- Spor
- 01.07.2025 14:56
Birkan Batuk, parkelere veda etti ama basketbola değil. Türk basketbolunun deneyimli ismi, gençlere sadece oyun değil, hayat dersi de veriyor. Genç basketbolculara rol model olan Batuk, “Mücadeleden vazgeçmeyin, insan olduğunuzu unutmayın” dedi.
Türk basketbolunun önemli isimlerinden Birkan Batuk, sadece sahada gösterdiği performansla değil, spor ahlakı ve karakteriyle de gençlere örnek oldu. Yıllarca hem kulüp takımlarında hem de milli formayla mücadele etti; başarılar kadar zorlukları da omuzladı. Şimdi ise kariyerinin yeni bir döneminde, tecrübelerini paylaşmaya ve Türk basketbolunun geleceğine katkı sunmaya hazırlanıyor. Sahaya veda etti ama basketbola değil. Çünkü onun için sporculuk yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimiydi. Birkan Batuk ile geçmişi, duygusal vedası, unutulmaz anıları ve genç sporculara verdiği anlamlı mesajları konuştuk.
Sporculuk kariyeriniz boyunca size rehberlik eden temel ilkeniz neydi?
Sporda rol model olmak, spor ahlakıyla yetişmek benim için bir hayat felsefesi oldu. Sporculuğun bir noktada biteceğini her zaman biliyordum ama insanlığım, ben bu hayattan göç edene kadar benimle birlikte olacak. Profesyonel basketbol oyunculuk kariyerimi sonlandırdığımda çok duygulandım. Bir sporcunun bu kararı vermesi gerçekten çok zor çünkü ben kendimi bildim bileli basketbolun içindeyim. Bir daha oyuncu olarak sahaya çıkamayacak olmak, maç heyecanını yaşayamayacak olmak üzücü olsa da bu da hayatın bir gerçeği. Ne mutlu ki arkamda güzel izler bırakmışım, bu beni en çok mutlu eden ve aynı zamanda en çok duygulandıran şey oldu. Milli takım formasını giymek ise başlı başına çok büyük bir gururdu benim için. Altyapılardan A Milli Takım’a kadar her kategoride bu heyecanı ve onuru yaşadım.
Aktif sporculuk kariyerinizi sonlandırdığınızda neler hissettiniz?
Elbette çok başarılı olduğumuz dönemler de oldu, istediğimiz sonucu alamadığımız zamanlar da... Ama ay yıldızlı formayı giymek, onun için ter dökmek her zaman büyük bir ayrıcalıktı. Hangi yaş kategorisinde olduğunuz hiç fark etmiyor, o formayı giydiğiniz her an çok kıymetli. Bu organizasyonlar, oyunculara sadece sportif anlamda değil, hayatlarının yönünü değiştirecek fırsatlar da sunuyor. Bugün hâlâ Türk basketbolunun içinde olmak istiyorum. Bu konuyla ilgili çeşitli planlarım ve çalışmalarım var. Zaman içerisinde bazı şeylerin netleşmesiyle birlikte tekrar parkelere, oyunun içine döneceğim. Ben oynadığım her kulüpte güzel dostluklar, sağlam ilişkiler kurdum.
Kulüp kariyerinizde sizin için özel yerleri olan takımlar hangileriydi?
Karşıyaka benim kariyerimde çok özel bir yere sahip çünkü orada kendimi gösterme ve kabul ettirme şansı buldum. Taraftarların desteği her zaman yanımdaydı. Anadolu Efes ise bambaşka… Türk basketbolunun lokomotifi. En büyük sevinçleri, en derin üzüntüleri orada yaşadım. Aidiyet hissetmek için bir kulüpte uzun yıllar oynamanız gerektiğine inanmıyorum. Kısa sürede de bu bağ kurulabiliyor. Örneğin, sadece bir sezon oynadığım Darüşşafaka’da David Blatt ile çalışmak benim için unutulmazdı. EuroLeague’de bana çok ciddi süreler verdi, güven duydu, bana katkısı çok büyüktü. Hem saha içinde hem de dışında iletişimi çok kuvvetli bir antrenördü. Hâlâ zaman zaman mesajlaşır, konuşuruz. Kendisine saygım ve sevgim sonsuz. Sporculuğun biteceğini hep biliyordum, ama insanlık ömür boyu devam ediyor. Bu yüzden her zaman gençlere örnek olmaya çalıştım.
Genç sporculara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Gençlere tavsiyem; ne olursa olsun mücadeleyi bırakmasınlar ve en önemlisi kendilerinin de birer insan olduğunu unutmasınlar. Hata yapabileceklerini, mental ya da fiziksel olarak zorlanabileceklerini bilmeleri gerek. Bunlar çok doğal süreçler. Yardım almaktan çekinmemeleri gerektiğini düşünüyorum, bu onlara ciddi katkılar sağlayacaktır.2015’te MVP seçildiğim Cumhurbaşkanlığı Kupası finali, kariyerimde özel bir yere sahiptir. Efes formasıyla Karşıyaka’ya karşı oynadığımız o seri unutulmazdı. Her sporcunun bir Avrupa hayali vardır. O dönem hem Türkiye’nin hem de Avrupa’nın en büyük kulüplerinden birine, basketbolu bu ülkeye sevdiren bir camiaya transfer olmak benim için gurur kaynağıydı. Karşıyaka döneminde ise Hakan Demir’in bize olan güveni çok kıymetliydi. Performansımızın inişli çıkışlı olduğu zamanlarda bile bize inandı ve hep cesaret verdi. Biz de bu şansı iyi kullandık.
Bugünün genç oyuncularına dair düşünceleriniz neler?
Bugünün genç oyuncuları da benzer fırsatlar buluyor ve birçok isim bu şansı iyi değerlendiriyor. Telekom’da Melih Tunca, Bursaspor’da David Mutaf, Aliağa’da Yavuz Gültekin... Bu oyuncular bu sezon aldıkları süreleri iyi kullandılar ve oyunlarına önemli katkılar koydular. Temennim; bu örneklerin çoğalması ve daha fazla Türk oyuncunun süre alarak milli takıma ve basketbolumuza katkı sunmaları. Ben açıkçası, Avrupa Şampiyonası’nda milli takımımızın başarılı olmaması için bir neden görmüyorum. Kadroda çok güçlü isimler var. Cedi ve Ömer Panathinaikos’ta ciddi sorumluluklar üstleniyor. Alperen NBA’de göğsümüzü kabartıyor. Furkan Bahçeşehir’de kendini yeniden buldu. Onuralp Bitim ise Bayern Münih’te iyi bir sezon geçirdi. Gerçekten iyi bir jenerasyonumuz var. Takım olarak iyi bir kimya yakalanırsa, turnuva boyunca madalya şansımızın masada olacağını düşünüyorum.
Son olarak Türk basketboluna dair en büyük dileğiniz nedir?
Son olarak şunu eklemek isterim. Türk oyuncular desteklenmeli. Biz toplum olarak duygularımızı çok yoğun yaşıyoruz. Birkaç iyi maçla bir oyuncuyu göklere çıkarıp, birkaç kötü maçla yerin dibine sokabiliyoruz. Bu yaklaşımın doğru olmadığını düşünüyorum. Sporda da hayatın her alanında olduğu gibi istikrarlı desteğe ihtiyaç var