Zafer Partisi’nden CHP’ye şartlı ittifak sinyali

Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Naşit Birgüvi, “Bir şeyi çok iyi biliyorum ki karşı taraf bir ittifak çatısı altında, muhalefetin de mutlaka ittifak olması lazım” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 10.05.2025 10:07
  • Güncelleme Tarihi : 10.05.2025 10:07
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Zafer Partisi’nden CHP’ye şartlı ittifak sinyali haberinin görseli

HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN/ ÖZEL HABER  - Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Naşit Birgüvi, ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulundu. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutukluluğu üzerine konuşan Birgüvi, her iki isim için de yapılanı hukuksuzluk olarak değerlendirdi. Ayrıca Birgüvi, olası erken seçimde CHP ve Zafer Partisi arasında bir iş birliği ya da ittifak olup olmayacağıyla ilgili de yorumlarını paylaştı. Genel seçimlere ilişkin şu an için bir planlama olmadığını belirten Birgüvi, “Bir planlama şu an için yok. Ama yarın seçim olsa böyle bir ittifak oluşabilir mi? Oluşabilir” dedi. 

MUHALEFET TARAFI İTTİFAK YAPMALI 

Seçim takvimi ortaya konmadan ittifakların olabilirliği üzerine konuşmanın çok doğru olmayacağını kaydeden Birgüvi, iktidar kanadının Cumhur İttifakı çatısı altında çalıştığına dikkat çekerek, “Biz ancak partimizin ideolojik misyonuyla çatışmayacak, belli konularda müşterekliğimizin olduğu partilerle ittifak yapabiliriz. İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi evet, olabilir. O günün şartları ne getirir ne götürür bilemiyoruz. Bir şeyi çok iyi biliyorum ki karşı taraf bir ittifak çatısı altında, Cumhur İttifakı çatısı altında. Muhalefet tarafının da mutlaka ittifak olması lazım. Ama bu yarın konjonktürü nasıl bir ittifakı getirir ya da ittifak şartları oluşur mu, nasıl bir seçim atmosferi olur ve kim nasıl hareket eder? Bu soruları şimdi cevaplamak mümkün değil. Seçim takvimi ortaya çıkmadan bu tür ittifakların olabilirliğini konuşmak çok gerçekçi olmaz. Karşıdaki inanılmaz şekilde devleti yargıyı medyayı kullanıyor. İttifak çatısı altında da hem DEM’i alacaklar hem HÜDA-PAR’ı alıyorlar. Karşı tarafın bölük pörçük olup hazır lokma haline gelmesi de çok doğru olmaz” ifadelerini kullandı. 

İMAMOĞLU’YLA BİRLİKTE BARDAK TAŞTI 

Birgüvi, İmamoğlu ve Özdağ’ın tutuklanmalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Her ne kadar Özdağ’ın tutukluluğu hukuksuzca gerçekleştirilmiş olsa da İmamoğlu’nun tutuklanma durumunun kamuoyunda bir ayaklanmaya neden olmasını yorumlayan Birgüvi, şunları kaydetti: “Şöyle söyleyelim, arasında 3 ay bir zaman farkı var. 3 ay önce İmamoğlu, 3 ay sonra Özdağ tutuklansaydı farklı bir şart gelişmezdi. İnsanların veya toplumun bir sabır sınırı var. Ümit Özdağ ile bu sabır sınırı bardağın artık taşabileceği noktaya gelmişliği vardı. İmamoğlu’yla birlikte artık bardak taşmış ve kamuoyunda artık adaletsizliğin sınırlarını aştığı ya da sarayın yargıyı sopa olarak kullandığının kamuoyu tarafından kabullenildiği bir sürece girildiği inancıyla toplum artık sokaklara çıkmak, tepkisini daha yüksek seviyede göstermek ihtiyacını hissetti. İmamoğlu olayı da sıradan bir olay değil. 16 milyonluk bir şehrin büyükşehir belediye başkanı ve isnat ettikleri suçların altı boş. Boş olduğunun en büyük kanıtı da son İSKİ operasyonları. Aldılar içeri attılar, altını doldurmaya çalışıyorlar. Aynı şeyi Genel Başkanımız Ümit Özdağ’a yaptılar. Cumhurbaşkanı’na hakaretten gözaltına aldılar, tutuklarken Kayseri’deki olaylara ilişkin paylaşımlarını gerekçe gösterdiler. İmamoğlu ve beraberinde bürokratlarının yaşadığı da Genel Başkanımız Ümit Özdağ’ın yaşadığı da tamamen bir siyasi operasyon. Bunlar kamuoyunu tatmin olduğu, hakikaten ‘Bu suçluymuş, biz farkında değilmişiz. 16 milyonluk bir şehri yöneten belediye başkanı terör örgütüyle bağlantılıymış. Bu kadar yolsuzluk dosyası varmış’ denerek ortaya atılan şeyler. Bakıyorsunuz yandan medyaya, otele giren çantaları anlatıyorlar; bir gün sonra bavulların jamer cihazı olduğu ortaya çıkıyor. Kamuoyunda bilgi kirliliği yaratıp itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Aynı şey Ümit Özdağ için de yapılıyor. Kayseri olaylarında seri tweet atmış. Kayseri Emniyetinin hiçbir türlü Ümit Özdağ’dan rahatsız olduğuyla ilgili tuttuğu rapor yok. Bilakis Kayseri Emniyeti, Ümit Özdağ’ın toplumu yatıştırıcı bir kanaat önderi konumunda olduğuna dair yorumu var. İnsan utanır.” 

ÖZDAĞ AYAKLARINA DOLANMASIN DİYE…

İktidarın, “Terörsüz Türkiye” söylemleri çerçevesinde terör örgütü PKK elebaşı ve DEM Parti’yle yürüttüğü sürece dikkat çeken Birgüvi, Özdağ’ın bu sürece karşı çıktığı için içeri alındığını kaydetti. Birgüvi, şöyle konuştu: “Siz bir siyasi partinin genel başkanını, dokunulmazlığı olmasa dahi, alıp içeri atıyorsun. Neden? Çünkü terörist başıyla süreç yönetilecek. O süreçte ayaklarına dolanmasın diye Özdağ içeri alınıyor. Ümit Özdağ diyor ki ‘Biz bu süreci baltalayacağız.’ Terörist başına özgürlük verilmesine karşıyız. 10 binlerce şehidimiz var. Yüz milyar dolarların üstünden terörle mücadele giderlerimiz var. Bunları görmezden geliyorsunuz, bu kadar şehit ailesinin rızasını almadan teröristlerle pazarlık yapıyorsunuz ve bu pazarlığın içinde anayasayı değiştirmek, Anayasa’dan Türklüğü çıkarmak, eyalet sistemine geçmek var. Teröriste silah bıraktıracağız diyorlar ama zaten silahlı terörist kalmamış. Bir dönem önceki İçişleri Bakanı 100’lerle ölçülen sayıda terörist kaldı. Onları da ayakkabı numarasına kadar biliyoruz demişti. Onların sayısından mı korkuldu da silah bıraktıracağım deniyor? Bazı dayatmalar mı var ya da bunun karşılığında iktidar ne istiyor? Sur’da biz bine yakın şehit verdik. Bunları görmezden gelip neyin pazarlığı bu? Bu devlet, teröristle pazarlık yapmaya ihtiyaç duymayacak kadar güçlü. Ümit Özdağ içeride tutuklu olmasına rağmen Zafer Partisi teşkilatları dimdik ayakta, biz aynı süreci baltalamak üzere tüm mücadeleyi veriyoruz.” 

CHP’NİN İKİLEMDEN KURTULMASI LAZIM

Birgüvi, anayasa değişikliği tartışmaları ve DEM Parti-CHP ilişkisine de değindiği açıklamasına şu ifadelerle devam etti: “DEM Parti bu anayasal değişikliğin yapılmasını dört gözle bekliyor. Çünkü bunun içinde özerkliğe geçiş, Türklüğün çıkarılması, Kürtçenin ikinci dil olarak kabulü gibi detaylar var. DEM’in bu konuda iktidara karşı gelmesi mümkün değil. CHP son birkaç mitingde destek olması çağrısında bulundu, DEM ise bu çağrıya uymadı. CHP, şayet bu anayasa değişiklikleri gerektiği zaman şu an DEM’in beklentilerini destekleyeceğini beyan eden bir parti durumunda. DEM ona yanaşmıyorsa CHP de ondan vazgeçmiyor. CHP yarın bir anayasa değişikliğinde DEM’in yanında olacağını söylüyor. Yarın böyle bir anaysa değişikliği gündeme geldiğinde CHP bunlara destek verirse biz CHP ile nasıl iş birliği yapabiliriz? Evvela Türk kelimesine bile sahip çıkamayan bir ana muhalefet konumuna düşer. CHP’nin bu ikilemden kurtulması lazım. Temenni ederim ki CHP terör seviciliğinden vazgeçsin. Teröristlerle birlikle yürümekten vazgeçsin. İmamoğlu olayları ilk olduğunda DEM yalnız bıraktı onları çünkü iktidarla pazarlığa başlamıştı. DEM İstanbul’da Nevruz kutlamaları için yasal izni. Ancak bu izni aslında Demokratik Halkların Konfederasyonu siye bir çatı örgütleri var. KCK, PKK hepsi buna bağlı. Tertip komitesi buydu. İmamoğlu’nun terörle ilişkilendirildiği dosyasında ne var? En son belediye seçimlerinde bazı ilçelerin belediye başkanlarının DEM’le iş birliği çerçevesinde terör örgütüyle bağlantılı adaylara verdi diye onlar isnat ediliyor. İmamoğlu’nu Demokratik Halkların Kongresi’nden seçim zamanı pazarlık yaptı diye terörle ilintili dosyasına koyuyor. Kendileri şu an pazarlık halinde. Tertip komitesi olarak 21 Mart’taki Nevruz kutlamalarına izin veriyorlar.”