- Siyaset
- 14.08.2025 21:12
İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer, tutuklu bulunduğu davada kentsel dönüşüm projelerinin yeniden başlayabilmesi için İZBETON’un kooperatiflere ortak olabileceğini veya adi ortaklık modeliyle sürecin devam ettirilebileceğini söyledi
İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer, tutuklu bulunduğu davaya ilişkin kaleme aldığı günlükte, kentsel dönüşüm projelerinin durdurulmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Hiçbir zaman aldatma ya da menfaat sağlama niyeti taşımadığını vurgulayan Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kooperatiflerle yapılan sözleşmeleri tek taraflı feshetmesinin süreci kilitlediğini savundu. Mağduriyetlerin giderilmesi için İZBETON’un kooperatiflere ortak olması veya adi ortaklık modeli gibi çözüm önerileri sundu. Projelerin yeniden başlatılmasının zorunluluğuna dikkat çeken Soyer, “Hak sahiplerinin evlerinin anahtarlarını teslim etmek belediyenin sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.
Bugünkü günlüğünü tutuklu bulunduğu dolandırıcılık suçlamasının müşteki (şikayetçi) ve mağdurlarına yazdığını ifade eden Soyer, “Kentsel dönüşüm süreçlerinin teknik durumunu anlatacağım. Öncelikle belirtmeliyim ki büyük umutlarla ve heyecanla başlattığımız kentsel dönüşüm projelerinin durdurulmuş olması nedeniyle son derece üzgünüm. Yaşanan hayal kırıklıkları ve mağduriyetlerin asla hak edilmediğini biliyorum. Ancak geçen iki gün yazdığım gibi asla sizleri aldatma ya da buradan bir menfaat elde etme niyetim olmadı. Tam tersine bu süreçleri başlatmış olmamın nedeni kilitlenmiş, kangren olmuş bir süreci en şeffaf ve en katılımcı şekilde başlatmak ve müteahhit karını ortadan kaldırarak en düşük maliyetlerle hem hak sahiplerini hem kooperatif üyelerini ev sahibi yapmaktı” diye aktardı.
“Elbette sorunsuz yaşanan bir süreç olmadı ama en büyük sorun İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kooperatiflerle yapılan sözleşmeleri tek taraflı feshettiğini bildirmesi ile yaşandı” diyen Soyer, “Bu noktada; CHP’liler CHP’lilerle çatışıyor manşeti atmak, halef-selef kavgası gibi değerlendirmek isteyenlere öncelikle bu tespitimin bir husumet nedeniyle olmadığını, tamamen objektif olarak değerlendirmeye özen gösterdiğimi ifade etmek isterim. Çünkü konu, CHP içi bir uyuşmazlık olmanın ötesinde iktidarın kentsel dönüşüm ya da toplu konut imalatı için izlediği işveren ve müteahhit yanlısı siyasi tercihlerinin tek geçerli yol olarak sunulması ve son derece halkçı, şeffaf, rantı ortadan kaldıran bir kentsel dönüşüm modelinin boğulmak istenmesidir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin fesih gerekçesi olarak gösterdiği yazı 2023 Temmuz ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yazılan yazıdır. (Yazıda imzası bulunan ilgili İl Müdürü görev sürem sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı EGEŞEHİR’de genel müdür yardımcısı olarak göreve getirilmiştir.) İl Müdürlüğünce gönderilen yazıda hukuki dayanağı olmayan yorumlarla inşaatların durdurulması talep edilmiştir. İnşaatların durdurulması ancak ve ancak Mahkeme kararı ile olabilir. Zira taraflarca imzalanmış bir sözleşme ve buna bağlı devam eden inşaatlar olduğu için hiçbir yetkisi olmayan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün yazısı ile inşaatların durdurulması kooperatif üyelerinin mağdur olmasından başka bir işe yaramamıştır” ifadelerini kullandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliği’nin herhangi bir yasal engel olmadığını söylediğini ifade eden Soyer, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliği bu yazı ile ilgili görüş sorduğumda, ‘yasal ve teknik kontroller yapılarak inşaatlara devam edilmesinde hukuki bir engel olmadığı’na dair cevap yazmıştır. Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu İhale Hukuku uzmanı Dr. Eren Toprak’tan ayrıca hukuk görüşü alınmış, devam edilmesinde hukuki bir sorun olmadığı kanaati pekiştirilmiştir. Bu nedenle inşaatlara devam edilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü gibi pek çok Bakanlığın, ildeki müdürlükleri Büyükşehir Belediyesine yazı yazar, talepte bulunur, bir işi yapın ya da yapmayın diyebilir. Ancak bu kurumların Büyükşehir Belediyesi üzerinde bir hiyerarşik üstünlüğü olmadığı gibi, yaptırım yetkisi de yoktur. Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi kurumunun hukuki görüşü ortadayken, İl Müdürlüğünün görüşüne istinaden tek taraflı fesih talebinde bulunması yanlıştır. Bu o kadar büyük bir yanlıştır ki, ortaya çıkan kaos ve hak arama süreçleri belki uzun yıllara yayılacaktır. Hem İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni hem de mağduriyet yaşayan kooperatif ortaklarını memnun etmeyecek bir hukuki kördüğüme dönüşme potansiyeli taşımaktadır” dedi.
Sonuç olarak kuyuya atılan taşı çıkartmanın hiç kolay olmayacağını dile getiren Soyer, “Kaldı ki; bu taşın bir başka büyük tahribatı da kentsel dönüşüm alanlarındaki hak sahipleri için doğmuştur. Kentsel dönüşüm alanlarında özellikle Uzundere 3. Ve 4. Etaplarda hak sahiplerinin 15 yıla uzanan mağduriyetleri vardır. Tapularını 15 yıl önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devreden, evleri yıkılan hak sahipleri hem kendilerine sağlanan 12 bin TL kira desteğinin yetersizliği nedeniyle, hem de hakkettikleri ve kendilerine taahhüt edilmiş konutların hala yapılmamış olması nedeniyle büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi hem kooperatif mağdurlarının sorunlarına hem de hak sahiplerinin mağduriyetlerine çözüm üretmek, hak sahiplerinin yeni evlerinin anahtarlarını kendilerine teslim etmek zorundadır” ifadelerine yer verdi.
“Bunları asla mevcut belediye başkanıyla ilgili taşıdığım duygu ve düşüncelerle yazmadığımı bir kez daha belirtmek isterim” diyen Soyer, “Sorunun çözümü için pek çok insan gayret ediyor. Çözüm önerilerinden bana makul gelen iki tanesini naçizane burada paylaşmak istiyorum. 1)1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 9. maddesi uyarınca ‘Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler’ Bu doğrultuda İZBETON şirketinin, kooperatiflere ortak olması ve süreçlerin bu yöntemle devam ettirilmesi mümkündür. 2)İZBETON ile kooperatiflerin adi ortaklık kurması da bir seçenek olarak tercih edilebilir. Değerli mağdurlar; İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZBETON şirketi ve kooperatifler, yöneticileri değişse de kurumsal olarak mevcudiyetlerini korumaktadır. Meclis kararları ve protokoller varlıklarını sürdürmektedir. Bu nedenle yukarıdaki öneriler doğrultusunda ya da bulunacak başka bir modelle mutlaka süreçler devam ettirilmeli ve kooperatif üyelerinin mağduriyetleri giderilmelidir. Elbette 1,5 yıla yakın bir süredir inşaatların durdurulmuş olmasının, büyük ek maliyetler yükleyeceğini ve kaybedilen güven duygusunun kazanılmasının çok zor olduğunu biliyorum” dedi.
Soyer açıklamasının devamında ise şu sözlere yer verdi: “Ancak zararın neresinden dönülse kardır ve süreçleri devam ettirmekten başka çare yoktur. Enseyi karartmadan, mücadeleye devam edip, en doğru çözümler bulunabilir ve mağduriyetler nispeten hafifletilebilir. Son olarak bilmenizi isterim ki, büyük bir hüsnüniyet, heyecan ve umutla çıktığımız bu yolda ne aldatmak ne de bir menfaat temin etmek aklımın ucundan geçmedi. 15 yıllık belediye başkanlığım sırasında dev bütçeler yönettim, defalarca denetlendim, soruşturuldum. Adeta mercekle kusur aranan tüm bu soruşturmaların hepsinden aklandım. Ne aldatma kastı ne menfaat temini ile ilgili tek bir kusur tespit edilmedi. Gerçi 45 yılla yargılandığım 286 sayfalık bu iddianamede de ‘kişisel menfaat tespit edilememiştir’ yazıyor ama tutukluluğum hala devam ediyor. Hukuki olarak haklı olduğumu ve diğer tutuklu bulunan arkadaşlarımın masumiyetini mahkemede kanıtlamak mecburiyeti bize ve avukatlarımıza düşüyor. Biliyorum ki; Hakikat zordur ama önünde sonunda kazanır. Ancak sizin vicdanınızda bu kara lekeyi hakketmediğimi düşündüğüm için bu yazıyı yazdım. Umarım kendimi yeterince ifade edebilmişimdir. Umarım, eksikler, kusurlar olsa da ‘kasıt’ konusunda hiç hakketmediğim bu yük, vicdanlarınızdaki ağırlığını kaybeder.”
Kaynak : MERVE AĞRIÇ