Oyan: Seçimlerin üstüne ağır bir gölge düşmüştür

İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, bireysel başvuru hakkını kullanarak YSK ve RTÜK hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Hukuk devletinin son nefesini vermekte olduğunu iddia eden Oyan, “Cumhurbaşkanı, tarafsızlığını Anayasaya kazıyan 101 ve 103. maddeleri yok sayarak meydan meydan dolaşmakta, Anayasaya meydan okumakta ve yeminini çiğnemektedir. Her şey milletin gözü önünde olmakta, seçimleri yönetmek ve denetlemekle görevli olan YSK ise yan çizmektedir” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 03.06.2015 07:46
  • Güncelleme Tarihi : 03.06.2015 07:46
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Oyan: Seçimlerin üstüne ağır bir gölge düşmüştür haberinin görseli

ANIL YIKGEÇ

 

24. Dönem İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, bireysel başvuru hakkını kullanarak Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

İzmir Milletvekili Prof. Dr. Oğuz Oyan CHP İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa ve yasa tanımazlığının seçim sürecinde Türkiye’de Hukuk Devleti son nefesini vermekte olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlık yeminini çiğnediğini belirten Oyan, “Cumhurbaşkanı, tarafsızlığını Anayasaya kazıyan 101 ve 103. maddeleri yok sayarak meydan meydan dolaşmakta, Anayasaya meydan okumakta ve yeminini çiğnemektedir. Her şey milletin gözü önünde olmakta, seçimleri yönetmek ve denetlemekle görevli olan YSK ise yan çizmektedir. YSK’dan güç ve cesaret alan RTÜK de yayın denetimini yapmamakta, seçimlerin serbest ve eşit koşullarda gerçekleşmemesinde YSK ile birlikte ortak sorumluluk yüklenmektedir. Anayasa’nın 10’uncu maddesine göre, ‘Herkes kanun önünde eşittir.’ Anayasa’nın 101’inci maddesine göre, ‘Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir.’ Dolayısıyla Cumhurbaşkanı ‘herkes’ten daha kısıtlıdır. Buna rağmen,  Cumhurbaşkanı Erdoğan herkesten daha taraflıdır ve bu durum karşısında YSK ile türevi RTÜK üç maymunu oynamaktadır” dedi.

“GÜVEN DUYULABİLİR Mİ?”

Oyan’ın 5 Mayıs’ta yaptığı başvuruya YSK’nın iki üyesinin destek verdiğini belirten Oyan, “YSK'nın iki üyesi bizim 5 Mayıs'ta yaptığımız başvuruya destek vererek (o zamana kadar Kurulun oybirliğiyle verdiği ret kararlarına ilk kez Karşıoy yazarak), ‘Cumhurbaşkanının açık ve kapalı yer toplantıları ile toplu açılış törenlerinde, mitinglerde milletvekili genel seçimine yönelik olarak bazı siyasi parti ve kişileri doğrudan hedef alan söylem ve eleştirilerde bulunduğu ve bu suretle seçim sonuçlarını etkileyecek mahiyette propaganda konuşmaları yaptığı’nı, yani Anayasayı ihlal ettiğini tespit edebilmişlerdir. YSK çoğunluğu ise, Cumhurbaşkanının ‘sorumsuzluk hali’ne dayanarak görevini yapmaktan kaçınabileceğini sanmaktadır. Bu, en hafif deyimiyle, bir görevi ihmal suçudur. Seçim sürecini denetleme görevini yerine getirmeyen Kurulun, seçim sonuçlarını eşit ve yansız bir biçimde denetleyebileceğine bu koşullarda güven duyulabilir mi? 2015 Milletvekili Genel Seçimi üzerine ağır bir gölge düşmüştür” ifadelerini kullandı.

“BÖYLE BİR ORTAMDA SEÇİM GÜVENLİĞİ OLABİLİR Mİ?”

‘Hukuk devleti’ gibi bir anayasal üst kavramın tüketildiğini söyleyen İzmir Milletvekili Oyan, “Hukuk devleti gibi bir anayasal üst kavramın tüketildiği ortamda, Türkiye’nin bir ‘kanun devleti’ olma yani hiç olmazsa yürürlükteki yasalara uyulmasını sağlama kapasitesi de yok edilmiştir. YSK’nın ‘Dini ve dince kutsal sayılan şeyleri istismar yasağı’ başlıklı hükmü de, herkes için bağlayıcı olmasına karşın, Cumhurbaşkanının bunu seçime yönelik bir din istismarına dönüştürülmesine seyirci kalınmaktadır. Oysa bu istismarların yayımının önlenmesi YSK ve RTÜK’ün görev alanındadır. Aynı denetimsizlik, 28 Mayıs 2015’te başlayan (veya başlaması gerektiği halde başlayamayan) ‘törenlere ait yasaklar’ konusunda da sürdürülmektedir. YSK’nın seçim takvimi çerçevesinde 28 Mayıs 2015’ten itibaren, her türlü açılış törenini düzenlemek yasaktır. 29 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı, yanına Babacan’ı da alarak Ziraat Katılım Bankası’nı açtı. Peki, siyasi hakları kısıtlı olan Cumhurbaşkanı’nın, yanına bakanları da alarak yaptığı nedir? Böyle bir ortamda seçim güvenliği olabilir mi? YSK’nin bu denetimden kaçması, kamu gücü tarafından hak ihlalidir. YSK’dan talep edilen Cumhurbaşkanı’nın faaliyetlerini denetlemesi değil, ‘serbest, eşit, gizli, genel oy’un ve bu konudaki hak ihlalinin denetimidir. Daha açıkçası, Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarının herhangi bir şekilde seçim sürecine ve vatandaşın oyuna tesir edecek kısımlarına radyo ve televizyon yayınlarında yer verilmemesini denetlemektir” diye açıkladı.

“BAŞSAVCILIĞINA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA ZORUNLULUĞU DOĞMUŞTUR”

YSK’nın başvurusuna verdiği ret kararının, YSK’nın bu seçimleri yönetme ve denetleme potansiyelini yitirdiğini bir kez daha gösterdiğini belirten Oyan, “Bu kararla YSK’nın kendi üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getiremeyeceği anlaşılmış, bunun üzerine YSK’nın görevlerini sayan Anayasa ile korunan haklarımızın ihlal edildiğine hükmedilerek 27 Mayıs 2015 tarihinde tarafımızca Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulmuştur. Genel seçimin 7 Haziran günü yapılacak olması karşısında, anayasal hakkımızın telafisi olanaksız biçimde yok olacağı dikkate alınarak şimdi de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunma zorunluluğu doğmuştur” dedi.