Asillerin sporu: Eskrim

Günümüzde her yaştan insanın severek yaptığı, insan zekasını öne çıkaran ve asillerin sporu olarak bilinen eskrim bugün 53 il ve 11 bin 999 lisanslı sporcusuyla çalışmalarını sürdürüyor


  • Oluşturulma Tarihi : 30.05.2016 07:10
  • Güncelleme Tarihi : 30.05.2016 07:10
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Asillerin sporu: Eskrim haberinin görseli

NİLGÜN TAZE

1923 yılında İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurulması ile birlikte faaliyete geçen Eskrim Federasyonu, Türk eskrim sporunun en üst yönetim organı haline gelir. Kurulduğu yıl Uluslararası Eskrim Federasyonu’na da kabul edilen federasyon bu tarihlerden itibaren başarıdan başarıya imza atarak kendini ispatlar.

Eskrim Milli Takımı’nın ilk kez 1924 Paris Olimpiyatları’na katıldığını belirten Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanvekili Mehmet Uykun, Türk eskriminin dönüm noktasını ise 1936 Berlin Olimpiyatları’nda gerçekleştiğini söyledi. Uykun, “Suat Aşeni ve Prof. Halet Çambel 1936 Berlin Olimpiyatları’na katılarak olimpiyatlara giden ilk bayan eskrimcilerimiz olma unvanını kazandı.Türk eskrimi için 1971 yılında İzmir’de yapılan Akdeniz Oyunları’nın yeri de son derece önemli. Bayan eskrimci Özden Ezinler’in flöre dalındaki gümüş madalyası ve 1976’da Atina’da yapılan Balkan Şampiyonası’nda Mehmet Özmen’in kazandığı flöre şampiyonluğu unutulmayacak başarılarımızdandır” dedi.

İYİ KULLANILAN SPONSORLUK

2007 yılına kadar pasif bir dönem yaşayan Türk eskriminin 12 il ve 247 sporcuyla faaliyetlerini sürdürdüğünü ancak Türk eskriminin 2007 yılında Müminhan Bilgin ve ekibinin göreve gelmesiyle yeniden doğduğunu açıklayan Uykun, “Yönetim, ‘Türk Eskriminde Çağ Atlama’ hedefiyle çıktığı yolda sponsorluk, eğitim, medya-tanıtım ve organizasyonlar konusunda köklü değişikliklere gitti. Sponsorluk yasasının spor kuruluşlarına sağladığı avantajlardan Türkiye Eskrim Federasyonu en üst seviyede faydalandırıldı. Bu bütçenin önemli bir kısmı eğitim ve altyapıya ayrıldı. 2007 yılından sonra kamp, seminer, kurs vb. faaliyetlerin sayılarında ciddi derecede artış meydana geldi. Bir başka proje olan ‘Eskrimi Tabana Yayma Projesi’ ile yurt içindeki organizasyon sayıları arttırıldı. Eskrim Anadolu’ya yayıldıkça medya bilinirliği arttı ve eskrim yapılamayan illerde de beklenilenden kısa sürede istenilen ilgi yakalandı” açıklamasını yaptı.

ALTIN VE BRONZ MADALYALAR

Federasyon Yönetimi ve Uluslararası Eskrim Federasyonu (FIE) arasındaki ikili ilişkilerle 2007 yılında Yıldızlar ve Gençler Dünya Şampiyonası’na Antalya’nın ev sahipliği yaptığını açıklayan Uykun şöyle dedi: “Gerçekleştirilen başarılı organizasyonla, Türkiye uluslararası bazda takdir topladı. Tüm bunların sonucunda, 2007 yılında faal il sayısı 22, faal sporcu sayısı 736 oldu. Türk eskrimi 2007 yılında puan müsabakalarında 4, diğer turnuvalarda 36 madalya elde etti. 2008 yılında ise Pekin Olimpiyat Oyunları’nın Kılıç Kalifikasyon müsabakaları ülkemizde yapıldı. Uluslararası Eskrim Federasyonu tarafından düzenlenen Gençler Dünya Kupası’na katılan milli eskrimcilerimiz Türkiye’ye altın ve bronz madalya kazandırdı. Türkiye Eskrim Federasyonu, 2009 yılına, Büyükler Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yapmasıyla damga vurdu. Bu organizasyonun başarıyla tamamlanması, Türkiye’nin uluslararası bazda saygınlığını daha da arttırdı.2010 yılında ise Türkiye, Gençlik Olimpiyatları takım müsabakalarında ilk kez madalya aldı. Milli eskrimci T. Burak Babaoğlu, Singapur’da düzenlenen Gençlik Olimpiyatları’nda gümüş madalya kazandı.”

53 İLDE FAALİYET

2012 yılında Türk eskriminin 89 yıllık tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası’nda madalya kazandığını ifade eden Uykun, “Milli eskrimcilerimiz Ilgın Sarban ve Ayşe Iryna Kravchuk, bronz madalya alarak Türk eskriminde bir ilki gerçekleştirdi. Madalya sayımız 2012 yılında gözle görülür bir artış yakalayarak 75’e çıktı. 2013’te ise Türkiye iki farklı gurur ve sevinci beraber yaşadı. Türkiye gerçekleştirdiği başarılı organizasyonlar ve ikili uluslararası temasları neticesinde 2013 Eskrim Akdeniz Oyunları’na ev sahipliği yaptı. Antalya’da düzenlenen Akdeniz Oyunları’nda ülkemizi temsil eden milli eskrimcimiz İrem Karamete Türkiye’ye 30 yıl sonra bronz madalya kazandırdı. 2014 yılında Türk eskrimindeki gelişim hızla devam etti. Türkiye Uluslararası Eskrim Federasyonu (FIE) ve Avrupa Eskrim Konfederasyonu (CEE) tarafından düzenlenen Satellite Turnuvalarda 12, Circuıt Turnuvalarda 13 madalya elde edildi. 2015 yılında ise Türkiye Eskrim Federasyonu, 2615 faal sporcu ve 53 ilde faaliyetleriyle gelişimini sürdürdü. Türk eskrimi Dünya Kupası 1, Satellite Turnuvalar 14, Circuit Turnuvalar 10 ve diğer puan müsabakalarından 56 madalyayla toplam 81 madalyaya ulaştı” ifadelerini kullandı.

11 BİN 999 LİSANSLI SPORCU

2015 yılında Türkiye Eskrim Federasyonu’nun birinci Olağanüstü Genel Kurul’a gittiğini, yapılan seçimle Prof.Dr. Murat Atalı’nın Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanı seçildiğini söyleyen Uykun şu ifadeleri kullandı: “2016 yılının ilk çeyreğinde ise Türk eskrimi 4 yıl aradan sonra Avrupa Şampiyonası’nda tekrar madalya sevinci yaşadı. Yıldızlar Erkek Kılıç branşında yarışan milli eskrimci Atakan İslam Hezer bronz madalya kazandı. 2007’den sonra atağa geçen Türk Eskrimi 2016 yılında Milli eskrimci İrem Karamete ile 93 yıllık tarihi zafere tanık oldu. Prag’da düzenlenen Rio 2016 Olimpiyat Oyunları Avrupa Kalifikasyon Müsabakaları Bayan Flöre kategorisinde Türkiye adına yarışan İrem Karamete rakiplerine ezici üstünlük sağlayarak 2’nci oldu. Karamete, elde ettiği bu sonuçla, Türk eskrim tarihinde Olimpiyat Oyunları’na kota uygulamasının getirilmesinin ardından katılma başarısını gösteren ilk Türk eskrimci unvanını elde etti. Başkan Atalı yönetimindeki Türkiye Eskrim Federasyonu, 53 il ve 11 bin 999 lisanslı sporcusuyla ‘İstikrar ve Atılım’ sloganıyla çalışmalarını hızla sürdürüyor.”

Asillerin sporu olarak bilinen eskrimin günümüzde her yaştan insanın severek yaptığı, insan zekasını öne çıkaran mücadele ve savunma sporu olduğunu vurgulayan Uykun, eskrimin yapılışı ve kuralları bakımından 3 farklı branşa ayrıldığını belirtti. Uykun, “Epe branşında sayı alanı tüm vücuttur. Kollar, ayaklar ve maske sayı alma alanı olarak değerlendirilir. Epe silahının ağırlığı en çok 770 gr’dır. Flöre branşında sayı alanı sadece gövdedir. Kollar, ayaklar ve maske sayı alanı dışındadır. Sayı alanını ayırt etmek için eskrim elbisesi üzerine dış yüzeyi iletken olan bir yelek giyilir.Flöre silahının ağırlığı en çok 500 gr’dır. Kılıç branşı epe ve flöreden farklı olarak vuruşla yapılır. Geçerli sayı alanı belden yukarı olan kısımdır. İletken yelek bu branşta da kullanılır. Kılıç ağırlığı 500 gr’dır. Eskrimcilerimiz kardio, kondisyon gibi yoğun çalışma programlarından geçmektedir” şeklinde konuştu.

HER GEÇEN GÜN İLGİ ARTIYOR

Türkiye’nin dünya ülkeleri ile kıyaslandığında eskrime olan ilgiyi anlatan Uykun eskrimin geçirdiği dönemleri anlatarak şu açıklamaları yaptı: “Türkiye’de eskrim tarihi 1923’lere dayansa da, 2007 yılına kadar maalesef pasif bir dönemden geçmiştir. 2007 yılından itibaren yeni yönetim ve geliştirilen başarılı politikalar ile Türk eskrimi Türkiye’nin şu an 53 ilinde faaliyet göstermektedir. Dünya geneline baktığımızda Türk eskrimi gelişimini geç tamamladığı için henüz istenilen düzeyde değil ama bizler Türk eskrimini hak ettiği çıtaya yükseltmek için ekibimizle görevimizin başındayız. Eskrime olan ilgi her geçen gün katlanarak artmakta, buda bizi son derece mutlu etmektedir.”

ESKRİM DEĞERLİ NİTELİKLER KAZANDIRIR

Eskrimin insanın ruh ve beden sağlığına kattığı faydaları anlatarak eskrim kişiye zeka, çeviklik, esneklik, atletiklik, dikkat, hız, refleks, hızlı karar verme ve güç kazandırma gibi bir çok değerli özellik kazandırdığını açıklayan Uykun, “Eğitmen olabilmek için federasyonumuz bünyesinde belirli aralıklarla antrenörlük kursları açıyoruz. Birden fazla şehirde ve farklı zamanlarda olduğu için çalışanlar istedikleri kurslara katılım gösterebiliyor. Bunun yanında il müdürlükleri de belirli dönemlerde kurslar açıyor. Ayrıca devlet üniversitelerinde de çeşitli branşlarda antrenörlük ve spor yöneticiliği eğitimleri veriliyor. Eskrim eğitimleri denetim olarak federasyona bağlı özel kulüplerden sağlanıyor. Federasyon herhangi bir ücret talep etmiyor. Kulüplerin belirlemiş oldukları üyelik ücretleri var, bunlar kulüplere göre değişiklik gösteriyor. Eskrimcinin tam olarak donatılmasına belirli bir maliyet vermek mümkün değil, alınan malzemelerin kalitesine göre maliyet değişiklik gösteriyor. Ayrıca, bütçemiz ölçüsünde kulüplerimize ve başarılı eskrimcilerimize dönem dönem eskrim malzemesi yardımları da yapıyoruz” dedi.

HEDEF 2020 OLİMPİYATLARI

Federasyon olarak bu günlerde gerçekleştirdikleri çalışmaları özetleyen Uykun, “Milli eskrimcimiz İrem Karamete, Prag’da düzenlenen kalifikasyon eleme müsabakalarında 2016 Rio’ya kota almayı başardı. Türk eskrimi ilk kez olimpiyatlara 93 yıl önce davetiye usulüyle katılmıştı. İrem, kota alarak bu hakkı elde eden ilk eskrimcimiz olması nedeniyle bu başarı Türk eskrimi için devrim niteliğinde. Şuan bizim için en önemli sınav Rio olduğu için çalışmalarımızda ağırlıklı olarak bu yöndedir. İrem, olimpiyat kapısını bizler için açtı. Şimdi daha çok çalışıp 2020 olimpiyatlarına birden çok eskrimciyle katılmayı ve Türkiye’ye eskrimde madalyalar kazandırmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

FAAL SPORCU ARTIYOR

Eskrimde Türkiye genelinde faal sporcu ve antrenör sayısını arttırarak Türk eskrimini Anadolu’da tüm illere yaymayı hedeflediklerini belirten Uykun, “Ayrıca sporcularımızın rekabet gücünü arttıracak ve gelişimlerine büyük ölçüde katkı sağlayacağını düşündüğümüz eskrim ligi projemiz var şuan planlama aşamasında. 2016 Rio, 2020 Tokyo yolunda bizlere en büyük desteği sağlayan, Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Akif Çağatay Kılıç, Spor Genel Müdürümüz Sayın Mehmet Baykan ve Spor Genel Müdür Yardımcımız Sayın Murat Kocakaya’ya teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

ESKRİMİN DOĞUŞU

Eskrim tekniği ilk önce İspanya’da başladı. Kılıç eğitimi içil okullar açıldı, fakat İtalya’da gelişti. İki elle kullanılan ağır epe 16 yüzyılda bırakılarak yerine İspanyolların yaptıkları “repiere” denilen bir tür epe kullanılmaya başlandı. O dönemlerde çok yaygın olan düello için en uygun silâh olarak kabul edildi. Daha sofra İtalyan eğitmenler Marozzo ve Agrippa eskrim kurallarının esaslarını ortaya koydular ve öncülüğünü yaptılar. Marozzo 1536’daı Agrippa ise 1553 yılında eskrimi dört ana pozisyonunu anlatan birer kitap yazdılar. Bu eğitmenlerin oluşturduğu okulu devam ettiren Fabri ve Gigani Avrupa’nın değişik ülkelerine bu kuralları yayarak İtalyan eğitmenlerin üstünlüğünü kabul ettirdiler. 8. yüzyılda eskrim eğitmeni La Bossiere tarafından icat edilen demir telden örülü maske sayesinde çalışmalar daha kusursuzca yapılmaya başlanarak yüz ve baş, gelecek darbe, vuruş ve dürtüşlerden korundu.

Bu yüzyılda eskrim Fransa’da teknik ve metot bakımından bilimsel esaslara bağlanırken, 19. yüzyılda ise eskrim tekniği ve felsefesi en ileri aşamaya ulaştı. Eskrimdeki epe ve flöreden başka üçüncü bir silâh olan kılıcı, 1870’lerde İspanyol eskrim eğitmeni Guiseppe Radelli getirdi, ancak kılıcın asıl gelişimi Macar eğitmenler Arlow’un 1902’de ve Borsody’nin 1914’teki çalışmaları sayesinde oldu. 19. yüzyılın sonlarında bir yarışma sporu hâline gelen eskrim, 1902’den itibaren İngiltere’de ve Fransa’da federasyonlar şeklinde örgütlendi.

MEHMET UYKUN KİMDİR

1956'da Eskişehir'de doğmuştur. Evli ve 2 çocuk babası olan Mehmet Uykun, şuan TÜLOMSAŞ Genel Müdürlüğü Mali İşler Daire Başkanı görevini yürütmektedir. Mehmet Uykun, 2007 yılından itibaren Federasyon Yönetim Kurulumuzda Başkanvekili olarak aktif görev almıştır.