Sayfa Yükleniyor...
Türkiye Binicilik Federasyonu İcra Kurulu Üyesi Kaan Başoğlu ata sporu olan biniciliğin ve atın önemli milli değerlerimizden olduğunu belirterek Türkiyede binicilik sporunun yaygınlaşması ve uluslararası başarılar kazanması için çalıştıklarını söyledi
NİLGÜN TAZE
1911de kurulan Binicilik ve Tatbikat Okulu ile başlayan sportif binicilik faaliyetlerinin, 1913 yılında Sipahi Ocağı'nın kurulması ile devam ettiğini söyleyen Türkiye Binicilik Federasyonu İcra Kurulu Üyesi Kaan Başoğlu, 1923 yılında Türkiye Binicilik Federasyonu'nun kurulduğunu belirtti. Bu tarihten itibaren olimpik binicilik dallarının Türkiye Binicilik Federasyonu çatısı altında gelişmeye devam ettiğini ifade eden Başoğlu, bu dönemde Türk Ordusunda yer alan askeri binicilik takımının üstün binicilik vasıflarını dünya standartlarında uyarlanmasında büyük katkıları olduğunu söyledi.
Türk süvarileri tarafından günün koşullarına uyarlanarak sportif hale getirilmesi ve askeri çabalar ile başlayan Türk biniciliğinin günün değişen koşulları ile sivilleştiğini belirten Başoğlu, bu sivilleşme sürecinde Avrupada Atatürkün Süvarileri adıyla nam salan Cevat Kula, Saim Polatkan, Cevat Gürkan ve Eyüp Öncü adlı dört subay binicinin katkıları yanında Nail Gönenli, Kemal Özçelik, Ziya Azak, Cevat Sümer, Salih Koç gibi daha sonra gelen ünlü binicilerin emeği olduğunu söyledi. Başoğlu, Türkiye Binicilik Federasyonu, Uluslararası Binicilik Federasyonunun 1932den beri üyesi olup dünya standartlarını Türkiyede bu sporu yapmak isteyen kişilere sunmaktadır. Dolayısıyla eğitimler ve bu eğitimleri verecek antrenörler dünya standartlara göre yetişmektedir. Verilen eğitimler binici olmak isteyen sporcularımızın ayıracağı zamana bağlı olmak ile birlikte Binicilik Federasyonumuzca federe olarak belirlenmiş kulüplerimizde yaklaşık 20 saatlik bir ders ile başlangıç aşamasında bilgiye sahip olunabilmektedir. Bu ilk aşamadan sonra yarışma sürecine giren biniciler için eğitim süreci bir zaman kıstasına bağlı olamaz, çünkü binicilik eğitiminde at faktörü de çok etkilidir, gidilecek nokta binici ve atın uyumu ile netlik kazanmaktadır dedi.
İLGİ İSTENİLEN DÜZEYDE DEĞİL
4 bin yıl önce Orta Asyadaki Türklerin atı binek hayvanı olarak kullandıklarını ve Orta Asya'da göçebe olarak yaşadıkları eski çağlarda Türklerin cirit ve kökbörü gibi at sırtında oynanan oyunlarda usta olduklarını söyleyen Başoğlu, Orta Asya´daki göçebe topluluklarının milattan en az 2 bin yıl önce atı binek hayvanı olarak kullandıkları bilinmektedir. Atı, av ve savaş unsuru olarak kullanan en eski topluluklar Asurlular, Babiller ve Hititlerdir. İskitler binicilik konusunda oldukça yetenekli olup, eyeri ilk kullanan topluluktur. MÖ. 8. ve 7. yy´da İskitler tarafından atın Eski Yunan´a getirilmesi ile binicilik sanatı gelişmeye başladı. Eski Yunan´da atın ve biniciliğin önemi kavrandıktan sonra tarihçi Ksenephon tarafından binicilik üzerine bilgiler veren -Hippike-Binicilik- adlı bir eser yazıldı. Tarihsel gelişimde Türkler yerleşik yaşamı seçmeye başladıktan sonra ata olan ilginin azaldığını görüyoruz. Açık söylemek gerekirse günümüze at ve biniciliğe ilgi olarak baktığımızda ülkemiz dünya standartlarını yakalamış değildir. Türkiye Binicilik Federasyonu olarak hedefimiz ülkemizde ata sporumuz olarak bilinen biniciliği hak ettiği seviyeye ulaştırmaktır açıklamasını yaptı.
HAYATIMIN BİR PARÇASI
Binicilik sporu ile nasıl tanıştığını anlatan Başoğlu, babasının yönlendirmesi sonucu atlı sporlara ilgi duyduğunu açıklayarak, atların her zaman hayatının önemli bir parçası olduğunu belirtti. Başoğlu,
Eskiden ailece gidilebilen Maslakta bugünkü askeriye olarak bilinen bir yarışma alanı bulunmaktaydı. Her hafta sonu yazın yapılan yarışmalara babam bizi götürürdü. Bu yarışmaları zevk ile seyrederken benimde ata binmemi çok arzu edermiş, bu vesile ile beni yönlendirdi. Maslakta kulüp atlarına binerek binicilik sporuna başladım, daha sonra binicilik ve atlar hiç hayatımdan çıkmadı şeklinde konuştu.
BİNİCİLİK PAHALI BİR SPOR DEĞİLDİR
Binicilik sporunu öğrenmek isteyen kişilerin bu sporun çok pahalı bir spor olduğu algısını taşıdıklarını ifade eden Başoğlu gerçeğin bu olmadığını belirterek, Biniciliğin pahalı olduğu algısı yanlıştır. Bir pantolon, çizme ve kask (tog) ile binicilik sporuna başlayabilecek kişiler 250 TL karşılığında bu ekipmanları temin edebilir. Daha sonra federe bir kulüpte alınan dersler 20 saat düşünüldüğünde 1.000 TL gibi bir maliyet ile biniciyi lisans alabilecek başlangıç seviyesine getirecektir. Özetle saati 50 TL civarında temel binicilik alt yapısı kurulabilmektedir. Bu maliyetinde hiç de düşünüldüğü kadar yüksek olmadığı görülmektedir ifadelerini kullandı.
GEÇMİŞTEN ÇOK GELECEK
Bugüne kadar edindiğini binicilik deneyimlerini paylaşan Başoğlu, geçmişte unutamadığı hatıralardan daha çok ileride unutamayacağı anılar olmasını istediğini ifade ederek, Mesela büyük bir başarı ile 56 yıl sonra Türkiyeyi 2016 Rio Olimpiyatlarında temsil edecek olan Usta Milli Binicimiz Ömer Karaevliyi Brezilyada seyretmeyi unutamayacağım bir deneyim olmasını istiyorum. Derin Demirsoy, Hulki Karagülle, Çağrı Başel, Kaan Kızılkaplan, Hüsnü Dinç, Efe Siyahi, Sencer Horasan, Sencer Can, Mert Alıcıoğlu, Hasan Şentürk gibi dünya klasmanındaki binicilerimizi dünya veya Avrupa şampiyonasında seyretme imkanım olursa zaten eskiye dayanan unutamadığım bir deneyim kalmaz. Türkiye Binicilik Federasyonu olarak Sayın Başkanımız Atıf Bülent Bora, As Başkanlarımız Sayın Hilmi Yaman, Osman Kılıç ve değerli Yönetim Kurulumuzun desteği ile bu deneyimleri ülkemize yaşatacağımıza inanıyorum ifadelerini kullandı.
BİNİCİLİK MEDİTASYONDUR
Biniciliğin insanın korkularını yenmesinde ve kişisel gelişimine büyük katkıları olduğunu ifade eden Başoğlu, biniciliğin dünyada iki canlının aynı anda yaptığı tek spor olduğunu belirtti. Başoğlu, bu sebeple bu sporun hissettirdiklerinin her binici için kendine özel değişik duygular yarattığını söyleyerek, At ve binici, sonsuz kombinasyonları birlikte yaratırken, bu değişkenlerin sebep olduğu hisler sonuçta birbirinden farklı oluyor. Örneğin sizin çok kötü bindiğiniz bir ata başka bir binici çok iyi biniyor. Bence yaratılan adrenalinin makul seviyelere indirilmesi, kimyasal olaya dayanan duyguların kontrol edilmesi, bir binici için kendine güven ve kişisel kontrolün en yüksek seviyeye çıkartılması ile mümkündür. Bu Nepal Dağlarında meditasyon yapan bir Hindu rahibin kalp atışlarını en alt seviyeye indirebilmesine benzer bir olaydır. Özetle bir binici kendine güven, hızlı ve doğru karar verebilme ile başlayan, yaratıcılık, kendi ve insanlar ile barışık olma gibi duyularını geliştirerek, hayvan sevgisini en derinden yaşayarak mutluluğa ulaşabilmeyi kolaylaştırabilir paylaşımında bulundu.
FEDERE OLMAYAN YERLERDEKİ KURSLARA DİKKAT
Bu sporu öğrenmek isteyenlere tavsiyelerde bulunan Başoğlu, binicilik sporunun engel atlama dışında farklı branşlarda da yapılmakta olduğunu belirtti. Başoğlu, Binicilik disiplinleri arasında doğa ile iç içe arazide atla bir nevi uzun bir yolculuk yapmak isteyenle atlı dayanıklılık branşını ya da zarafet, gösteri atın bir nevi dansı olan ve tüm atların temel eğitimi at terbiyesi branşını da seçebilirler. Tabi ki bu branşlar bizim ülkemizde tercih edilenler. Dünya binicilik branşları arasında atlı araba, atlı jimnastik gibi branşlarda mevcut. Binicilik sporunun öncelikle federe olan binicilik kulüplerinde yapılması uygundur. Federe olmuş Kulüpler Federasyonumuz tarafından denetlenip, olması gereken uluslararası standartlara ve bilgilere sahiptir. Uluslararası binicilik antrenörü lisansına sahip bir antrenör tarafından verilen dersler binicinin çok daha hızlı ve güvenli şekilde gelişimini sağlar. Bu sebeple antrenörün uluslararası lisansa sahip olması ve ata binilen yerin federe bir kulüp olması önemlidir dedi.
Ata binme ve attan inme çeşitleri ve kuralları;
Ata binmek için, binici atın sol tarafında durur, dizginleri sol elinde, atın başını alıp gitmesini engelleyecek bir uzunlukta tutar. Sol omzu atın sol tarafında olacak biçimde, yüzü atın kuyruğuna dönük olarak durur ve sol elini atın iki kürek kemiği arasındaki boşluğa koyar.
Sol ayağını, sağ elinin yardımıyla üzengiye yerleştirir, ayağıyla bastırarak üzengiyi kolanın altına doğru iter, olduğu yerde ata doğru döner ve eyerin ortasını ya da öte yandaki kenarını tutarak hafifçe sıçrayıp, sağ bacağını atın üzerinden aşırır ve yavaşça eyere oturur.
Ayağı ile yoklayarak yerini bulduğu üzengiye sağ ayağını geçirir ve dizginleri toplar.
Önemli Not:
Ata binerken sağ elle eyeri tutup kendini yukarı çekmek yanlış bir harekettir; eyerin yerinden çıkmasına neden olur. Attan inmenin değişik biçimleri vardır. Genellikle binici önce atı durdurur, dizginleri ve kamçıyı sol eline alıp iki ayağını da üzengilerden çıkarır. Sonra öne doğru eğilir, sol elini atın boynuna, sağ elini eyerin ön bölümüne dayar ve sağ bacağını atın sırtından çekerek, yere zıplar. Binici yavaşça parmak uçları üzerine düşmeli ve atın ön bacaklarına çarpmamaya dikkat etmelidir. Daha sonra dizginleri sağ elle ve geme yakın bir yerden tutmalıdır.
Önemli Not :
Attan inmeden önce her iki ayağın da üzengilerden çıkarılmış olması, dikkat edilecek en önemli noktadır. Dizginler sol elde ya da parmaklara sarılmış olarak her iki elde tutulur. Yuların gerginliği atın ağzının duyarlığına göre ayarlanmalıdır ve çok gergin olmamalıdır. Binici ayağını ya da yalnızca ayakucunu üzengi demirine koyabilir. Ayağının tümünü yerleştirmek deneyimsiz biniciler için daha fazla güvenlik sağlar, oysa yalnızca ayakucunu üzengi demirine koymak biniciye daha iyi bir denetim olanağı verir ve baldırlar ile topukların etkili bir biçimde kullanılabilmesini sağlar.
Binici elleri, bacakları, sesi ve kamçısıyla atın harekete geçmesini, yönlendirilmesini ve denetimini sağlar. Ata çok çeşitli yürüyüş ve koşu biçimleri öğretilebilir. En yaygın olanları yürüyüş, tırıs, eşkin ve dörtnaldır. Yürüyüşte atın adımları sol arka, sol ön, sağ arka, sağ ön gibi bir düzen içindedir. Her adım atışta, ayakların ikisi ya da üçü yere basar. Atı yürütmek için dizginler hafifçe tutulur ve bacaklarla usulca bastırılır. At hareket edince, gidişi bacaklar ve dizginlerle denetlenir.
Haber Merkezi