“Yanlış yapanlar olabilir ama omurgamız sağlam”

“AK Parti sadece ideolojik değerler üzerinden kurulmuş bir parti değil, aynı zamanda bir kitle partisidir” diyen Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu siyasetin ötesinde, kimliğinin oluşmasına yön veren dönüm noktalarını anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 26.10.2015 09:06
  • Güncelleme Tarihi : 26.10.2015 09:06
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Yanlış yapanlar olabilir ama omurgamız sağlam” haberinin görseli

Eğitim dönemlerini ve sonrasını Habertürk Gazetesi’ne anlatan Davutoğlu, seçim süreci ve AK Parti üzerine de konuştu.

 ‘YA SERT BİR ATEİST OLACAKTIM YA DA SAĞLAM BİR MÜMİN’

Sonra Boğaziçi yılları başladı...

Evet... Üniversiteye başladıktan bir hafta sonra “Biz seni tanıyoruz. Burada lisede yaptığın faaliyetleri yapamazsın” tehdidiyle karşılaştığım liberal bir ortam düşünün! Gençlik hareketi liderleri olarak biliniyorduk. Aslında annem o dönemdeki gelişmelerden kaygılanıp Almanya’da okumamı istiyordu. Oysa ben Boğaziçi’ne sadece okul okumak için değil, fikri bir hareket için gittim.

Neydi o fikri hareket? İslamcı kuşağın Boğaziçi’ndeki altyapısını kurmak mı istemiştiniz?

Evet, ama bu şimdi anlaşılan şekliyle bir İslamcılık değildi. Fatih Camii’nde, sokaklarda, sahaflarda hissettiğim şeydi. İstanbul’un özü İslam’dı. Bütün lise hayatım bu yüzleşmeyle geçti. Bir yandan Marksist literatürü diğer yandan diğer ideolojilerin eserlerini okuyorduk. Tarihi ve diyalektik materyalizmi gözden geçiriyordum. Sürekli tartışıyorduk. Bu yüzleşmeler ve tartışmalar sonunda ya çok sert bir ateist olacaktım ya da sağlam bir mümin... Vasat olma şansım yoktu. O gerilimi öylesine içeriden ve yoğun bir şekilde yaşamıştım ki bir gün “Biri bana Allah inancımdan daha kuvvetli bir şekilde varoluşumu anlamlandıracak bir şey söylesin, ona inanacağım” demiştim. Hayatımı değiştiren ve ruhuma yön veren husus Esma-ül Hüsna oldu. Allah’ın güzel isimleri üzerinden bir varoluş alanı oluşturup kendi varoluşumu anlamlandırıyordum. Boğaziçi o zamanlar sağlam entelektüellerin olduğu bir ortamdı. Öğrenciler arasında ideolojik ayrışmalar olmakla birlikte ortak bir kültür atmosferi vardı. Cemil Meriç, konuşmalar yapardı.

‘AK PARTİ İÇİNDE YANLIŞ YAPANLAR OLABİLİR AMA OMURGAMIZ SAĞLAM’

Bu seçim AK Parti için “Köprüden önce son çıkış” diyebilir miyiz? Stresli misiniz?

Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. AK Parti daha önce pek çok sınavdan başarıyla geçti. 1 Kasım’dan da başarıyla çıkacağız.

Tek başına iktidar olamama endişeniz var mı?

Hayır, yok. Biz gereğini yaparız ama nihayetinde takdir milletin. 7 Haziran’da da söylediğim gibi elinizden geleni yaparsınız. Esas olan milli iradedir, ona da saygı gösterirsiniz.

 AK Parti’nin geldiği noktadan memnun musunuz? AK Parti’yi son yıllarda kutuplaşmayla, otoriterleşme, medyaya baskıyla, yolsuzluklarla ilişkilendiren eleştirilere ne diyorsunuz?

Ortak akıl, tevazu, yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele… Bu değerler bizim için gerçekten önemidir. Farklı fikirlerin ifade edilmesi hususunda her zaman açık ve net tavrımı sürdürdüm. Ama şunu da göz ardı edemeyiz; AK Parti sadece ideolojik değerler üzerinden kurulmuş bir parti değil, aynı zamanda bir kitle partisidir. Kitle partilerinde her tür insan kendine yer bulabilir. Bu esnada halkın yanlış algılamasına sebep olan davranış biçimleri de gelişebilir. Güç sahibi olduğunuzda, normalde o hareketin içinde olmayacaklar da o hareketin içine girmeye çalışır. AK Parti içinde yanlış yapanlar olabilir. Önemli olan, yanlış yapanların partinin ana omurgasını oluşturmaması ki böyle bir şey de zaten söz konusu değil.

İktidara yakın medyadaki bazı köşe yazarlarının ya da kimi sosyal medya hesaplarının söylemlerinin sizi de rahatsız ettiği oluyor mu?

Yanlış olan şeyin yanlışlığı, söyleyen kişiye göre değişmez. Yanlış kim tarafından yapılırsa yapılsın yanlıştır. Bir dönem AK Parti’ye ağır eleştiriler yaptıktan sonra AK Parti’ye yakın bir tavır sergilemeye çalışan birisi, eğer gerçekten samimi bir değişim yaşıyorsa bu takdire şayandır. Ama üslupta, yöntemde yanlış yapanlar, tevazu, hoşgörü gibi değerlerden uzaklaşanlar varsa, onlar ister eskiden beri AK Parti’de olsun, ister yeni gelmiş olsun, yaptıkları yanlıştır. Yanlış olarak görülmesi gerekir… Ben kullanılan dilin, söylenen söz kadar değerli olduğunu düşünürüm. Bu konularda özgürlükçü ve müsamahaya dayalı anlayışın muhafaza edilmesi çok önemli…

‘ÜZERİMDE SORUMLULUK OLMASAYDI BELKİ ŞAHSEN KIRILABİLİRDİM’

Son dönemde parti içinde bazı gruplaşmalar yaşandığı söyleniyor. Partinizde gizli bir güç savaşı mı var?

Genel Başkan olduğumda kendime 3 hedef çizmiştim. Birincisi, ne olursa olsun, kim ne yaparsa yapsın, şahsi hesaplara aldırmadan partinin birliğini koruyacağım. İkincisi, 7 Haziran seçimlerinden sonra ülkenin yönetiminde bir boşluk oluşmasına izin vermeyeceğim. Üçüncüsü, sorunların çözülmesi ve yeni bir vizyon belirlenmesi için çabalayacağım. Şimdi dönüp baktığımda kendime çizdiğim bu çerçevenin içinde kaldığımızı düşünüyorum. AK Parti kendi içinde yenilenerek, tazelenerek, güçlenerek yola devam ediyor. (İHA)