Euro 2024’ü neden alamadık?

EURO 2024’ün Türkiye’ye verilmemesinin nedenlerini EÜ’den Ahmet Talimciler ile değerlendirdik. Talimciler, “Geri çekilmek yerine kendimizi daha çok geliştirirsek, bu tip organizasyonlar kendiliğinden gelecektir” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 28.09.2018 13:48
  • Güncelleme Tarihi : 28.09.2018 13:48
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Euro 2024’ü neden alamadık? haberinin görseli

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER
UEFA’nın EURO 2024’ü Türkiye yerine bu organizasyonu 2.kez düzenleyecek olan Almanya’ya vermesi Türk spor kamuoyunun bir numaralı tartışma konusu haline geldi. UEFA üyeleri önceki gün ev sahipliğini yapacak ülkeyi belirlemek için bir araya gelmişti. Yapılan oylama sonucu Türkiye 4 oy alırken, Almanya 12 oy aldı. Bu sonucun ardından Almanya 2024 Avrupa Futbol Şampiyonasına ev sahipliği yapacağı belli olurken, UEFA Başkanı Aleksander Ceferin’in oylamadan önceki gece oy kullanacak ülkelerin temsilcilerine etki ettiği iddia edildi. UEFA Başkanı Aleksander Ceferin ise ev sahipliğini açıkladığı tören sonrası yaptığı açıklamada, Türkiye’de EURO 2024’ü düzenlemenin risk olduğunu söyleyerek, “Türkiye’nin insan hakları aksiyon planı eksikti. Otel kapasitesi limitliydi. Birçok şehir için bazı endişeler vardı” açıklamasının ardından tartışmalar alevlendi.
EURO 2024’ün Almanya’ya verilmesinin ardından Türkiye’nin futbolda 5. kez uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapma talebi reddedildi. EURO 2024’ü neden alamadığımızı Ege Üniversitesi (EÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Genel Sosyoloji ve Metodoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve EÜ İletişim Fakültesi’nde “Spor Medyası” dersini veren Doç.Dr. Ahmet Talimciler ile irdeledik. Talimciler, EURO 2024’ü alamaması sonucu Türkiye’nin bu tür organizasyonlar için çalışma konusunda hevesini kırmaması gerektiğini söyleyerek, “Geri çekilmek yerine kendimizi daha fazla sportif boyutlarda öne çıkartmalı ve son dakikada hazır hale getirilecek tesisler, yollar, oteller yerine daha ileriye dönük anlayışları barındıran bir yapıyı hayata geçirmeliyiz. Ardından organizasyonlar mutlaka gelecektir” ifadelerini kullandı.
KOMPLO TEORİLERİNE DİKKAT!
2024 yılında yapılacak Avrupa Futbol Şampiyonasını ülke olarak çok fazla düzenlemek istediğimiz için büyük hayal kırıklığı yaşadığımızın altını çizen Ahmet Talimciler, “Aslında bu kez olacak galiba diyorduk ki yine olmadı. Tabii bu kararın sadece sportif nedenler gözetilerek alındığını söylemek tuhaf kaçacaktır. İşin içerisinde siyasal bir takım saiklerin de bulunmakta olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Fakat burada niyet okumak ve bunun üzerinden çıkarsamalar yapmak yerine nerelerde hatalarımız oldu düşüncesine odaklanmak bizi daha ileriye taşıyacaktır. Aksi halde zaten çok kolaylıkla adapte olduğumuz komplo teorileri içerisinde boğulmaya devam ederiz. Bu açıdan eldeki artılar ve eksiler üzerinden yürümek belki de olup biteni anlamamızı kolaylaştıracaktır. Her şeyden önce böylesi büyük organizasyonlar düzenleme konusunda son derece aç olan bir ülkeyiz ve kendimizi tanıtma konusunda bu noktayı öne çıkartmayı çok ama çok seviyoruz. İkinci olarak devletin güvence vermesi ve bütün eksiklikleri tamamlama konusundaki hassasiyeti önem arz ediyordu. Üçüncü bir husus böylesi bir turnuvayı izleme arzusu ile yanıp tutuşan bir kitlenin varlığıdır. Buna karşın Almanya’nın hazır stadyumlarının bulunduğunu ve oradaki tam doluluk oranı göz önünde bulundurulduğunda iki ülke arasında yaklaşık olarak 500 bin kişilik bir fark oluşacağı gerçeğini bir kenara not edebiliriz” dedi.
TANITIM FİLMİ ELEŞTİRİSİ
Turnuvanın düzenleneceği kentler arasındaki boşlukların tamamlanmasını taahhüt etmemize karşın burada da Almanya bizim bir adım önümüzde bulunduğuna dikkat çeken Ahmet Talimciler, “Ne kadar yok desek de içinde yer aldığımız coğrafyanın sıkıntılar içeriyor olması ve bu durum bizim pozisyonumuzu her daim etkilemektedir. Dördüncü nokta tanıtım ve toplantı üzerinden kendisini ele veriyor. Almanya’nın tanıtım filmi ile bizim tanıtım filmimiz arasında büyük farkları ortaya koyabiliriz. Futbolu anlatmak için Nusret’in tuzlama sahnesinin ne gereği olduğunu birisinin bize açıklaması gerekiyor! Beşinci nokta UEFA’nın en büyük kazanç kaynağı reklam ve bahis sektöründen geliyor. Reklam veren firmalar arasındaki alkollü içecek sponsorlarının ülkemizde reklam vermeleri tıpkı bahis şirketleri gibi mümkün değil. Bu durum da gelir kaybına yol açacağı şeklinde eksi hanemize işlenmiş gibi duruyor. Bir diğer nokta bu toplantı için Almanlar efsanevi isimlerini yanlarında taşırlarken, teknik direktörleri de oradaydı. Buna karşın bizim ne filmimizde ne de ekibimizde futbol oynamış isimlerimiz yoktu. Futbolu futboldan gelenlerin idare etmesinin zamanının geldiğini ne zaman kavrayacağız acaba? Son olarak ne kadar yok desek de farklı kültürel anlayışların çarpıştırılmasının yansıdığı bir alandır futbol ve bu durumu sadece içinden geçtiğimiz dönemde olup bitenler üzerinden anlayamayız” ifadelerini kullandı.
“SORUNLAR AŞILABİLİRDİ”
UEFA Başkanı Aleksander Cefferin’in Euro 2024’ü düzenleyecek ülkenin Almanya olmasının ardından yaptığı açıklamaları da değerlendiren Ahmet Talimciler, Türkiye’de bazı sorunların olduğunu fakat bu sorunların aşılmayacak kadar kötü bir boyutta olmadığına dikkat çekti. Talimciler, “Böyle bir açıklama varsa bu UEFA başkanını bağlayacaktır. Buna karşın söz konusu ifadeler içerisinde otel kapasitesi ve bu kentlere ulaşım açısından olaya yaklaştığımızda İstanbul ve Antalya dışında durumun bazı sıkıntılar içerdiğini söyleyebiliriz. Bu sorunlar aşılabilir miydi evet aşılabilirdi ancak özellikle güvenlik meselesi gibi majör bir noktayı öne aldılarsa siz istediğiniz kadar güvence verin fark etmeyecektir. Ayrıca işin bir de farklı geleneklerin bir arada olup olmama meselesi bulunuyor ki belki de asıl üzerinde durmamız gereken ve bundan sonra daha fazla vurgu yapmamız gereken kısmı burada saklıdır” diyerek konuya farklı bir bakış açısı getirdi.
“İZMİR NEDEN YOKTU?”
EURO 2024’ü düzenleyecek aday kentler arasında İzmir’in yer almamasını değerlendiren Ahmet Talimciler, “Seçilen kentler arasında İzmir’in yer almamasını büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Çünkü İzmir sadece Türkiye’nin 3. Büyük kenti olarak ülkenin en önde gelen kentlerinden bir tanesi olarak değerlendirilmesinin yanında aynı zamanda bu ülkede, bu topraklarda futbolun başladığı kent olarak da bilinmektedir. Ayrıca İzmir uluslararası alanda da en çok tanınan kentlerimizden bir tanesidir. Kentin coğrafi konumu, konaklama olanakları, yaşam biçimi, bu organizasyonu düzenlemek için öne çıkartabileceğimiz önemli avantajlardan bir tanesi olduğunu söylemekte yarar olduğunu düşünüyorum. Bütün bu koşulları ortak bir şekilde düşündüğümüz zaman İzmir’in aday kentlerden bir tanesi olmamasını bir hata olarak nitelendirdiğimi söylemek istiyorum” ifadelerini kullandı.
“VAZGEÇMEMELİYİZ”
EURO 2024’ü alamamanın Türkiye’yi bu konuda herhangi bir geri çekilmeye itmemesi gerektiğini dile getiren Ahmet Talimciler, “Uluslararası organizasyonları almayı çok ama çok istiyoruz ancak bu tip organizasyonların yanı sıra sporun kendisi ile gerçekten toplumsal boyutlarda ilgili bir ülke miyiz? Sorusunun yanıtını halen verebilmiş değiliz. Açıkçası futbol konusunda da sürekli olarak futbolu ölümüne sevdiğimizi vurguluyoruz buna karşın futbolu değil kendi takımımızın başarısını seviyoruz. Bu ise futbol maçlarına yaklaşımımızı da şekillendiriyor. Benzer durum sporun diğer alanları için de geçerli ve bunu adeta bir ölüm kalım meselesi olarak algılıyoruz. Oysa büyük sportif organizasyonları düzenlemek tabii ki çok önemli ancak düzenlemediğiniz zaman da kimse size bu işi yapamıyorsunuz demeyecektir. Buna karşın sporun içerisinde olmak ve başarınızı ortaya koyabilmek çok daha fazla ses getirecektir. Geri çekilmek yerine kendimizi daha fazla sportif boyutlarda öne çıkartmalı ve son dakikada hazır hale getirilecek tesisler, yollar, oteller yerine daha ileriye dönük anlayışları barındıran bir yapıyı hayata geçirmeliyiz. Ardından organizasyonlar mutlaka gelecektir” şeklinde konuştu.
SİYASİ BOYUTU DA VAR
Kamuoyunda Türkiye’nin EURO 2024’ü alamamasının bir başka nedeni olarak Avrupalı devletlerin Türk düşmanlığı yaptığı konusu oldu. Bu bakış açısını ‘kolaya kaçmak’ olarak nitelendiren Ahmet Talimciler, “Bu bakış açısı çok kolayca bizi kabul etmiyorlar çünkü biz onlar gibi değiliz anlayışına dönüşebilmektedir. Oysa bu anlayışın şu anda var olan karşılıklı olarak birbirini desteklediğini ve olup bitenleri normalleştirdiği gerçeğini es geçmemeliyiz. Avrupa’da ve dünyada yükselen bir ırkçı dalga söz konusu olduğu gibi Türkiye’nin güneyinde Suriye’den ülkemiz üzerinden bu ülkelere gitmeye çalışanlara yönelik büyük bir tepki de gündemde. Bazıları için Türkiye ve Türk insanları, kendi ülkelerindeki olup bitenlerin oluşmasında pay sahibi olarak görülebilir. Buna karşın asıl meselenin altında ülkemizdeki siyasal iktidarla Avrupa’daki ülkeler arasındaki siyasal çekişmelerin bulunduğu gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Bu durum bizde de zaman zaman bazı Avrupa ülkelerinin mallarına yönelik boykotlarla karşılık buluyor” diyerek kamuoyunda tartışılan konuya farklı bir bakış açısı getirmeyi ihmal etmedi.
TOPYEKÜN IRKÇILIK YOK
Avrupa’yı topyekün Türk düşmanlığı yapıyor diye suçlamamak gerektiğini ifade eden Ahmet Talimciler, “Uluslararası organizasyonları 5. kez alamıyoruz ama yine de tüm Avrupa ülkelerinde topyekün bir ırkçılık ve Türk düşmanlığı olduğunu söylemek mümkün değildir. Toplumlar belleklerinde geçmişin izlerini taşırlar, bu açıdan baktığınızda Avrupa’nın pek çok ülkesi ve o ülkelerin insanları açısından izlerimiz çok da olumlu değildir. Benzer şekilde onların da bizde bıraktıkları izler olumsuzdur. Bütün bunlar bir oylamanın sonuçlarına etkide bulunabilir mi? Yanıtım hem evet hem de hayır olacaktır. Evet çünkü geçmiş bugünü ve geleceği de şekillendirecek güce sahiptir. Hayır çünkü geçmişte olup bitenler sonsuza dek yaşananları biçimlendirebilme gücüne sahip değildir. İşte bu noktada Türkiye ve Türk insanları olarak komplo mantığından sıyrılmak ile insani ve evrensel demokratik değerleri öne çıkartmak durumundayız. Bizi ne kadar isteyip istemedikleri ile veyahut bizi aralarına almazlar nidaları ile hayatımızı sürdürmemeliyiz. Önümüze bakmalı, zamanın getirdiklerini hem ülkemiz hem de insanlarımız için en iyi şekilde hayata geçirmeliyiz. Biz bunları yapalım, gerisi gelecektir” diye konuştu.