- Siyaset
- 25.04.2025 20:28
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs için "Emekçiler hangi meydandaysa o meydanda onlarla kucaklaşacağız!" dedi. Öte yandan Özel, "Bu salı grup toplantısı yok, biz müsaadeliyiz. Çünkü Ümit Özdağ yargılanıyor" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "23 Nisan Haftasında 23 Yeni Açılış" kapsamında Ankara Keçirören Belediyesi'nin düzenlediği törende önemli açıklamalarda bulundu.
Özgür Özel burada yaptığı konuşmada, "Haftaya salı grup toplantımız var geliyorsunuz, dinliyorsunuz, bu salı biz müsaadeliyiz. Grup toplantısı yok. Niye? Çünkü Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Ümit Özdağ yargılanıyor, gideceğiz, mahkemede yanına oturacağız.
Ertesi gün Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın yargılanıyor, gideceğiz, tam arkasında duracağız. Hizmette de durmadan çalışacağız, hukuk mücadelesini de aksatmadan vereceğiz. Her hafta olduğu gibi yine Ekrem Başkanımızı, arkadaşlarımızı Silivri zindanında yalnız bırakmayacağız. Perşembe günü de 1 Mayıs'ta emekçiler hangi meydanda ise o meydanda onlarla kucaklaşacağız" ifadelerini kullandı.
Törende konuşan CHP Genel Başkanı Özel, şunları söyledi:
"Cumhuriyet Halk Partisi 31 Mart seçimlerini kazandığı akşam ‘bu seçiminin kaybedeni yok’ dedi. Herkese güvence verdi. Biz işimizi iyi yapacağız, ‘İşimiz gücümüz Keçiören, işimiz gücümüz Ankara, işimiz gücümüz Çankaya’ dedik. 'İşimizi iyi yapacağız, kimseyi üzmeyeceğiz. Bize verdiğiniz bu desteği bir tüketici kredisi gibi tüketmeyeceğiz bu krediyi. Bunu Türkiye’nin geleceğine yapılmış bir yatırım kredisi olarak göreceğiz. En iyi şekilde çalışacağız. Ülkeyi yönetme yetkisini de sizden takdir ederseniz alacağız’ demiştik. Millet inandı, millet güvendi, millet memnundu. Anketlerde Mansur Başkan söyledi, Mersin, Manisa, Denizli seçim akşamı yüzde 60’la neredeyse seçildiler, memnuniyet yüzde 68’lere, 70‘lere çıktı ama birileri hazmetmedi, hazmedemedi, saldırmaya başladı. Şimdi hem hukuken büyük haksızlıklarla muhatabız hem de sürekli yalanlarla muhatabız. Bugün, Milli Eğitim Bakanı denilen adama soruyorlar, Türkiye’de okullara bundan sonra başörtülü öğrencilerin alınmaması söz konusu olur mu? 'Evet, böyle bir tehlike var' diyor. Burada Parti Meclisi’nde başörtülü pırıl pırıl üyeleri olan, MYK’sında, gölge kabinesinde başörtülü bakanı olan, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde arkadaşları başörtüsüyle derse sokulmamaya kalkınca onlarla birlikte mücadele eden, üniversitenin kapısında eylem yapan Özgür Özel varken başörtülü kardeşimin hakkını savunmak Milli Eğitim Bakanı olacak meczuba kalmamış. Buradan, Keçiören’den bütün Türkiye’ye söylüyorum; Türkiye’de geçmişte, başörtülü kardeşimizin eğitim hakkına konulan engelde, torununun düğününe gitmek için orduevi kapısından döndürülen anacığıma bu ayıp da bir yüzyıl geride kalmıştır. Bunların hepsinin teminatı benim, Mesut Başkan, Mansur Başkan, Ekrem Başkan, bütün Cumhuriyet Halk Partili’lerdir.
Bu memlekete darbe girişimi ile büyük zarar verenler, bir günde 50 milyar dolarlık rezervi bu süreçte yakıp atanların bu memlekete verecekleri hiçbir şey kalmamıştır. Açıkça buradan söyleyeyim, yaktıkları para 2 trilyon liradır. Bugün Türkiye’deki bütün çiftçiler, bütün bankalarda olan borcu ve faizi 1 trilyon liradır. Yani Ekrem Başkana, belediye başkanlarımıza, Türkiye’nin geleceğine yaptıkları kadar ve girişimdeki harcadıkları paranın yarısı, bütün çiftçilerin borcunu siler atar. O para her emekliye, 30 bin TL vermek için lazım olan, bir kere değil her aya 30 bin TL maaş vermek için biz asgari ücret 30 bin TL olsun diyoruz ya, emekli maaşı da en düşük asgari ücret olsun diyoruz ya, o paranın dokuz katını sadece bu operasyonda yok ettiler. Nakit asgari ücretlilerin maaşının 30 bin TL’ye çıkarılmasına devlet cebinden aradaki farkı ödese onun için ihtiyaç olan paranın on katını bir gecede yaktılar. Her asgari ücretlinin cebinden 1,5 gram altın, her emeklinin cebinden aylık 1,5 gram altın, en düşük memur maaşı alanın cebinden ayda 3,5 gram altını sadece bu operasyon için çaldılar. Onun için ekonomiye faydası olmayan, Türkiye’nin dünyayla ilişkisine faydaları olmayan bu haksız tutumdan bir an önce vazgeçilmesi gerekmektedir.
"Önerimiz bütün yargılamaların başta TRT ve isteyen bütün televizyonlar tarafından yayınlanması, kimin iftiracı olduğunu, kimin dürüst siyasetçi olduğunu milletimiz tarafından görülmesidir"
İstanbullunun seçtiği belediye başkanı Silivri’de zindanda tutulmaktadır. İstanbul’un depremle yüzleştiği bugünlerde herkes birbirinin yüzüne bakmaktadır. AKOM’un başında olması gereken kişiyi, oraya İstanbullular oturttuğu halde birileri hapiste tutuyor. Biraz önce söylendiği gibi, kimse yargılanmamak istemiyor. Kimse muaf değil. Her türlü iddia cevabını alır ama esas olan tutuksuz yargılamadır. İddiamız odur ki her türlü iddia, her türlü iftirayı milletimize yandaş kanallardan, TRT‘den anlatıp alınan cevapları göstermeyenler büyük haksızlık yapmaktadırlar. O yüzden önerimiz bütün yargılamaların başta TRT, isteyen bütün televizyonlar tarafından yayınlanması, sonradan sorulara verilen cevapların milletimiz tarafından görülmesi, kimin iftiracı olduğunu, kimin dürüst siyasetçi olduğunu milletimiz tarafından görülmesi gerektiğini bir kez daha söylüyoruz.
Hem İstanbul’un deprem riskinden dolayı belediye başkanını görevi başına bekliyoruz hem de bundan sonraki süreçte tüm işlemleri adil ve şeffaf bir biçimde yönetilmesi gerektiğini görüyoruz. Kendileri İstanbul’da, yıkım olmayan bir depremde GSM şebekelerinin, cep telefonlarının çöktüğü gerçeğiyle yüzleşiyorlar. Dönüyorlar GSM şirketlerini savunuyorlar ve 6 Şubat depreminden sonra ‘bir yılda yapacağız’ dedikleri deprem konutlarını iki yıl üç ay geçmiş olmasına rağmen henüz yüzde 30’unu yapmışken, o günden bugüne 100 depremzede daha çadırda, gurbette duruyorken utanmadan, sıkılmadan depreme hazırlık konusunda kendileri özeleştiri yapmak yerine bize çamur atmaya kalkıyorlar. Kanal İstanbul’da suçüstü yakalandılar. Şimdi 'efendim o 24 bin konut yoksullara dağıtılacak konutlar.' Kardeşim sen Sazlıdere’ye 24 bin konut yaptın mı? Sazlıdere gibi yüzde 100 içme suyu olarak kullanılan hafızayı mahvettin mi? Peki önünde Kanal İstanbul haritası ile toplantıyı yapıp, o videoların Katar televizyonunda yayınlanıyor mu? Katarlılar Kanal İstanbul manzarası için konut satın alıp, hem de bedava Türkiye pasaportuyla yanında eşantiyon olarak alıyorlar mı? Sen Katar Emiri’nin, Arap Emirlerinin analarına, karılarına, kocalarına ayrı ayrı oralardan arsalara helikopterden seçip seçip verdin mi vermedin mi? Millet Kanal İstanbul gerçeğini gördü ve bir anda geri vitese taktılar, ‘Kanal İstanbul yok’ demeye başladılar. Daha geçen hafta Kanal İstanbul’da suçüstü yakalandılar. Söz veriyoruz onlara o kanalı yaptırmayacağız. O ihanete İstanbul’a da Türkiye’ye de yaptırmayacağız.