğinde baskıcı rejimlerin mağdurları bizim sınırlarımıza dayandığında kapılarımız her zaman açık olacak. 1 saniyeliğine şunu düşünün lütfen; dün gece yarısı saatlerinde Abdullah Kurdi’yi aradım. Bizim Muğla’daki şubemizde misafir olmuştu. Aylan’ın bu 3 yaşındaki çocuğun babasını aradım. Türkiye’ye gelmiş Suriye’den kaçmış ve yeni bir gelecek kurmuş kendisi için, eşi Zahim için ve iki oğlu için. Ama eşinin ve iki oğlunun kaybetti. Suriye’den aile olarak çıkmış, şimdi Kobani’ye tek başına geri dönüyor. Bir dakikalığına düşünün tüm ailenizi kaybetmiş olsaydınız sizin ruhunuzda neler olurdu?” diye konuştu.

“KRİZE KARŞI ETKİLİ BİR ŞEKİLDE YANIT VEREMİYORLAR”
Krizler karşısında dünya ülkelerinin stratejilerini entegre etmeleri gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “B20’yi global kriz çözüm platformu olarak görecek olursak, bugün ihtiyacımız olan şey entegre, koordine, kapsayıcı ve etkili bir yaklaşım. Çünkü önümüzdeki bu kriz aslında toplumun tek bir kesimini ilgilendiren ya da uluslararası toplumu ilgilendiren bir şey değil. Stratejilerimize entegre etmek gerekiyor. Koordine edilmeli çünkü hiç kimse krizlere karşı bağışık değildir. Ekonomik ve siyasi krizlere hiç kimse bağışık değil. O yüzden politikalarımızı, yaklaşımlarımızı koordine etmemiz gerekiyor bir de kapsayıcı olmalı. Türkiye’nin dönem başkanlığında en çok önem verdiği kavram kapsayıcılık. Kararlar kağıt üzerinde kalmamalı etkili olmalı. Aynı zamanda ekonomik krize ortak bir şekilde yanıt vermeliyiz. B20 tüm krizler açısından ümit veren bir platform. P-5 yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri, krize etkili bir şekilde yanıt veremiyorlar. Zaten kapsayıcı bir yapı da değil, B20 daha kapsayıcı. O yüzden B20’nin sadece ekonomik konulara değil ama aynı zamanda çatışma kaynakları açısından da etkili bir platform olabilme ümidi var. Kapsayıcı ve gerçekten güçlü bir büyüme için de gerekli bu şekilde hareket etmek” ifadelerini kullandı.

“TÜM DÜNYA LİDERLERİ İÇİN ARTIK BİRARAYA GELME VAKTİ”

“Buradan şu uyarıyı yapmak istiyorum sadece liderlere değil, tüm toplum kesimlerine seslenmek istiyorum” diyen Davutoğlu, “Unutmamız gerekiyor ki 2. Dünya Savaşı şöyle ortaya çıktı. 1929’da bir global ekonomik kriz yaşanmıştı. İdeolojik çatışmalar vardı. Faşizm ve başka bir takım jeopolitik gerilimler, ki jeopolitik kavramı o zaman ortaya çıktı. Siyasi istikrarsızlık var. Jeopolitik gerilimler, ekonomik durgunluk ve ideolojik çatışmalar biraraya gelecek olursa o zaman gerçekten çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Zamanında harekete geçmemiz gerekiyor. Aksi takdirde bunun sonucunda karşımızda çeşitli kötü senaryolar görmemiz mümkün. Bu yüzden tarihi bir an yaşıyoruz tüm dünya liderleri olarak. Sadece G20 liderleri için değil, tüm dünya liderleri için artık biraraya gelme vakti. Jeopolitik hırslara, ideolojik çatışmalara, gençler arasında görülen yüksek işsizliğe karşı biraraya gelme vakti. Gençler arasındaki işsizlik biliyorsunuz birçok istikrarsızlığın da sebebi. Türkiye’nin dönem başkanlığında gündeme bakacak olursanız, gençler arasındaki yüksek işsizliğe önem veriliyor. Eğer işsizlik yüksekse gençler arasında bir ülkede her tür ideolojik çatışmanın yaşanması mümkün” ifadelerini kullandı. (İHA/ANKARA)

Haber Merkezi