İzmir tenis için elverişli

TEB Kültürpark Cup için İzmir’e gelen başarılı tenisçi Çağla Büyükakçay, İzmir’in tenis için elverişli bir şehir olduğunu söyledi. Büyükakçay, 2017’nin sonuna kadar yine ilk 100’ün içinde olmayı hedeflediğini belirterek, “Bu sene benim daha cesur oynamamı gerektiren bir sene açıkçası. Bende şu anda onu yapmaya çalışıyorum” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 18.06.2017 08:27
  • Güncelleme Tarihi : 18.06.2017 08:27
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir tenis için elverişli haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN - RÖPORTAJ

Bu hafta sonu İzmir’de tenis turnuvası heyecanı yaşanacak. Kültürpark Tenis Kulübü’nün düzenlediği uluslararası tenis turnuvasında birbirinden iyi yerli ve yabancı birçok isim kortlarda kıyasıya mücadele edecek. Türk tenis tarihine adını altın harflerle yazdıran ve kazandığı başarılar ile Türk tenis dünyasını heyecanlandıran Çağla Büyükakçay da bu önemli turnuvada yer alarak ter dökecek.

Çağla Büyükakçay, tenis dünyasında ilkleri yaşatan bir isim. 15 yaşında A Milli Takım’a seçilen en genç sporcuydu. 21 yaşında ilk defa teklerde Grand Slam oynadı, 24 yaşında Akdeniz Oyunları’nda ilk altın madalyamızı kazandı, Tenis dünyasında kadınların birinci ligi diye tarif edebileceğimiz bir WTA turnuvasında, şampiyon olan ilk Türk tenisçi oldu. Grand Slam’de oynayan ve tur geçen ilk Türk kadın tenisçi de o oldu. Kadınlar sıralamasında 82. sıraya kadar yükselen Çağla Büyükakçay, TEB Kültürpark Tenis Cup öncesi sporculuk yaşamı, turnuva ve kariyer hedeflerini gazetemize anlattı.

Öncelikle 2017 sizin için nasıl başladı, bundan sonraki hedefleriniz ve bu turnuvanın sizin antrenman ve müsabaka periyodunuzdaki yerini öğrenebilir miyiz?

Geçen sene yaşadıklarımdan sonra, ilk 100’e girişim, olimpiyatlarda oynayışım vs. benim için inanılmaz başarılar oldu. Artık bütün, Grand Slamlar’ın, Premier turnuvaların ana tablosunda mücadele etmeye başladım. Hayatımda büyük bir değişiklik oldu. Futbolun Şampiyonlar Liginde oynamaya başladım diyebilirim. Senenin başı benim açımdan çok iyi geçmedi. Her ne kadar Avustralya açıkta benim için iyi bir kura gibi gözükse de diğer turnuvalarda da ilk 3 ay 3 kere ilk 10’dan raketle oynadım. Daha önce kariyerim boyunca hiç oynama fırsatı elde etmiyordum. Değişiklik oldu ama bana büyük bir tecrübe kazandırdı yüksek seviyede. 2017’ye bu sebepten dolayı daha farklı başladım. Bu sene benim daha cesur oynamamı gerektiren bir sene açıkçası. Bende şu anda onu yapmaya çalışıyorum. Tabi ki ilk hedefim ilk 100’de kalmaya devam etmek. Bu sene koruyacak çok puanım olduğu için büyük turnuvalarda erken elenmeler biraz sıralamamı etkiledi. Ama artık bitti benim puanlarım. 2017’nin sonuna kadar yine ilk 100’ün içinde olmayı hedefliyorum.

FAVORİM TOPRAK KORT

Kültürpark Tenis Kulübü’nün düzenlediği TEB Kültürpark Tenis Cup hakkında neler düşünüyorsunuz, İzmir’de bu denli uluslararası bir turnuva düzenlenmesini nasıl buluyorsunuz?

Burası da benim için çok değerli bir kulüp. Çocukluğum burada geçti. Çok kez geldim, arkadaşlarımla beraber liglerde oynadık. 12-14-16 yaş gruplarında birçok kez burada bulundum. Açıkçası ben bu tarihte çimde oluyorum. Wimbledon var çünkü haftaya. Wimbledon hazırlıklarından dolayı çim kortta İngiltere’de turnuvalar oynuyorum. Ama birkaç senedir çim kortta başarılı olmayı hedefledik. Bir ay İngiltere’de kaldık ve çok kendimi orada iyi hissedemedim. O yüzden bu sene bir plan değişikliğine gittik. Tesadüfen de İzmir’de bir turnuva var. Normalde ben toprakta kalmayı hedefliyordum, Wimbledon’dan önce de Wimbledon’dan sonra da. Çünkü favori zeminim orası ve orada daha başarılı oluyorum. Ama kendi ülkemizde, benim sevdiğim bir yer. Daha önce iki finalim var burada. Genç yaşlarımda bir 10 binlik seviyesinde final oynamıştım burada. Bir de yine kariyerimin sivrilmeye başladığı dönemlerinde ilk 200’e girişime yakın burada 25 bin dolarlık bir turnuva vardı. Orada final oynamıştım. Yani burayı seviyorum. Atmosferi çok güzel. Zaten ağaçların içinde, çok samimi bir ortam var. Güzel anıların da olması önemli tenisçiler açısından. O yüzden biz de kendi ülkemizde olduğu için neden olmasın dedik, tekrar hard korta girmekle alakalı. Bir de topraktan çime geçmektense, hard zeminden çime geçmek biraz daha mantıklı. Yani planlarımıza uydu diyebilirim. O yüzden buradayız. Turnuva için konuşmak gerekirse seviyesi iyi bir turnuva. Şampiyon olan çok ciddi bir puan alıyor. Burada alınan puan sıralamayı ciddi anlamda etkiliyor. Özellikle benim korumam gereken bir puan olmadığı için burada başarılı olduğum takdirde sıralamama etki edecektir.

İZMİR TENİS İÇİN ELVERİŞLİ

İzmir’in tenisteki potansiyelini nasıl görüyorsunuz, İzmir’den teniste başarıyı yakalayacak sporcular çıkabilir mi?

Benim çocukluk dönemimde İzmirli çok tenisçi vardı. Ancak profesyonel tenise geçiş yapamadılar. Bence sayının fazla olması çok önemli. Ne kadar çok tenis oynayan artarsa, profesyonel olma olasılığı o kadar artacaktır. Burada tesislerin tabi ki çok önemi var. Benim dönemimde burada İZTİK vardı, Karşıyaka Tenis Kulübü vardı. Şimdi UTEM yapıldı. Ülkemizde çok sayıda uluslararası turnuva düzenleniyor. Burada bazı seçimler yapıyoruz, yapmak zorunda kalıyoruz. Ama eminim ki ben bu tarz turnuvaların kendi kulüplerinde olması buradaki gençler için büyük ilham kaynağıdır. En iyi tenisçileri kendi kortlarında görmek, belki top toplayacaklar, belki oturup maçları izleyecekler, çok ciddi anlamda heves kazanacaklar. Onların kariyerinde bir başlangıç olabilir burası. TV’den izlemekle, canlı izlemek çok farklı oluyor. O yüzden bu hafta İzmirlilerin desteği beni zaten çok mutlu eder ama bütün tenisçi arkadaşlarım da ne kadar insan gelirse burada tenis o kadar yaygınlaşır, o kadar tenis oynayan artar. Yani bunların hepsi birbirine bağlantılı olarak gelişiyor. Bence İzmir tenis açısından çok elverişli bir şehir. Çünkü iklimi çok güzel. Benim belki profesyonel olmamın bir sebebi Adana’da doğup büyüdüğüm için, hem küçük bir şehir olduğu için, hem kışı fazla olmadığı için, Yani İzmir’in de böyle bir artısı var gerçekten.

WİMBLEDON’A BEKLENTİYLE GİTMİYORUM

TEB Kültürpark Cup’tan sonra katılacağınız Wimbledon tenis turnuvası hakkında ne düşünüyorsunuz, Wimbledon’daki hedefiniz nedir?

Wimbledon’a bu sene beklentiyle gitmiyorum. Geçen sene ana tablodan katıldım ve gerçekten rüya gibi bir tecrübe edindim orada. Bu sene elemeden katılacağım. Çim kort çok farklı bir zemin, oyun planının çok fazla olmadığı, çok büyük vuruşların önem kazandığı bir zemin. O yüzden TEB Kültürpark Cup’taki zeminin hızlı olması benim işime yarayacak. Burası benim için güzel bir antrenman olacak çimden önce. Ama bu sene Wimbledon’a beklentiyle gitmiyorum. Maç maç gidip puanları hedefliyorum şimdilik.

GENÇLER, MENTAL OLARAK GÜÇLÜ OLMALI

Bize biraz turnuvalara nasıl hazırlandığınızdan ve genç sporculara varsa tavsiyelerinizden bahseder misiniz?

Profesyonel olarak 25 hafta turnuva oyuyorum. Değişik yerleri geziyorum. Yurt dışında turnuvalar oynuyorum. Ama her iş gibi bu işin de gereği bu. Bunu anlamak lazım. Benim işimin bir gereği de seyahat etmek. Oralara adapte olmak. Havaya, topa, oranın yemeklerine ve birçok şeyle baş etmek zorunda kalıyoruz. Gençler artık sosyal medya sayesinde bizim gibi başarılı sporcuları çok takip ediyorlar, görüyorum. Gençler, büyük tenisçiler neler yapıyorlar, nasıl bir hayat sürdürüyorlar onu yakından takip ediyorlar. Dışarıdan bakıldığında belki güzel bir hayat gibi gözüküyor. Bu anlamda pozitif bir değer katıyordur onlara ama hem mücadele, stres, iyi antrenmanlara rağmen bazen performansı korta yansıtamamak gibi negatif şeyler de olsa başka bir hayat yaşıyorsunuz yaşıtlarınızdan. O yüzden benim gençlere birinci tavsiyem tenisi sevdiklerinden emin olmaları. Çünkü bu işi sevmeden yapmak gerçekten imkansız. Yani pes edecek noktaları oluyor bir yerde. Kendinizi ve tenise olan sevginizi sorguladığınız çok zaman oluyor. O yüzden tenisi sevdiklerinden emin olmaları lazım. Onun dışında çok ciddi bir emek gerektiriyor bu iş. Zaten seven insan korttan çıkmak istemiyor. Bence çalışma mesaisinden çok verimli antrenman önemli. Klasik şeyler vardır; Çok çalışmak lazım, 6 saat kortta olmak lazım gibi. Bence verimsiz bir 6 saattense, hiç yapmamak daha iyi. O yüzden o antrenman saati eğer iki saatse, orada kendilerini yüzde 100 vererek, kendi eksiklerine yönelik çalışarak daha verimli antrenman yapmalarını öneriyorum ben. Bir sporcunun gelişimini sürekli takip etmek ve gelişme arzusunda olmak gerekiyor. Bir tenisçi için zaman en değerli şey. Onu yitirmemek lazım. 26 hafta turnuva oynuyorum. 1 hafta kazanıyorsam 25 hafta kaybediyorum. Bu yüzden ailelere de çok büyük iş düşüyor. Etrafınızda hep olumlu insanlar bulundurmak gerekiyor. Genç sporcuların mental olarak çok güçlü olması gerekiyor. Bir süre sonra bakıyorsunuz herkes forehand backhand’i çok iyi biliyor. Artı kondisyonda çok üst seviyede olmaya başladı. Ancak bir süre sonra mental güç önemli olmaya başlıyor. 25 haftada bir tane turnuva kazanıyorsunuz iyi geçiyor ama senenin geri kalanını aynı şekilde aynı istikrarla geçirmek çok güç. Beklentiyi baskılamak ve kazandığınızda da durumu biraz daha normalleştirmek daha ön planda oluyor. Buralarda sporcunun takip edilmesi yönlendirilmesi çok fazla önem arz ediyor.

TENİSE DESTEK ARTTI

Tenisin ülkemizde yeteri kadar yaygınlaşıp daha geniş kitlelere yayılamamasına nasıl bakıyorsunuz, sizce bunun nedenleri nelerdir?

Tenisin şöyle bir dezavantajı var. Teniste raketiniz, topunuz ve sahanızın olması şart olduğu için bir nebze bir uğraş gerektiriyor. Bir topla iki arkadaş buluşup birbirlerine pas atarak futbol oynayabilir futbolu sevebilir. Günümüzde tenis biraz daha gelişmeye başladı. Belediyelerin kortları var. Eskiden sadece özel kulüpler vardı ve oraya üye olmak gerekiyordu. O yüzden ciddi bir maliyet gerekiyordu. Ama bu konular artık Türkiye’de aşıldı. Belediyeler tenis için çok fazla imkan sağlıyor. Raket konusu malzeme konusu biraz problem gibi duruyor ama bunları gözde çok fazla büyütmemek gerekiyor.

TENİS GEÇ UZMANLAŞILAN BİR SPOR

Sizce tenisin yaygınlaşması için sponsor desteği ne kadar önemli, sporculara için sponsor desteği ne ifade ediyor?

Bugüne kadar başarılı olan sporcuların hiçbiri varlıklı ailelerden gelen sporcular değil. Dünya çapında sporculara bakarsanız bunu görebilirsiniz. Hep bir emek ve zorlama ile buraya gelen sporcular var. Zaten bu işlere başladıktan sonra destek hemen geliyor. Raket sponsorunuz oluyor. Belki biraz emek verip başarılı olunca kıyafet sponsorunuz oluyor. Yani şirketlere ve sponsor olacaklara şöyle bir mesajı vermek daha doğru olur. Tenis çok geç uzmanlaşılan bir spor. Size 8 yaşından itibaren çok iyi bir yatırım gerektiriyor. Küçük yaştan itibaren iyi antrenörlerle iyi kondisyonerlerle çalışmak gerekiyor. Bazen bize soruyorlar bizde neden grand slam şampiyonları yok. Neden Serena Williams’lar Sharapova’lar yok deniyor. Çünkü 8 yaşından itibaren proje gibi gelişen, proje gibi çalışan çocuklar yok. Bizim başarılı olan sporcularımız biraz tesadüf eseri başarılı oluyorlar. Kendi imkanları ve kendi fedakarlıkları ile bir yere gelen sporcular oluyorlar. Ben tesadüf eseri değilim artık. Çok üzün süredir devletimiz ve tenis federasyonu tarafından destekleniyorum. Bu destek olmadan buraya gelmek mümkün değil. Burada sponsor olacak insanlar biraz daha bu işte başarının geç geleceğini bilerek bu işe girip bir yerde yatırım yapmaları gerekiyor. 12 yaşında bir çocuğa yatırım yapacaklar belki on senelik bir yatırım olacak ama o çocuk 10 sene sonra 22 yaşında büyük bir sporcu olacak. Belki ilk 50’de belki ilk 100’de olacak. Türkiye bu konuda artık gelişmeye başladı. Destek verilince başarının geldiği anlaşıldı. Özel şirketlerin ise burada daha fazla destek olması gerekiyor. Devlet desteğini dünyada sadece Türkiye veriyor. Bu bence çok önemli bir olay. Bunu hiçbir ülke yapmıyor şu anda.

SIRALAMADA DAHA YUKARILARI HEDEFLİYORUM

Bundan sonraki kariyer hedefiniz hakkında neler söylersiniz?

Ben hem toprak kortta hem de hard kortta daha başarılıyım ama kariyerim ile ilgili olarak geçen sene kadınlarda dünya sıralamasında 60. sıraya kadar yükselmiştim. İlk hedefim o kariyer rekorunu yükseltmek olacak. Benim başarım gençler içinde çok önemli. Ben ne kadar ileriye gidersem gençler de orayı hedeflemiş olacak. Bir anlamda çıtayı yükseltmiş olacağım. Grand slamların ana tablosunda yer almak çok ciddi bir fark oluyor. Fransa Açık’ta 3. tur çok uzak değildi. Önümüzdeki senelerde en üst seviyede oynamayı hedefliyorum.

GÜÇ İYİ AMA TEKNİK DAHA ÖNEMLİ

Tenis dünyasına baktığınızda hangi tenisçinin oyununu kendinize daha yakın görüyorsunuz, kimleri takip ediyorsunuz?

Kendi oyunuma yakın bulduğum bazı oyuncular var. Toprak kortta bu sene Simona Halep çok başarılı oldu. Bir de ben bu sene onu ayrıca takip ediyorum. Çünkü tenis denince Serena Williams gibi Sharapova gibi uzun bir boy, güçlü kaslar göz önünde bulunduruluyor. Ama Simona Halep 1.68 boyunda ve küçük vücutlu ve çokta kaslı olmayarak dünya iki numarası olarak bütün dünyaya başka bir şey kanıtladı. Sadece güç olmadığını ve akılın olmazsa olmaz olduğunu göstererek başka bir şey başardı. Bence tabiki geliştirilecek birçok şey vardır. Ancak o çok kısa boylu ya da onu kas kütlesi çok zayıf gibi yorumlar çürüdü. Radwanska’nın bacakları çok ince, Serena Williams’ın bacakları çok kalın ancak herkes herkese karşı galibiyet alabiliyor. Güçlü olmak çok iyidir ancak teknik daha fazla önem kazanıyor.

TENİSTE İSTİKRAR OLMAZSA OLMAZDIR

Son olarak TEB Kültürpark Cup’ı nasıl değerlendiriyorsunuz, turnuva genelinde Türk tenisinin gelişimini nasıl görüyorsunuz?

Burada yüksek seviyeli bir turnuvada (Kültürpark Tenis Cup) çok sayıda Türk tenisçinin ana tabloda olduğunu gördüm. Ciddi bir katılım var. Bu Türk tenisinin çok geliştiğini gösteriyor. Benim çocukluğumda ancak 2-3 sporcu ana tabloda olurdu. Bence gelişmeye devam ediyoruz. 12-13 yaşlarındaki başarıları sürdürmek lazım. Teniste istikrar olmazsa olmazdır. Ama ben Türk tenisi açısından güzel günlerin olacağını düşünüyorum. Bence yeni nesil daha güçlü olacak.