2

Milletin Akif’i


  • Oluşturulma Tarihi : 09.03.2016 08:02
  • Güncelleme Tarihi :

Mart ayı dendiğinde aklıma ilk önce Mehmet Akif Ersoy gelir.

Hiç şüphesiz burada iki önemli olayın yıldönümünün mart ayı içinde olmasının payı büyüktür.

Birincisi bağımsızlığımızın simgesi olan İstiklal Marşı’mızın kabulünün mart ayında gerçekleşmesi…

İkinci önemli olay ise, 101 yıl önce Çanakkale Boğazı’nı geçmeye çalışan düşman donanmasına karşı verilen büyük mücadelenin de mart ayında zaferle sonuçlanması…

Bu mücadele sonucunda büyük bir zafer kazanılmıştır.

İşte gerek İstiklal Marşı’mızın kabul yıldönümünün ve gerekse Çanakkale Şehitlerini Anma Günü’nün mart ayı içinde olması, mart ayını Mehmet Akif ERSOY ile adeta özdeşleştirmektedir. Çünkü İstiklal Marşımız da, Çanakkale Şehitlerine adlı şiir de Mehmet Akif ERSOY tarafından kaleme alınmıştır.

Bu nedenle bugünkü yazımızda, İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin 95. yıldönümü vesilesiyle “İstiklal Marşı’mızın kabul ediliş süreci ve Mehmet Akif ERSOY” üzerinde durmaya çalışacağız. Önümüzdeki yazıda ise “Çanakkale Destanı” üzerinde durmaya çalışacağız.

Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşı’mızın yazarı olmasından ötürü, “Vatan Şairi” ve “Milli Şair” unvanları ile de anılmaktadır. Mehmet Akif Ersoy, Anadolu Coğrafyasında yetişten çok özel meziyetleri olan önemli bir şahsiyettir. “Şair, düşünür, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi, yüzücü, milletvekili…” gibi özellikler, Mehmet Akif Ersoy’un bilinen özelliklerinden sadece birkaç tanesini oluşturmaktadır.

Bilindiği üzere İstiklâl Marşımız, 12 Mart 1921'de birinci TBMM tarafından İstiklâl Marşı olarak kabul edilmiştir.

İstiklal Marşı’mızın kabul ediliş süreci kısaca şu şekilde olmuştur:

Milli Eğitim Bakanlığı, 1921 yılında Kurtuluş Savaşı'nın milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla ödüllü bir güfte yarışması düzenler. Yarışma için oluşturulan özel bir kurul, gelen 724 şiiri titizlikle inceler.

Ancak yarışma için gönderilen şiirlerden hiç biri milli marş olacak yeterlilikte görülmediğinden bu yöndeki arayış devam eder.

Hayatın akışı içinde bazı özel anlar, özel durumlar vardır.

Hani bazen bir milletin, bir inancın, bir düşüncenin, bir toplumun, bir kuşağın gözleri, ‘Acaba neler söyleyecek, acaba nasıl davranacak’ diye bazı kişilere dikilir ya. Onların yorumu, tutumu, tavrı, performansı, değerlendirmesi, … Sabırsızlıkla, merakla beklenir ve takip edilir. Çünkü sahasında kendini kabul ettirmiş insanların başarıları, kendi alanları ile ilgili büyüklükleri büyük olaylarda daha bir belli olmaktadır. Büyük sporcuların önemli yarışmalarda, zeki ve çalışkan öğrencilerin büyük sınavlarda, liderlerin önemli olaylarda ön plana çıkması, göz doldurması ancak bu gerçekle açıklanabilir.

İşte tam böyle bir dönemde ve atmosferde tüm dikkatler Mehmet Akif Ersoy’un üzerindedir. Gözler onu aramaktadır. Nitekim o günkü Mecliste de, en güzel şiiri Mehmet Akif'in yazacağı görüşü hakimdi. Ancak o dönemde Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif'in para ödülünden rahatsızlık duyduğu için yarışmaya katılmadığı öğrenildi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, Akif’in ikna edilmesi için Meclis'teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey'in yardımını istedi.

Kazanan güfteye para ödülünü almayıp bir hayır kurumuna bağışlayabileceği görüşü üzerine Mehmet Akif Ersoy, Ankara'daki Taceddin Dergahı’nda 48 saat içinde şiirini yazarak yarışmaya koymuştur.

Mehmet Akif'in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini yarışmadan çektiler.

Mehmet Akif'in, kahraman ordumuza ithaf ettiği “İstiklal Marşı” adlı şiiri, önceleri 17 Şubat 1921 günü Sırât-ı Müstakîm ve Hâkimiyet-i Milliye Gazete’lerinde yayımlandı. Ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra coşkulu alkışlarla Milli Marş olarak kabul edilmiştir.

Mehmet Akif Ersoy İstiklâl Marşı'nı, şiirlerini topladığı Safahat adlı eserine dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı'nın Milletimizin eseri olduğunu beyan etmiştir. Yarışma için konulan para ödülünü de almayıp, Kızılay Derneği’ne bağışlamıştır. Bu vesileyle Mehmet Akif’i sevgi, şükran ve rahmetle anıyor; sizleri İstiklal Marşı’mızdan kısa bir bölüm ile baş başa bırakıyorum. Akif’in deyimiyle; “Allah, bu Millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”

 

Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

*

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

*

Ruhumun senden, ilâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mâbedimin göğsüne nâmahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahâdetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

Milletin Akif’i
Abdulkadir Yıldız
Yazarımız Kim ?

Abdulkadir Yıldız