Sayfa Yükleniyor...
İzmir Barış Bloku, Sevinç Pastanesi önünde bir basın açıklaması düzenleyerek doğu illerinde yaşanan sivil ölümlerini kınadı ve bir an önce çatışmalı ortamın sona ermesi için taraflara ateşkes çağrısında bulundu
Yüksekova, Silvan, Hakkari ve Cizre gibi yerlerde yaşanan sivil ölümlerine tepki göstermek için bir araya gelen Barış Bloku bileşenleri, ülkenin giderek açık bir iç savaş haline dönüşmeye başladığına vurgu yaparak Kıbrıs Şehitleri Caddesindeki Sevinç Pastanesi önünde bir basın açıklaması düzenledi. Eyleme HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, HDP İzmir İl Eş Başkanları, Barış Anneleri Meclisi ile çok sayıda vatandaş katıldı. Susma sustukça sıra sana gelecek, Savaşa hayır, barış hemen şimdi, İzmir barış istiyor sloganlarının yükseldiği basın açıklamasında, Yüksekova katliamına sessiz kalmayacağız pankartı açıldı. Basın açıklamasının ardından 1 Eylül barış mitingi için halka katılım çağrısı yapıldı.
DERSİM TAKLİDİ DEĞİL Mİ
Barış Bloku Eş Sözcüsü Prof.Dr. Nilgün Toker tarafından okunan basın açıklamasında savaşın tüm taraflarına barış çağrısı yapıldı. Tek parti rejiminin mutlak iktidarının yeniden tesis edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Toker, Gever-Yüksekovada, Silvanda, Hakkaride, Cizrede şehirler kuşatılmış, dışarıyla tüm bağlantıları koparılmış bir şekilde topyekün bir yok etme savaşı sürdürülüyor. Ülkenin bir yerlerinde 1930ların tek parti rejiminin mutlak iktidarını tesis etmek için yaptığı şeylerin aynısı yapılıyor. Hatırlayalım, 1937de Dersimde mutlak devlet hakimiyetini sağlamak için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından harekat düzenlenmiş ve bölgede yaşayan 13 binden fazla sivil ile 110 asker ölmüş ve 12 bine yakın insan zorunlu göçe tabi tutulmuştu. Gevere yapılan harekat, bir Dersim taklidi değil midir? diye sordu.
SAVAŞI DURDURUN ÇAĞRISI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini başkomutan ilan ettiğini belirten Toker, Bir arada yaşamak için demokratik yollar tartışılsın diye konuştu. Toker, açıklamasına şunları ekledi: Kanı yerde kalmayacak dedikleriniz de bizim çocuklarımız, feda edebileceğinizi söyledikleriniz de. Tüm ölenler, öldürülenler bizim çocuklarımız... Hukuku bile olmayan olağanüstü hal rejimiyle, bombalamalar, yangınlar, misillemeler, köyleri ve kasabaları çevirip yakmalar sardı etrafımızı. Bu savaş değdiği her şeyi yakıyor ve yok ediyor. En önemlisi de insanlığımızı yok ediyor; zulmü ve acıyı görmeyen insan değildir. O halde hiç olmazsa insan kalabilmek için her bir tarafa öldürme, acı verme ve zulmetme demeliyiz. Savaşın tüm taraflarına diyoruz ki, savaşı durdurun, silahları susturun ki analar ve babalar çocuklarını sevgiyle kucaklasın. Cansız, kanlı bedenini taşımasın. Savaşı durdurun, ellerinizi tetiklerden çekin ki yarın birbirimizin yüzüne bakabilelim. Savaşı durdurun ki nasıl bir arada yaşayacağımızı demokratik yollardan tartışalım.
Haber Merkezi