“Dentokan nesiller boyu insanlığın olacak”

Geleneksel Savaş Sanatları Federasyonu Başkanı ve Dentokan sanatları eğitmeni Adnan Şafak Yüksel, Dentokan benim değil nesiller boyu insanlığın olacak ve yüzlerce yıl sonra bile soyağacı yazılacak. Gerçek bir eser bıkacağımızın delili asırlar sonra anlaşılacak” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 30.07.2016 08:30
  • Güncelleme Tarihi : 30.07.2016 08:30
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Dentokan nesiller boyu insanlığın olacak”

TANER UYANIKER-ÖZEL HABER

Tekvando, Uzak Doğu sporuna, karateden, jujutsuya kadar birçok stilde ustalık derecesine sahip olan ve aynı zamanda Geleneksel Savaş Sanatları Federasyonu Başkanlığı’nı yapan Adnan Şafak Yüksel ile güzel bir sohbet gerçekleştirdik.

Yüksel, geleneksel savaş sanatları ustaları olarak farklı bir akım oluşturmak için hizmet etmediklerini ve sadece insanların güdüsel yeteneklerini, iyilik potansiyelini açığa çıkartarak dünya barışını, dostluğunu, huzurunu ve birliğini korumak için çalıştıklarını söyledi.

Spor hayatına tekvando ile başlayan Adnan Şafak Yüksel, bu sporun ilk göz ağrısı olduğunu ve sevgisinin her zaman baki kalacağını söyledi. Hayalimdeki tüm sanatları sistemli bir şekilde Japonya’nın bir araya getirdiğini belirten Yüksel, “Yaklaşık olarak zihin ve beden gelişimi yanı sıra terminolojik yakınlık büyük bir kolaylık oldu. Bence birçok sanatmış gibi görünen aslında tek sanat olduğuna inandığım geleneksel savaş sanatını çalışıyorum. Bizler patlayıcı silahlar kullanmıyoruz, bedenimizi eğitiyoruz ve becerilerimizi geliştiriyoruz. Herhangi bir mücadelede silahını düşüren ve savaşamayacak bir savaşçı olabilir mi? Mümkün değil, sanatlarım bir bütün formül basit, üç boyda geleneksel silahlardan kullanıyorum (kısa, orta ve uzun boyda silahlar – bo, tonfa, sai, kama, tekko, kai, nunchaku, jo v.b. ), vuruşlu sanatlarım da aynı üç mesafede uygulama kullanıyorum kapalı (kısa) mesafede Gojuryu Karate, orta boy ve uzun mesafede shorinryu karate ve göğüs göğse temaslı mücadele esnasında da jujutsu devreye giriyor. Kılıç sanatım ise Iaijutsu tam anlamı ile özel bir sanattır, sevgisi ve yüreğimdeki yeri asla tarif edilemez. Sadece jujutsu tek başına benim için çok şey ifade etmiyor. Jujutsu benim bir parçam ve diğer stillerime de aynı değeri veriyorum. Anlaşıldığı gibi ben şahsen sadece spor karateden vazgeçtim, kesinlikle geleneksel karate (Nahate, tomarite ve shurite)’den vazgeçmem asla mümkün değildir. Birçok sanatı bir arada yapamayacaklarına inananlar bence kendilerini tekrarlama şansına sahip olsaydılar eminim ki bu gün çok daha farklı düşünüyor olacaklardır. Neyse bu benim konum değil zaten, ben kendime güveniyorum 45 senedir bedenimi, zihnimi disipline etmek için çalışıyorum ve hatta birkaç disiplini daha öğrenebileceğime inanıyorum, fakat tabi ki böyle bir projem yok” diye konuştu.

“DOJO YETERLİ DEĞİLDİR”

Dojo(kişinin kendisiyle yüzleştiği yer) hakkında düşüncelerini sorduğumuz Yüksel, şu ifadelerde bulundu: “Sanırım bu sanatların felsefesi veya kişilerin felsefeleri bana biraz göreceli gibi geliyor, benim inancım bu sanatların sayesinde çocukluğumdan beri kendimle sokaklarda veya hayatta yüzleştim. Pek felsefe yapan bir insan değilim, insan insana zulmetmez ilkem de budur, fakat doğal hayatta veya sokakta gelişen olaylarda her şey serbest ilerliyor, dojoya benzemiyor, bence sokağı tanımayan her hangi kişiler sokak hakkında fikir yürüterek yetiştireceği öğrencilere yanlış bilgiler vermemelidir ki öğrencisinin ölümüne neden olmasın. Basit örnek, salonlarda bıçaklara veya farklı silahlara karşı teknik yapıyorlar ve buna kendileri de inanıyor bu çok büyük bir tehlike, günümüzde gerçek ile baş başa kaldığında dizlerinin bağı çözülecek birçok usta var. Savaş sanatlarının bana öğrettiği kişinin kendisiyle gerçek yüzleşmesi tüm yaşamda her an her saniye dojoda ve sokaklarda olabilir. Ustalar her zaman hazır olma hali (Zanshin) öğretirler, fakat bunun sınırlarını belirlemeye de çalışırlar. Bu çok mantıklı değil. Dojo yeterli değildir.”

“İNSAN MOTİVASYONUN TA KENDİSİ OLMALIDIR”

Öğrencilerinin motivasyonunu ve ilgisini nasıl sağlıyorsunuz diye sorduğumuz Yüksel, “Bu sorunun cevabı benim için çok kolay fakat başkaları için anlaşılmaz olabilir, öğrencilerime en hızlı şekilde öğrettiğim şey motivasyona ihtiyacı olan insanların tembel, isteksiz ve yaşam hırslarını yitirmiş kişiler olduğunu öğretmektir. Hayatta her konuda başarılı olmak isteyen insanların mutlak olan ‘yapılması gereken yapılmalıdır’ ilkesi ile hata bağlanmalarının gerekliliğini öğretiyorum. Motivasyona ihtiyacı olan insanın, sanki arkasından tekmelettirerek iş yapabilecek olan insanlar olduklarını düşünüyorum. Benim motivasyona ihtiyacım hiç olmadı ben isterim, karar alırım, şartları hazırlarım ve yapılması gerekeni de yaparım. Doğal olarak benim öğrencim de benim gibi olmasını beklerim, zaman en iyi ilaç başarısızlar kendiliğinden yok olmaya başlarlar veya kendilerini kandırarak daha kolay yöntemleri tercih ederler. Kısacası insan motivasyonun ta kendisi olmalıdır” diye konuştu.

“BİZLER BU SANATLARI AŞK İLE YAPIYORUZ”

Hocası Roy Jerry Hobbs’la uzun yıllardır çalışmayı sürdüren Yüksel, öğrencilerinin de kendisine aynı sadakatle bağlı olduklarını söyledi. Yüksel, “Modern dünyanın ve sözde organizasyonların sahtekârlıklarından öylesine bıkmışız ki kendi çok özel yolumuzu belirlemişiz. Bu yolun onurlu yol olduğunu anlayabilen ve mücadelemizin manasını anlayan kişiler yetiştirmeye çalışarak saflığımızı korumaya çalışıyoruz. Dışarıdan öğrenci genelde kabul etmiyoruz kabul etsek bile tam öğretimizi vermemiz için çoğu zaman uzun yıllar aramızda kalmaları ve bu süreçte kendilerine gerçekten güvenmemiz gerekiyor. Doğal olarak tüm kaypak karakterler bu süreç içerisinde eriyip yok olup gidiyorlar. Ne hocam ne de ben bu sanatları ekonomik kaygı ile ne şan şöhret için, ne kariyer için nede madalya için yapmıyoruz. Bizler bu sanatları aşk ile gönlümüz ile yapıyoruz. Allah’ın bizlere verdiği bu bedenin her azasının bir nedeni olduğuna inanıyoruz ve her yönümüz ile sadece gelişmeye çalışıyoruz. Benim öğrencilerim var, öğrencilerimin öğrencileri var, hatta artık öğrencilerimin öğrencilerinin öğrencileri bile var. Aynı zaman da benim eğitmenim var ve ben bir talebeyim, Hocamın hocaları var, hatta hocamın yaşayan hocalarının hocaları bile var, kaç nesil yaşıyoruz harika bir duygu, Bu cümlelerimden anlaşılıyor ki hamdolsun hala sadakatin ne olduğunu bilen sayısız öğrencilerimiz var. Dentokan benim değil nesiller boyu insanlığın olacak ve yüzlerce yıl sonra bile soyağacı yazılacak ve gerçek bir eser bıkacağımızın delili asırlar sonra anlaşılacak. Geleneksel savaş sanatları ustaları, farklı bir akım oluşturmak için hizmet etmezler. Sadece insanların güdüsel yeteneklerini, iyilik potansiyelini açığa çıkartarak dünya barışını, dostluğunu, huzurunu ve birliğini korumak için çalışır. Erdemli bir insan, kişinin zayıflığından faydalanmaz, zayıflıkları güçlü kılmak için çalışır. Bu onurlu ve cesur insanların yöntemidir. Unutmayalım ki yapılan her hangi bir iş ne kadar güzel olursa olsun, eğer kısa süreli veya geçici bir iş ise, sonsuza dek kalabilecek olan çok daha kötü her hangi bir işin bile yanında değerini yitirebilir. Asıl olan sorumluluk sonsuza dek iyiliğin, sevginin, saygının, sadakatin ve başarının kalıcı olması için çalışmaktır” dedi.

Adnan Şafak Yüksel Kimdir?

Adnan Şafak Yüksel Uzak Doğu sporlarına çocukluk yıllarında tekvando ile başladı ve 1986 yılının sonuna kadar kesintisiz devam etti. Tekvandonun yanı sıra modern ve geleneksel mücadele sanatlarında birçok farklı stil çalıştı. 1989 yılının sonunda Sensei Roy Jerry Hobbs'un direkt talebesi oldu ve dentokan sanatlarının eğitimini almaya başladı. Sensei Hobbs'dan almış olduğu ve almaya devam ettiği dentokan sanatları; jujutsu, Iaijutsu, kobujutsu, shorinryu karatedo ve gojuryu karatedodur. Günümüzde de eğitim almaya devam etmektedir. Adnan Şafak Yüksel dentokan sanatlarının eğitimini ilk olarak 1991 yılının sonlarına doğru kendisine ait olan özel bir spor salonunda vermeye başladı. (İzmir/Alsancak) Gojuryu karatedo ve shorinryu Karatedo eğitimlerini vermiştir. 1994 yılında Sei Do Kan Spor İhtisas Kulübü’nü kurdu ve tüm dentokan sanatlarına ait olan çalışmalar, kurulan spor kulübünde devam etti. Kulübün kuruluşundan sonra karatenin yanı sıra Jujutsu, Iaijutsu ve kobujutsu eğitimlerini de vermeye başladı. Seidokan Kulübü’nde gojuryu karatedo da yetiştirilen birçok bay ve bayan sporcular, Türkiye Karate Milli Takımı’nın da yer aldı. Milli Takım’da yer alan sporcular ulusal ve uluslararası sayısız başarılar kazandılar. Adnan Şafak Yüksel, Türkiye Karate Milli Takımı’nda (1997 ve 2003 yılları arasında) tüm kategorilerde “yıldızlar, ümitler, gençler ve büyükler” kategorilerinde; Balkanlar, Avrupa, dünya ve birçok uluslararası şampiyonalarında Milli Takım Kata Antrenörlüğü yaptı. Aynı yıllar içerisinde, Türkiye Karate Federasyonu’nda teknik komite üyesi, dan sınav komisyonu üyesi, antrenörlük seminerlerinde seminer eğitmenliği, antrenörlük kurslarında özel antrenman bilgisi eğitmenliği gibi bir çok görevi kesintisiz olarak yaptı ve yaklaşık olarak 10 yıl boyunca, İzmir karate il temsilciliği yaptı. Türkiye Geleneksel Savaş Sanatları Federasyonu’nun kuruluşunu sağlayabilmek amacıyla 2003 yılının sonunda Türkiye Karate-Do Federasyonu’ndaki tüm görevlerinden ayrıldı ve İzmir karate il temsilciliği görevini de 2005 yılında bıraktı. Dünya Federasyonu’nun yönetimi tarafından 1994 yılında dentokan sanatlarının yaygınlaştırılması için Türkiye temsilcisi ve tanıtıcısı olarak atanan Adnan Şafak Yüksel, Türkiye’de Geleneksel Savaş Sanatları Federasyonu’nun kurulmasında liderlik yaptı. 8 Mart 2005 tarihinde Türkiye'de federasyonların kuruluş yasalarına uygun olarak resmen kuruldu. 11.09.2005 tarihinde federasyonun birinci olağan kongresinde genel kurul kararıyla tekrar başkanlığa seçilen Adnan Şafak Yüksel görevine devam etmektedir.

Haber Merkezi