- Siyaset
- 15.05.2025 09:58
Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir, düzenlenen basın toplantısında TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırdı. Tekir ayrıca yerel seçimlerde ittifaka ilişkin de açıklama yaptı
TENZİLE AŞÇI
Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir, partisinin İzmir İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Toplantıda Tekir’e Saadet Partisi İzmir İl Başkanı Mustafa Erduran eşlik etti.
Tekir’in gündemi genel seçimler sonrasında başlayan zam furyası olurken merkezi iktidara ekonomi üzerinden tepki gösterdi. Tekir ayrıca, yerel seçimlerde ittifak olup olmayacağı konusuna da değindi.
Ülkenin birincil gündeminin zamlar olduğuna dikkat çeken Tekir, merkezi iktidarın kamu masraflarına dikkat çekerek, “Yılın yedi, seçim sonrasının ilk iki ayını geride bıraktık. Seçimden önce, iktidarın sürekli tekrar ettiği bir sloganı vardı. ‘21. Yüzyıl ‘Türkiye Yüzyılı’ olacak. Ancak, seçimlerden hemen sonra bambaşka bir süreç yaşıyoruz. Yaşadığımız bu süreçte gelişmeler şunu göstermektedir ki bu yıl, zam yılı, vergi yılı ve enflasyon yılı ve en önemlisi belirsizlikler yılı olacak. Temel gıda maddelerine, enerji ve akaryakıt ürünlerine, taksi ve dolmuş vb. tüm ulaşım hizmetlerine gelen zamlar… Önündeki kelime değişiyor, ardından gelen zam kelimesi ise hiç değişmiyor. Zam kavramı milletimizin üzerine çökmüş bir “karabasan” haline geldi maalesef. Bu kadar zam, bu kadar vergi artışı neden yapılıyor diye dönüp baktığımızda karşımıza görev zararları çıkıyor. Kur Korumalı Mevduat gibi ucube bir uygulama, garanti verilen köprüler, yollar ve hastaneler, makam harcamaları, bol keseden dağıtılan seçim vaatleri ve israf çıkıyor. Kamuda tasarruf olmadan ne vergi yükü azalır ne de zamların arkası kesilir. Cumhurbaşkanınca kullanılan eski adıyla örtülü ödenek, yeni adıyla gizli hizmet gideri 2004 yılında 307 milyon lirayken 2022 yılında 3 milyar 478 milyon lira olmuştur. Kamu Borç Stokumuz 2018 Ocak ayından 2023 Mayıs ayına kadar yüzde 430 oranında artmıştır. Merkezi Yönetim Borç Stoku Ocak 2018-Mayıs 2023 döneminde 892,7 milyar liradan 4 trilyon 734,4 milyar liraya çıkmıştır. Başkanlık Sisteminin ardından ülkenin borç stokunda büyük bir sıçrama görülmektedir” dedi.
İktidarın mevcut ekonomi politikalarının yükünün vatandaşın sırtına bindiğine dikkat çeken Tekir, “Ekonomik ve mali olaylara çarpık bir bakış açısı, ya vergi veya zam dalgaları ile sonuçlanır. Nitekim, bu çarpık bakış açısının yol açtığı tsunami etkisiyle ek vergilere ve ek bütçeye başvuruldu ancak buna rağmen yıl sonunda 2023 Merkezi Yönetim Bütçesinin 1 trilyon liranın üzerinde açık vermesi beklenmektedir. Getirilen ek bütçe ve ek vergilerle birlikte millet olarak bu yıl; dakikada 8,2 milyon lira, saatte 494 milyon lira, günde 11,8 milyar lira, ayda 355,8 milyar lira ve toplam 4 trilyon 270 milyar lira vergi ödeyeceğiz. Ödeyeceğimiz bu vergiler, iktidarın ısrarla sürdürdüğü işte bu yanlış ekonomi politikalarının ve savurgan harcamalarının bedelidir! Sözde tasarruf genelgesi var, ama savurganlık artarak devam ediyor. Lüks sevdası hiç bitmiyor. Çünkü, iktidarla özdeşleşen bürokrasi, alıştığı lüks hayatı asla terk etmek istemez. Bu da onun genetiğidir. Sözde doğalgaz çıkarılıyor, ama doğalgazdaki KDV oranı yüzde 20’ye yükseltiliyor. Sözde Gabar’da petrol bulundu, ama akaryakıt ürünlerinde, seçimden bugüne sadece 2 ayda yüzde 100’e varan fiyat artışları yaşandı” diye konuştu.
Seçim öncesinde iktidarın hiçbir ekonomi vaadini yerine getiremediğine dikkat çeken Tekir, “İktidarın söylemleri ile yaptıkları arasındaki makas her geçen gün daha çok açılıyor. Sözde fahiş fiyatlarla mücadele ettiklerini söyleyenler, en fahiş vergi zamlarını yine kendileri yapıyorlar. Sözde faize karşı olduklarını söyleyenler, hem faiz oranlarını insafsızca yükseltiyorlar hem de faizci rantiye kesimine ödenen miktarı sürekli artırıyorlar. Sözde enflasyonun boynu da seçimden sonra kırılacaktı; ancak enflasyon yeniden şahlandı, isabetsiz politikalarla enflasyonun boynunun kırılması daha da güç hale getirildi. Sonuçta Merkez Bankası enflasyon tahminlerini güncelleyerek şimdilik yüzde 61 olarak tespit etti. Yarın nasıl bir tespitte bulunacağını hep birlikte göreceğiz. Yapılan ve insafla bağdaşmayan akaryakıt zamlarının maliyet etkilerinin ne kadar olacağı ise henüz belli değildir. Başta enflasyon olmak üzere ekonomide 2023 öngörülerinin hiçbiri tutmayınca, şimdilerde artık iyileşme için 2025 ve sonrası işaret edilmeye başlandı. Sözde asgari ücretli enflasyona ezdirilmeyecekti, ama gerçekte ücretlere yapılan zam daha eline geçmeden eriyor, enflasyon buldozeri tarafından ezilen asgari ücretliler ve emekliler, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyorlar. Sözde memura, işçiye, emekliye zam verdiler; özde ise çay kaşığı ile verir gibi yapıp, adeta kepçeyle geri aldılar. Açlık sınırı 11 bin 658 Liraya yükseldi ve yeni asgari ücret bu sınırın çok altında kaldı. Yoksulluk sınırı ise 38 bin liraya dayandı. Hemen hemen tüm çalışanların yüzde 90’ından fazlası bu haliyle yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum edilmiş durumda. Reva mıdır” ifadelerini kullandı.
Memurları ilgilendiren toplu iş sözleşmesi sürecinde ek kira yardımcı çağrısında bulunan Tekir, mali çıkmazların toplumda da şiddet iklimi oluşturduğunu belirterek şunları söyledi; “Şimdilerde milyonlarca memur ve memur emeklimizin toplu sözleşme süreci başladı. Kira fiyatları ortada, çarşı-pazarın durumu ortada! İktidar ve sendikalar müzakere sürecinde bu gerçekleri mutlaka göz önünde bulundurmalıdır. Maaşın yanında ek ödemeler de muhakkak gündeme gelmelidir. Saadet Partisi olarak, kira yardımı konusunun mevcut şartlar altında sözleşmede mutlaka yer alması gerektiğini düşünüyor ve bunu taraflara şimdiden teklif ediyoruz. Mesela büyükşehirlerde 8 ila 10 bin, diğer şehirlerimizde ise 5-6 bin lira kira yardımı muhakkak verilmelidir. Kirayı ödedikten sonra bu insanlar nasıl geçinecekler, ne yiyip ne içecekler? İktidar, olayın bu boyutuna yabancı kalmayı tercih ediyor. Kötü ekonomi yönetimi artık toplumun huzur ve barışını da bozar hale gelmiştir. Her gün bir başka yerden ev sahibi-kiracı tartışması, alacak verecek kavgası haberlerini duyuyoruz, okuyoruz. Yanlış ekonomi politikalarına bir de yanlış güvenlik politikaları eklenince, ülkemizde hiç kimse kendisini güvende hissedemez hale geldi. Ülkemizde yaşanan manzara ortada. Ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması, toplumsal huzurun en önemli şartıdır. Bu güveni telkin edecek, bu konuda gerekli tedbirleri alacak siyasi iktidarın kendisidir. Sorumluluk ona düşmektedir. İnsanımız da endişelidir, tedirgindir. Ülkede gittikçe artan bir karamsarlık havası oluşmaktadır.”
Muğla Akbedel’de madene karşı yürütülen mücadeleyi de hatırlatan Tekir, sorunların çözümü için TBMM’yi olağanüstü toplantıya davet ederek şunları söyledi; “İktidar, en ufak bir eleştiriye dahi tahammül edemezken, en cılız sesle dile getirilen hak taleplerini en sert şekilde sustururken, köyünü, ağaçlarını koruyan insanlara TOMA’larla, biber gazıyla en ağır şekilde müdahale ederken; diğer tarafta belinde silah, elinde uyuşturucu paketleri olan gruplar elini kolunu sallayarak sokaklarda, aramızda gezer hale gelmektedir. Bunlar konuşulmasın diye de her gün başka sunî gündemler ortaya atılmaya, oluşturulmaya çalışılmaktadır. İktidarıyla muhalefetiyle bunlara beraberce çözüm üretmesi gereken TBMM ise tüm ısrarlara rağmen tatil edilmektedir. Ama işte biz, milletimizin problemlerini ve bunlara dair çözüm tekliflerimizi dile getirmeye devam ediyoruz ve getirmeye de devam edeceğiz. Genel Merkezimiz, il ve ilçe başkanlıklarımız tatilsiz, aralıksız çalışmalarına devam etmektedir. Saadet Partisi Grubu başta olmak üzere muhalefet Partileri tarafından, Akbelen’deki olayları görüşmek üzere TBMM’nin 8 Ağustos’ta ‘Olağanüstü Toplantıya’ davet edilmesini bu duyarlılık çerçevesinde değerlendiriyoruz. Ülkemizin problemleri bir bütündür. Dolayısıyla çözümler de bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki, yoksulluğu bitirebilmenin ilk şartı yolsuzlukların kökünü kazımaktır! Bu da ehliyet ve liyakat sahibi kadrolarla olur. Herkes bilir ki, bir yerde yoksulluk hızla artış gösteriyorsa, orada sistematik bir yolsuzluk düzeni hakimdir ve siyasetle özdeşleşen bir yönü vardır. Şeffaflık ve denetim, devlet yönetiminin en vazgeçilmez ilkesidir. Öyle de olmalıdır. Biz Saadet Partisi olarak iktidarı dün uyardık, bugün uyarıyoruz yarın da uyaracağız.”
Yerel seçimlere ilişkin ittifak sorusuna da yanıt veren Tekir, “İttifak konusu önemli bir konudur. Ancak yerel seçimlere ilişkin tüm siyasi partiler hazırlıklarını kendi parti prensipleri üzerinden yürütürler. Yapılan çalışmalarla oluşan prensipler ve politikalarla ortak zeminde buluşulursa ittifak olur. Nitekim biz de bu yönde bir çalışıyoruz. Ancak şimdiden bir şey söylemek hatalı olur” dedi.