- Siyaset
- 21.04.2025 09:15
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, bireysel başvuru hakkını kullanarak YSK ve RTÜK hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Hukuk devletinin son nefesini vermekte olduğunu iddia eden Oyan, Cumhurbaşkanı, tarafsızlığını Anayasaya kazıyan 101 ve 103. maddeleri yok sayarak meydan meydan dolaşmakta, Anayasaya meydan okumakta ve yeminini çiğnemektedir. Her şey milletin gözü önünde olmakta, seçimleri yönetmek ve denetlemekle görevli olan YSK ise yan çizmektedir dedi
ANIL YIKGEÇ
24. Dönem İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, bireysel başvuru hakkını kullanarak Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
İzmir Milletvekili Prof. Dr. Oğuz Oyan CHP İzmir İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğanın Anayasa ve yasa tanımazlığının seçim sürecinde Türkiyede Hukuk Devleti son nefesini vermekte olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanının tarafsızlık yeminini çiğnediğini belirten Oyan, Cumhurbaşkanı, tarafsızlığını Anayasaya kazıyan 101 ve 103. maddeleri yok sayarak meydan meydan dolaşmakta, Anayasaya meydan okumakta ve yeminini çiğnemektedir. Her şey milletin gözü önünde olmakta, seçimleri yönetmek ve denetlemekle görevli olan YSK ise yan çizmektedir. YSKdan güç ve cesaret alan RTÜK de yayın denetimini yapmamakta, seçimlerin serbest ve eşit koşullarda gerçekleşmemesinde YSK ile birlikte ortak sorumluluk yüklenmektedir. Anayasanın 10uncu maddesine göre, Herkes kanun önünde eşittir. Anayasanın 101inci maddesine göre, Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı herkesten daha kısıtlıdır. Buna rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan herkesten daha taraflıdır ve bu durum karşısında YSK ile türevi RTÜK üç maymunu oynamaktadır dedi.
GÜVEN DUYULABİLİR Mİ?
Oyanın 5 Mayısta yaptığı başvuruya YSKnın iki üyesinin destek verdiğini belirten Oyan, YSK'nın iki üyesi bizim 5 Mayıs'ta yaptığımız başvuruya destek vererek (o zamana kadar Kurulun oybirliğiyle verdiği ret kararlarına ilk kez Karşıoy yazarak), Cumhurbaşkanının açık ve kapalı yer toplantıları ile toplu açılış törenlerinde, mitinglerde milletvekili genel seçimine yönelik olarak bazı siyasi parti ve kişileri doğrudan hedef alan söylem ve eleştirilerde bulunduğu ve bu suretle seçim sonuçlarını etkileyecek mahiyette propaganda konuşmaları yaptığını, yani Anayasayı ihlal ettiğini tespit edebilmişlerdir. YSK çoğunluğu ise, Cumhurbaşkanının sorumsuzluk haline dayanarak görevini yapmaktan kaçınabileceğini sanmaktadır. Bu, en hafif deyimiyle, bir görevi ihmal suçudur. Seçim sürecini denetleme görevini yerine getirmeyen Kurulun, seçim sonuçlarını eşit ve yansız bir biçimde denetleyebileceğine bu koşullarda güven duyulabilir mi? 2015 Milletvekili Genel Seçimi üzerine ağır bir gölge düşmüştür ifadelerini kullandı.
BÖYLE BİR ORTAMDA SEÇİM GÜVENLİĞİ OLABİLİR Mİ?
Hukuk devleti gibi bir anayasal üst kavramın tüketildiğini söyleyen İzmir Milletvekili Oyan, Hukuk devleti gibi bir anayasal üst kavramın tüketildiği ortamda, Türkiyenin bir kanun devleti olma yani hiç olmazsa yürürlükteki yasalara uyulmasını sağlama kapasitesi de yok edilmiştir. YSKnın Dini ve dince kutsal sayılan şeyleri istismar yasağı başlıklı hükmü de, herkes için bağlayıcı olmasına karşın, Cumhurbaşkanının bunu seçime yönelik bir din istismarına dönüştürülmesine seyirci kalınmaktadır. Oysa bu istismarların yayımının önlenmesi YSK ve RTÜKün görev alanındadır. Aynı denetimsizlik, 28 Mayıs 2015te başlayan (veya başlaması gerektiği halde başlayamayan) törenlere ait yasaklar konusunda da sürdürülmektedir. YSKnın seçim takvimi çerçevesinde 28 Mayıs 2015ten itibaren, her türlü açılış törenini düzenlemek yasaktır. 29 Mayısta Cumhurbaşkanı, yanına Babacanı da alarak Ziraat Katılım Bankasını açtı. Peki, siyasi hakları kısıtlı olan Cumhurbaşkanının, yanına bakanları da alarak yaptığı nedir? Böyle bir ortamda seçim güvenliği olabilir mi? YSKnin bu denetimden kaçması, kamu gücü tarafından hak ihlalidir. YSKdan talep edilen Cumhurbaşkanının faaliyetlerini denetlemesi değil, serbest, eşit, gizli, genel oyun ve bu konudaki hak ihlalinin denetimidir. Daha açıkçası, Cumhurbaşkanının konuşmalarının herhangi bir şekilde seçim sürecine ve vatandaşın oyuna tesir edecek kısımlarına radyo ve televizyon yayınlarında yer verilmemesini denetlemektir diye açıkladı.
BAŞSAVCILIĞINA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA ZORUNLULUĞU DOĞMUŞTUR
YSKnın başvurusuna verdiği ret kararının, YSKnın bu seçimleri yönetme ve denetleme potansiyelini yitirdiğini bir kez daha gösterdiğini belirten Oyan, Bu kararla YSKnın kendi üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getiremeyeceği anlaşılmış, bunun üzerine YSKnın görevlerini sayan Anayasa ile korunan haklarımızın ihlal edildiğine hükmedilerek 27 Mayıs 2015 tarihinde tarafımızca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmuştur. Genel seçimin 7 Haziran günü yapılacak olması karşısında, anayasal hakkımızın telafisi olanaksız biçimde yok olacağı dikkate alınarak şimdi de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunma zorunluluğu doğmuştur dedi.