BAYRAMLARI BAYRAM GİBİ YAŞAMAK

Dünyada her toplumun kendine has kültürel ve moral değerleri vardır.

Bu değerler, insanlığın doğuşu ile başlamış ve zamanla gelişerek, bin yıllarca toplumları ayakta tutmuştur.

Dini bayramlar sözü edilen önemli değerlerdendir.

Diğer değerler gibi, dini bayramlar da toplumumuzu ayakta tutan, birbirine bağlayan önemli değerlerimizden biridir.

Özellikle paylaşma, yardımlaşma ve dayanışmanın adeta tavan yaptığı Kurban Bayramı, çok özel bir yere sahiptir.

Birçok fakirin, yoksulun evine Kurban Bayramı vesilesiyle et girmektedir.

Güzelim Anadolu insanı, dini bayramlarını yüreğinin güzelliğine yaraşır bir şekilde değerlendirir.

Bayram hazırlıklarına haftalar öncesinden başlar.

Herkesi günler öncesinden tatlı bir telaş alır.

Birçok ailede hummalı bir çalışma başlar.

Evlerde genel temizlik yapılır.

Akraba, komşu ve yoksullarla paylaşılmak üzere kurbanlıklar alınır, misafirler için en güzel ikramlıklar hazırlanır.

Camilerin tertip, düzen ve temizliği gözden geçirilir.

Belediyeler ve diğer kamu kurumları, bayramın anlamına uygun, huzur ve coşku içinde geçmesi için kendilerine düşen görevleri yerine getirir.

Dolayısıyla, bayramlar, hızlı ve  baş döndürücü şekilde bir değişimin içinde olduğumuz günümüzde komşu, dost ve akrabaların ziyaret edilmesi,  küskünlerin barışması, yoksul ve kimsesizlerin gözetilmesi için büyük bir fırsattır.

Bireyselliğin ve kalabalıklar içinde yalnızlığın ön plana çıktığı günümüzde, bayramlar toplumun kaynaşmasına, dayanışma içine girmesine ve adeta terapi olmasına vesile olmaktadır.

Günümüzde insan ilişkilerinde sınırların kalkmasıyla, çocuklarımız değer karmaşası yaşayabilmektedir.

Bunda basın, televizyon, cep telefonu, internet ve sosyal iletişim platformlarının büyük rolü vardır.

Onun için bayramların değerinin iyi bilinmesi ve amacına uygun geçirilmesi için en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekir.

Çünkü bayramlar, insanın düşünce ve davranışlarını etkileyen ve ona yön veren müstesna günlerdir.

Burada özellikle bayramın özüne uygun olarak geliştirilerek yaşatılması ve böylece genç kuşaklara doğru bir şekilde aktarılması büyük önem taşımaktadır.

Bunun da yolu, büyüklerin genç kuşağa model olmasından geçmektedir. 

Çünkü “model olmak” çocuk eğitiminde ve kültürün geleceğe aktarılmasında önemli bir yere sahiptir.

Ailelerin kendi şartları ölçüsünde bayram hazırlıklarına çocukları dâhil etmeleri, çocuklarına yaşlarına uygun iş ve sorumluluklar yüklemeleri son derece yararlı olur.

Bayram namazları da çocuklar üzerinde önemli etkiler oluşturmaktadır.

Sabahın erken saatinde uykudan uyanıp yataktan kalkmak, aile büyükleri ile birlikte bayram namazına gitmek, camide vaaz dinlemek ve kalabalık bir insan topluluğu ile birlikte bayram namazı kılmak, çocukta unutulmaz izler bırakacaktır.

Bayram günleri, tatil günlerinden farklı görülmeli ve mutlaka bayram gibi yaşanmalıdır.

Bu nedenle, bayram günlerini tatil anlayışı içinde otel ve yazlık gibi yerlerde geçirmek doğru değildir.

Çünkü bu şekildeki bireysel yaşam tarzı, insanı süreç içinde toplumdan uzaklaştırmaya, bencilliğe ve yalnızlığa mahkûm eder.

Aynı şekilde, süreç içinde de bireyin “Kalabalıkların içinde yalnız kalmasına” veya “yalnızlık sendromu” denilen ruhsal bozukluklar yaşamasına neden olur.

Bugün Batı toplumunun karşı karşıya olduğu toplumsal çöküntünün en önemli nedenlerinden biri budur.

Bu nedenle aile, medya ve sanal dünyaya büyük sorumluluklar düşmektedir. Basın ve televizyonlarımızın, kısacası gençleri etkileyen sorumluluk sahibi herkesin, gelecekte nasıl bir birey veya toplum istedikleri noktasında bir özeleştiri yapmaları, iş ve planlamalarını buna göre düzenlemeleri gerekir.

Zira Malcolm X’in dediği gibi “En iyi nasihat örnek olmaktır.” 

Kurban Bayramı’nın milletimiz, İslam Alemi ve tüm insanlık için güzelliklere vesile olmasını diliyor ve tüm inananların mübarek Kurban bayramını tebrik ediyorum. Sağlık, huzur ve güzelliklerle dolu nice bayramlara…

BAYRAMLARI BAYRAM GİBİ YAŞAMAK