“Anlaşma olumsuz sonuçlar getirecek”

Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Eda Bekçi, Avrupa Birliği ve Türkiye ile varılan anlaşma gereği yakalanan mültecilerin Türkiye'ye gönderilmesi, Türkiye'de AB desteğiyle 6 yeni kamp inşa edilmesi ve AB'nin Türkiye'den sadece 500 bin mülteciyi kabul etmesi maddelerine sert tepki gösterdi


  • Oluşturulma Tarihi : 08.10.2015 08:18
  • Güncelleme Tarihi : 08.10.2015 08:18
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Anlaşma olumsuz sonuçlar getirecek”

NİHAT AK

Avrupa Birliği ile varılan anlaşma gereği, Avrupa topraklarında yakalanan mültecilerin Türkiye'ye geri gönderilmesi ve AB desteğiyle Türkiye'de 6 yeni kamp inşa edilmesi ve AB'nin 500 bin adet mülteciyi kabul etmesi maddelerine Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Eda Bekçi sert çıktı.

Bekçi, anlaşmayla AB'nin ikiyüzlülük yaptığını ve Türkiye'yi AB'nin sınır kapısına dönüştürmesiyle kalmayıp, sığınmacılara haklar tanıyan Cenevre sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini'de ihlal ettiğini savundu.

"AB İKİYÜZLÜLÜK YAPIYOR"

Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Eda Bekçi, Türkiye-AB arasında varılan anlaşmanın var olan durumdan daha olumsuz sonuçlar doğuracağını belirterek AB'nin ikiyüzlü hareket ettiğini söyledi.Bekçi, "Bu kadar aleni yüzsüzlük ve ikiyüzlülük olamaz. AB ikiyüzlülük yapıyor. 500 bini aldılar diyelim şu anda 2 milyon yasal kayıtlı mülteci var. Onun dışında kayıtsız yarım milyon var. 500 bini AB aldı diyelim geri kalan 1.5 milyon kayıtıl mülteci ne olacak? Türkiye'nin AB'ye bağlı olmaksızın.Kalıcı doğru düzgün yasal düzenlemelerle çözüm yolu üretmesi gerekiyor" diye konuştu.

"ÖLÜMLER DAHA DA ARTARAK DEVAM EDECEK"

Anlaşmanın kesinlikle çözüm getirmeyeceğini belirten Avukat Eda Bekçi, "Bu anlaşma çözüm getirmeyecek. Çünkü mültecilere çeşitli haklar tanıyan 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne taraf ülkeler mültecilere kapılarını açmak durumunda. Buna AB ülkeleri de dahil. AB sığınmacıları mülteci olarak kabul etmek zorunda. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 14'üncü maddesi gereği sığınma hakkı birinci kuşak temel insan haklarındandır. Bu düzenlemelerle bu hak sınırlanmaktadır. Kişilerin yasal yollarla iltica etmeleri engellenmekte. Böylelikle deniz kazaları insan kaçakçılığı ve ölümler körüklenmektedir. Ülkeler sınırlarını açmadığı sürece kaçakçılık da ölümler de artarak devam edecek" uyarısında bulundu.

"6 YENİ KAMP YARAYI DAHA DA KANIRTACAK"

Anlaşmayla Türkiye'nin AB'nin sınır kapısı haline geldiğinin altını çizen Bekçi, “Şu anda 258 bin Suriyeli şu anda kamplarda. İnsanları kamplara kapatarak ancak toplumsal çatışmayı körüklersiniz. Kamptan çıktıklarında da sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Nitekim kamplardan çıkmaya çalışıyorlar ve insan kaçakçılarının eline düşüyorlar. 6 altı yeni kamp yarayı daha da kanırtacak bir durum yaratacak. Bu durumda Türkiye'den mültecileri kabul etmeleri gerekiyor. Ancak Türkiye bir defa daha AB'nin sınır kapısına dönüştürüldü. Mülteciler her zaman siyasi argüman olarak kullanıldı tarih boyunca. Yine pazarlık konusu haline getiriliyor yine insan faktörü gözetilmeksizin” diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN COĞRAFİ ÇEKİNCE ŞARTI VAR

 Türkiye'nin taraf olduğu ve imzaladığı Cenevre Sözleşmesi'nde coğrafi çekince şerhi koyduğunu, bu çekinceye göre Avrupa Konseyi olmayan ülkelerden gelen mültecileri kabul edip mülteci statüsü veremeyeceğini vurgulayan Av. Eda Bekçi, AB ülkelerinin ise coğrafi çekince şartı olmadığına dikkat çekti. Bekçi, "Türkiye'nin coğrafi çekincesi var. Türkiye taraf olduğu Cenevre Sözleşmesi'ndeki coğrafi çekincesi gereği Avrupa Konseyi olmayan ülkelerden gelen mültecilerle ilgili mülteci statüsü vermez. Sadece geçici sığınma hakkı verir. Ve geçici sığınma hakkı verilen sığınmacıların BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından coğrafi çekincesi olmayan 3'üncü ülkelere yerleştirmeleri yapılır. Ki AB ülkelerinin hiçbirin coğrafi çekincesi de yok. Bu yerleştirmeler ülkelere mültecilerin dosyalarının sunulması ve ülkelerin bunların içinden tercih yapması şeklindeydi. Suriyeliler 2014 tarihli Geçici Koruma Yönetmeliği'ne tabiler. Bu yönetmelikle Türkiye Suriye savaşından gelen herkesi koruma altına aldığını kabul etti. Bu şöyle olumsuz bir sonuç doğurdu; BM Suriyelilerin Türkiye'de güvende oldukları gerekçesiyle uluslararası koruma başvurularını kabul etmiyor. Böylece bu prosedürle 3. ülkelere yerleştirilmeleri engellenmiş oldu. Yani bu kişilerin BM başvuruları da dosyaları da yok. Geçici koruma kişilerin uluslararası korumaya başvurmalarını engelledi. Suriyeliler Türkiye'de kapana sığındılar. Ne ülkelerine dönebiliyorlar ne de Türkiye'den yasal yollarla çıkamıyorlar. Bu kapana kısılmışlık insanları değişik yollarla kitleler halinde çıkmaya çalışmalarına neden oluyor. Çünkü geçici koruma bir çare olamıyor. Daha da olumsuz sonuçlar doğruyor" dedi.

Haber Merkezi