Futbolun sessiz gücü: Atletik performans 

Modern futbol artık sadece yeteneğin değil, bilimin de oyunu. Atletik Performans Antrenörü Mustafa Şen, “Oyuncuların performansını teknik-taktik kadar fizyolojik, biyomekanik ve psikolojik açılardan da değerlendirmek gerekiyor” dedi

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HÜSEYİN DEMİR
Futbolun sessiz gücü: Atletik performans  haberinin görseli

Modern futbolun temposu her geçen yıl artarken artık sadece topa iyi vurmak, iyi koşmak ya da yüksek teknik kaliteye sahip olmak yeterli değil. Oyuncuların fiziksel kapasitelerini bilimsel metotlarla geliştirmek, yük yönetimini doğru planlamak ve performansı sürdürülebilir hale getirmek, takımların başarısında belirleyici bir faktör. Bu dönüşümün İzmir’deki önemli temsilcilerinden biri olan Atletik Performans Antrenörü Mustafa Şen, oyunculuk kariyerinin ardından başladığı antrenörlük yolculuğunu Altınordu, Karşıyaka ve İngiltere’deki AFC Bournemouth deneyimleriyle şekillendirdi. Şen, bugün Bucaspor’da hem genç oyunculara hem profesyonellere bilimsel temelli bir performans kültürü kazandırmak için çalışıyor. Futbolun geleceğini belirleyen bu alandaki gelişimi, kendi kariyer yolculuğunu ve modern antrenman anlayışını konuştuk.

ANTRENÖRLÜK BİR YOLCULUK 

Altınokspor, Çanakkale Esenler Gençlik ve Spor, Ege Üniversitesi Gençlik ve Spor takımlarında forma giydin. Oyunculuk kariyerinden antrenörlüğe geçiş sürecin nasıl gelişti?

Aslında oyunculuk dönemim, antrenörlüğe geçişimin temelini oluşturdu diyebilirim. Futbol oynadığım yıllarda hem sahada mücadele etmenin hem de takımın bir parçası olmanın değerini öğrendim. Zamanla sadece oynamaktan değil, oyunu anlamaktan, analiz etmekten ve geliştirmekten büyük keyif almaya başladım. Bir noktada, oyuncu olarak bireysel katkımın sınırlı olduğunu; ancak atletik performans antrenörü olarak birçok sporcunun gelişimine dokunabileceğimi fark ettim. Bu düşünce beni fiziksel, teknik ve taktik alanlarda daha fazla öğrenmeye, eğitim ve saha deneyimiyle kendimi geliştirmeye yöneltti. Oyunculuktan gelen saha tecrübemi, antrenörlükte daha planlı ve bilimsel bir yaklaşımla birleştirdim. Kısacası, antrenörlüğe geçiş benim için bir bitiş değil, bir dönüşümdü. Sahada ve spor bilimleri alanında öğrendiklerimi şimdi başkalarına aktarıyorum ve bu süreç bana her gün yeni şeyler katıyor.

İNGİLTERE’DE KENDİMİ GELİŞTİRDİM 

Antrenör olarak Altınordu ve Karşıyaka’da görev aldıktan sonra İngiltere’de AFC Bournemouth altyapı takımında kısa süreli bir staj deneyimin oldu. Bu süreçte kendi gelişimin adına neler söylemek istersin?

Bu süreç, benim için sadece bir kariyer ilerleyişi değil; aynı zamanda bakış açımı, antrenörlük felsefemi ve insan ilişkilerimi olgunlaştıran bir yolculuk oldu. Altınordu ve Karşıyaka gibi altyapıya, gelişime ve sisteme önem veren kulüplerde görev yapmak, disiplinin, planlamanın ve sürdürülebilir oyuncu gelişiminin ne kadar kritik olduğunu öğretti. İngiltere’de AFC Bournemouth altyapısında geçirdiğim süre ise bana bambaşka bir perspektif kazandırdı. Spor biliminin, veri analizinin ve bireyselleştirilmiş antrenman planlamasının üst düzeyde uygulandığını gözlemledim. Türkiye’ye döndüğümde bu bakış açısını kendi çalışma ortamlarıma uyarlamaya çalıştım. Artık oyuncuların fiziksel, mental ve duygusal gelişimlerine daha bütüncül bir yaklaşımla bakıyorum.

BİLİMLE GELEN PERFORMANS 

Atletik performans antrenörlüğü Türkiye’de son yıllarda önem kazanan bir alan. Bu konudaki deneyimlerini nasıl değerlendiriyorsun?

Atletik performans antrenörlüğü Türkiye’de son yıllarda hak ettiği ilgi ve değeri almaya başladı. Bu dönüşümün hem tanığı hem aktif bir parçası olduğumu düşünüyorum. Bu alan artık yan bir hizmet değil, bir takımın uzun vadeli başarısının merkezinde yer alan bir disiplin. Altınordu gibi altyapı odaklı kulüplerde çalışmak, yaş gruplarına uygun yükleme, dönemsel planlama ve gelişim metriklerinin sürdürülebilir başarı için önemini öğretmişti. İngiltere’de Bournemouth’ta gördüğüm en çarpıcı nokta, spor bilimi ile saha uygulamaları arasındaki uyumdu. GPS kullanımı, kuvvet testleri, bireyselleştirilmiş rejimler ve sakatlık sonrası dönüş protokolleri günlük pratiğin doğal bir parçasıydı. Türkiye’ye döndüğümde bu prensipleri yerel şartlara uyarlamaya çalıştım. Kaynaklar farklı olabilir ama yük yönetimi, kuvvet-güç gelişimi, esneklik ve toparlanma stratejileri her yerde uygulanabilecek temel prensipler.

Kariyer hedeflerin ve gelecek planların neler?

Şu anda odağım tamamen atletik performans antrenörlüğü alanında kendimi en üst seviyeye taşımak. Bu alan hem bilimsel hem pratik açıdan çok geniş ve her gün yeni şeyler öğreniyorum. Kısa vadede hedefim; çalıştığım kulüplerde oyuncuların fiziksel, zihinsel ve atletik kapasitelerini en üst düzeye çıkarmak, sürdürülebilir bir performans kültürü oluşturmak. Uzun vadede ise teknik direktör olma hedefim var. Atletik performans kökenli bir antrenör olarak, oyuna fiziksel verilerin yanı sıra zihinsel, taktiksel ve liderlik boyutunda da katkı sunabileceğime inanıyorum.

MODERN FUTBOLUN BİLİMSEL YÜZÜ 

Sence atletik performans antrenörleri altyapılarda ve profesyonel takımlarda zorunlu hale gelmeli mi? Günümüz antrenman metotlarını bilimsel açıdan nasıl değerlendiriyorsun?

Kesinlikle evet. Atletik performans antrenörleri hem altyapılarda hem profesyonel takımlarda zorunlu hale gelmeli. Modern futbolun temposu ve fiziksel gereksinimleri artık klasik antrenman anlayışıyla karşılanamaz. Oyuncuların performansını teknik-taktik kadar fizyolojik, biyomekanik ve psikolojik açılardan da değerlendirmek gerekiyor. Özellikle altyapıda doğru yüklenme, hareket kalitesi, kuvvet dengesi ve koordinasyon gelişimi sağlanmazsa oyuncunun potansiyeli sınırlı kalıyor. Profesyonel seviyede ise yük yönetimi, maç sıklığı ve seyahat temposu nedeniyle daha teknik ve bilimsel bir yaklaşım zorunlu. GPS verileri, nabız analizleri, kuvvet testleri, uyku-beslenme takibi ve psikolojik durum analizleri artık antrenman planlamasının ayrılmaz parçaları. Ancak önemli olan, bu verileri yalnızca toplamak değil, doğru yorumlayıp oyuncuya özel hale getirmek. Çünkü her sporcu farklıdır. Atletik performans antrenörünün görevi sadece fiziksel verileri yönetmek değil, sporcuyu bir bütün olarak anlamaktır.

Sezon öncesi dönemde oyuncuların bireysel gelişimlerine katkı sağlamak için nelere dikkat etmeleri gerekiyor?

Sezon öncesi dönem, oyuncuların fiziksel ve mental olarak kendilerini yeniden inşa ettikleri bir süreçtir. Bu dönemde bireysel farkındalık çok önemlidir. Oyuncular kendi güçlü ve zayıf yönlerini bilmeli, sadece genel programa değil kendi ihtiyaçlarına uygun çalışmalara da odaklanmalıdır. Doğru beslenme, düzenli uyku ve toparlanma protokolleri yüklenmelerin verimini doğrudan etkiler. Kuvvet, esneklik, core stabilitesi ve sakatlık önleyici çalışmalar ihmal edilmemelidir. Ayrıca zihinsel hazırlık da çok önemli. Oyuncular sezon öncesinde hedeflerini belirlemeli ve takımdaki rollerine odaklanmalıdır.

Son olarak; antrenman bilimine, futbola ve Bucaspor’a dair eklemek istediğin bir mesajın var mı?

Antrenman bilimi artık modern futbolun merkezinde yer alıyor. Bilimi doğru anlayan ve sahaya entegre eden takımlar fark yaratıyor. Bucaspor olarak biz de bu bilinci sistemimizin merkezine koyuyoruz. Amacımız sadece bugünün başarısını değil, sürdürülebilir bir futbol kültürünü inşa etmek. Her gün sahada gelişmeye, öğrenmeye ve daha iyisini yapmaya odaklanıyoruz.

Kaynak : HÜSEYİN DEMİR

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.