Sayfa Yükleniyor...
Eğitim Şûraları, Türk Eğitim Tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Millî Eğitim Bakanlığının ve Türk Millî Eğitim Sisteminin en yüksek danışma organıdır.
Şûralara, Millî Eğitimle ilgili politikaların çizilmesinde, yol gösterici rolü verilmiştir.
Millî Eğitim Şûraları, Türk eğitiminin enine boyuna tartışıldığı, karara bağlandığı, resmi tutumun dışında değişik görüşlere de açık olan ciddi çalışmalar olarak Türk eğitimine yön vermişlerdir.
Şûralarda alınan bazı kararlar uygulanırken Türk Eğitim Sistemi için yaşamsal bazı öneriler rafa kaldırılmış ya da uygulamada gereken önem verilmemiştir.
Şûralar, Türk Eğitim Sistemine yön verecek siyaset üstü eğitimle ilgili bilimsel ve toplumsal kararlar alarak, Türkiyenin eğitim politikalarının belirlendiği kurumsal yapı olması gerekirken daha çok, öneriler üreten bir yapısal örgütlenme olarak eğitim yaşantımızda yerini almıştır.
Tarihsel gelişimi boyunca şûralar, ulusal eğitimle ilgili politikalar üreten bir kurum olarak gelenekselleşmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti eğitiminin gelenekselleşmiş bu oluşumunun en büyük eksisi; şûraların yalnızca danışma niteliğinde olması, dolayısıyla yaptırım gücünün olmamasıdır.
Milli Eğitim Şûraları ile ilgili ilk çabalar daha Kurtuluş Savaşı sürerken ortaya çıkmıştı.
Millî Eğitimle ilgili öngörülerde bulunmak, amaç ve yöntemler belirlemek üzere düzenlenen Şûraların bir ön adımı olarak, 16 Temmuz 1921de yeni bir devletin, Türkiyenin, eğitimine bir perspektif oluşturması amacıyla Mustafa Kemalin başkanlığında Ankarada Maarif Kongresi düzenlendi.
Maarif Kongresi ve bundan hemen sonra düzenlenmiş olan Heyet-i İlmiye çalışmaları için, şûraların ön çalışması da denilebilir.
Millî Eğitim Şûralarının yasal dayanağı 1933te yayımlanmış ve ilk toplantısı da 1939da gerçekleştirilmiştir.
Ancak kurulmakta olan yeni devletin eğitim alanındaki ilk kurumsal çabası; ilk defa 25 Mart 1921de toplanan Telif ve Tercüme Heyetidir.
Anadoluda yeni bir meclisin, TBMMnin açılışından yaklaşık bir yıl sonra toplanan Maarif Kongresi, Millî Eğitim Şûraları ve Türkiye eğitimi için olduğu kadar, yeni devletin kurumsallaşması açısından da anlamlıdır.
Bu çabalar aynı zamanda yeni bir devletin, Türkiye Cumhuriyetinin doğuşunu haber veriyordu.
Anadoluda bir yandan bir ölüm kalım savaşı, var olma savaşı sürdürülürken, bir yandan da savaşın bütün yıkımlarına karşın, Türkiyenin eğitim sistemine yön verecek çalışmalar da sürdürülüyordu.
Kongrede Mustafa Kemal Atatürk eğitimle ilgili düşüncelerini, eğitim ve eğitimcilerden neler beklediğini ortaya koymuştur.
Kongrede görüşülen konular şöyleydi:
İlköğretim ve ortaöğretimdeki okul ve öğrencilerle ilgili sayısal veriler, öğretim programları, eğitim sisteminin ihtiyaçları, üretimin artırılması için eğitimin katkısı gibi konular üzerinde durulmuştur.
Aynı zamanda; dört yıl olan ilkokulların öğretim sürelerinin beş yıla çıkarılması, köylü ile şehirlilerin ihtiyaçlarının farklı olduğu gerekçe gösterilerek ilkokul programlarının da buna göre farklılıklar içermesi gerektiği ortaya konmuştur.
HEYET-İ İLMİYELER:
Heyet-i İlmiyeler 1923, 1924 ve 1925te olmak üzere üç kere toplanmıştır.
Heyet-i İlmiyeler, Talim Terbiye Dairesi ile Millî Eğitim Şûralarının görevlerini üstlenmişti.
Millî Eğitim Şûraları; Heyet-i İlmiyelerin kurumsallaşmış, düzenli aralıklarla çalışan devamı olarak da değerlendirilebilir.
Heyet-i İlmiyeler, eğitim yöneticisinden üniversite hocalarına kadar bütünüyle eğitimcilerden oluşuyordu.
Toplanış amaçları da; yeni devletin eğitim yapısını, biçimini, programlarını, hedeflerini ortaya koymaktı.
Heyet-i İlmiye çalışmalarına katılanlardan bazıları şöyle idi:
Ziya Gökalp (Telif ve Tercüme Heyeti Başkanı), Fuad Köprülü (Müsteşar), Şemseddin Sami (öğretmen-yazar), İhsan Bey (İhsan Sungu, Yüksek Kız Öğretmen Okulu Müdürü), İsmail Hakkı (İ. H. Baltacıoğlu, Darülfünun Eğitim Müdürü), Ahmet Ağaoğlu (Matbuat ve İstatistik Müdürü), Yakup Kadri (Y. K. Karaosmanoğlu, öğretmen yazar), Reşad Nuri (R.N.Güntekin, öğretmen-yazar)
Heyet-i İlmiyeler, elle tutulur somut önerileri ve uygulamaları ile öne çıkmaktadır.
Türk Eğitim Sisteminin örgütlenmesinde de Heyet-i İlmiye kararları etkili olmuştur.
BİRİNCİ HEYET-İ İLMİYE (1923)
İlk Heyet-i İlmiye 15 Temmuz 1923te dönemin Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa (Özler) Beyin başkanlığında Ankarada toplanmıştır.
Birinci Heyet-i İlmiye toplantısının gündeminde: Ulusal kültür; İstatistik Genel Müdürlüğünün örgütlenmesi; Ulusal dil; Ulusal sözlük; Ulusal müzik çalışmaları; Ulusal tarih ve coğrafya enstitülerinin kurulması ile İlköğretim ve ortaöğretim programları, gibi konular yer almıştı.
İKİNCİ HEYET-İ İLMİYE ÇALIŞMALARI (1924)
İkinci Heyet-i İlmiye 1924te yine Ankarada, dönemin Millî Eğitim Bakanı Vasıf (Çınar) Bey başkanlığında toplanmıştır.
Gündeminde: İlkokulların öğretim sürelerinin altı yıldan beş yıla indirilmesi; Ortaokul ve liselerin birbirinden ayrılması ve yedi yıl olan sürenin üçer yıldan altı yıla indirilmesi; Öğretmen okullarının sürelerinin dört yıldan beş yıla çıkarılması; Yeni ders kitaplarının yazdırılması,... gibi konular yer almıştı.
ÜÇÜNCÜ HEYET-İ İLMİYE ÇALIŞMALARI (1925-1926)
Üçüncü Heyet-i İlmiye çalışmaları 27 Aralık 1925te dönemin Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey başkanlığında Ankarada toplanmıştı.
Gündeminde: Millî Eğitime ayrılan kaynakların en uygun kullanımı; Ortaokullarda karma eğitime geçilmesi; Eğitim-öğretimle ilgili çalışmalar yapacak Talim Terbiye Dairesi kurulması,.. gibi konular yer almıştı.