Makineciler makineleştiriliyor mu?

Üçel Moda Akademisi Müdürü Özgül Yücel Yardımcı, tekstil sektöründe makinecilerin azaldığını bu sebeple işletmelerin kalifiye eleman bulmakta zorluk çektiğine dikkat çekti


  • Oluşturulma Tarihi : 17.01.2016 08:05
  • Güncelleme Tarihi : 17.01.2016 08:05
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Makineciler makineleştiriliyor mu?

EMİNE YALÇIN

Tekstil alanında makinecilerin azaldığını öne süren Üçel Moda Akademisi Müdürü Özgül Yücel Yardımcı, kız meslek liselerinde hazır giyim bölümlerinin kapandığını da söyledi. Tekstil sektöründe 20 yılı geride bırakan Fidelio Gelinlik ve Abiye Firma Sahibi Sinan Karabulut ise birçok geçerli sebepten dolayı makinecilerin başka mesleklere kaydığını ifade ederek, ailelerin de çocuklarının makineci olarak çalışmasını desteklemediğini dile getirdi.

YOĞUN BİR İŞ STRESİ ALTINDA ÇALIŞIYORLAR

Üçel Moda Akademisi Müdürü Özgül Yücel Yardımcı, işletmelerin kalifiye eleman bulmakta zorluk çektiklerine dikkat çekerek, artık insanların masa başı iş istediklerini vurguladı. Makinecilik mesleğinin zor bir zanaat olduğunun da altını çizen Yardımcı, “Makineci uzun bir süre hiç kalkmadan makinada vakit geçiriyor. Yoğun bir iş stresi altında çalışıyor. En çok mobbing dediğimiz şirket içi şiddet, tekstil alanında var. Kişinin iyi bir liseden ya da üniversiteden mezun olarak makine başına oturması bir anlam ifade etmiyor. Tekstil mühendisi de mobbinge uğruyor, liseden mezun olup gelen eleman da. Bu sorunlar işverenlerden dolayı ortaya çıkıyor. Çalışanların önüne yapacağı iş atılarak ‘bunu yap’ deniyor. Bu seferde ne oluyor, çalışan eziliyor. Kendi kabuğuna çekiliyor. Sormak istediğini soramıyor. Evet bu insanlar para kazanıyor ancak posaları çıkarılarak kazanıyor. Bu yüzden bu işi bilen yapmıyor öğrenmek isteyen de öğrenmiyor” diye konuştu.

İLERLEMESİ DE KENDİNİ GELİŞTİRMESİ DE MÜMKÜN DEĞİL

Kız meslek liselerinde hazır giyim bölümlerinin kapandığına dikkat çeken Yardımcı, öğrencilerin staj döneminde iş ortamında yaşanan zorlukları gözlemlediğini söyledi. İzmir’de çalışanına hakkını veren iş yerlerinin de olduğunun altını çizen Yardımcı, “Ürün üretime girdiği noktada olay tamamen makinecilerin işidir. Bir işi yapan çalışan aynı işi yapar. Kol takan bir kişi sadece kol takar. Bir kişi sadece ürünün yakasını takar. Dolayısıyla kişi öğrendiği işte ustadır. O kişiye bir numune dikmesini söyleyemezsin. Çünkü bilemez. O kişinin öğrendiği tek bir şeydir. Sadece o işi yapar. Alanı dışında başka bir iş yapmasını isterseniz dikemez. Çünkü o iş öğretilmemiştir. Öğretilmeye gerek duyulmamıştır. Yani o kişinin ilerlemesi de kendini geliştirmesi de mümkün değil” şeklinde konuştu.

SURİYELİ ÇALIŞTIRMAK İŞLERİNE GELİYOR

Yardımcı, İzmir’de gözle görülebilecek şekilde moda evlerinin Suriyeli vatandaş çalıştırdığını da öne sürerek, işverenlerin Suriyeli vatandaş çalıştırmanın işlerine geldiğini dile getirdi. Yardımcı: “Bu durumun ortaya çıkması işverenlerden kaynaklanıyor. Çünkü bakıldığı zaman Suriyeliler, daha az paraya çalışıyor. İşveren getir götür işini yapan elemanından daha az para veriyor Suriyeli çalışanına” dedi.

ALTIN YUMURTALAYAN TAVUK GİBİ

Gözle görülmeyen bir kaosa gidildiğini anlatan Yardımcı, herkesin makineci aradığını iddia etti. Dönem dönem makinecilik adı altında kurslar açtıklarını anlatan Yardımcı, kursa kimsenin başvuru yapmadığını çünkü kimsenin makine başına oturmak istemediğini söyledi. Yardımcı, “Tekstil alanında personele daha insani koşulların oluşturması gerekiyor. Çünkü bu sektörde iplik temizleyeninden işin sahibine kadar herkes para kazanıyor. Bu sektör altın yumurtalayan tavuk gibi. Bu sektörün bitmemesi lazım. Nice bu işi yapanlar işin stresi ile uğraşmak istemediklerini için başka alanlara kaydı. İnsana verilen değer arttığı zaman bu işleri yapacak insan sayısı da artacaktır. Karşılıklı iyi niyet ve pozitif bakmak yeterli” ifadelerini kullandı.

UCUZ İŞÇİNİN OLMASI KİŞİLERİ BAŞKA MESLEKLERE YÖNLENDİRİYOR

Fidelio Gelinlik ve Abiye Firma Sahibi Sinan Karabulut ise tekstil sektöründe 20 yılı geride bıraktığını belirterek, üretimden pazarlama ve satışa kadar her departmanda çalıştığını söyledi. Karabulut, “Üretim safhasında nitelikli personelin az olması, nitelikli personelin yetişmemesi, personele doğru imkanların sağlanmaması, ülkemizin göç alması ve alınan göçlerin insan gücüne harcanan paraların daha aşağı çekilmesine sebep olması ve maalesef ucuz işçinin olması gibi sebepler kişileri başka mesleklere yönlendiriyor” diye konuştu.

YÜZDE 80’İ ÇOCUK GELİŞİMİNİ TERCİH EDİYOR

Sektörde farkındalık yaratmak için sanat okullarına giderek seminerler verdiklerini açıklayan Karabulut, verdikleri seminerlerde eğitim veren kişilerin öğrencilere hayata atılmanın kolay yolunu gösterdiklerini gözlemlediklerini ifade etti. Karabulut, “Mesela Manisa Turgutlu’da yaptığımız seminerde öğrencilerin en çok tercih ettiği bölümü sorduk. Öğrencilerin yüzde 80’i çocuk gelişimi bölümünü ve bilgisayar ile alakalı olan bölümleri seçiyormuş” şeklinde konuştu.

SENEDE 7 YÜZ BİN NİKAH KIYILIYOR

Karabulut, Türkiye’de senede yaklaşık 7 yüz bin nikahın kıyıldığını belirterek, kimsenin bu sektöre harcanan paraların farkında olmadığını söyledi. Türkiye’ye inanılmaz bir şekilde ithal ürünün geldiğini ve gelen ürünün tüketildiğini de sözlerine ekleyen Karabulut, “Ayrıca tüketilmeye zorlanıyor. Burada üretilmiyor. Üretmesi için insan gücü gerekli. Yetişmesi gereken öğrenciler maalesef başka alanlara yönlendiriliyor. Bu sefer sektörde çalışacak eleman bulamıyoruz. Burada biz çalışacak eleman bulamayınca üretim Adana’ya ya da Şanlıurfa’ya kayıyor. Neden? Çünkü oralarda Suriyeli vatandaşlar ucuza çalıştırıyorlar. Suriyeliler de paraya ihtiyaçları olduğu için az paraya bile kanaat ederek çalışıyorlar. Bu durumu da işverenler kullanıyorlar” dedi.

BÜYÜK FİRMALAR ÜRETİMLERİNİ YURTDIŞINA KAYDIRIYOR

Büyük firmaların üretimlerini yurtdışına kaydırmaya başladıklarına da dikkat çeken Karabulut, ayrıca işveren ve çalışanın etik kuralları çiğnediğini ifade etti. Karabulut, sözlerine şu şekilde devam etti: “Çalışan 2 bin lira para alıyor. Diğer firma fazlasını teklif ediyor. Çalışan fazla para veren şirketi tercih ediyor. İşveren de işi olmadığı zaman çalışanını işten çıkartıyor. İki tarafta etik kuralları çiğniyor.”

İŞVEREN TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYACAK

Karabulut, çocuğunun makineci olarak çalışmasını ailelerinde istemediğini, bu konuda çocuklarını ailelerinin de desteklemediğini belirterek, büyük firmaların personel yetişebilmesi için gerekli şekilde departmanlar oluşturmasını önerdi. Karabulut, sözlerini şu şekilde bitirdi: “Personelin işini severek yapabilmesi için öncelikle işveren taşın altına elini koyacak. Çalışma saatleri içinde çalışanın sosyal faaliyetlerini yapabileceği alanlar oluşturacak. Çalışanları heveslendirecek. Çalışanlara değer verecek.”

Haber Merkezi