Özeleştiri


  • Oluşturulma Tarihi : 20.05.2015 08:11
  • Güncelleme Tarihi :
Özeleştiri yazının resmi

Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında, Avrupa’ya gitmek aydınlar arasında âdeta moda olmuştu. Herkes mutlaka bir vesileyle gider ve çoğu hayranlıkla memlekete dönerdi. Bu bağlamda Avrupa’ya (Berlin’e) gidenlerden Milli Şairimiz Mehmet Âkif ERSOY da bulunmaktadır.

Mehmet Akif yurda döndüğünde, “Berlin’de ne var ne yok Üstat?” şeklindeki bir soruya;
“Ne olsun. Gördüğüm kadarıyla yaşayışları dinimiz gibi, dinleri yaşayışımız gibi.” Diye meşhur bir cevap vermiştir.

Aradan geçen zamana baktığımızda, “Batı Cephesinde Değişen Bir şeyin olmadığı” dolayısıyla Mehmet Akif Ersoy’un tespitinin halen ve aynen geçerli olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Malum olduğu üzere, Vahye dayalı tüm dinler, Allah'ın peygamberleri aracılığı ile insanlar iyiye, güzele, doğruya, kısacası güzel ahlaka yöneltmektedir. 

Güzel ahlâk ise, iyiye, güzele, doğruya yönelik tutum ve davranışlar bütünüdür.
Ahlâkın temel hedefi ise, mutlu ve huzurlu insanı şekillendirmektir.

En son ve en mükemmel din olan İslâm'a göre din, “güzel ahlâk” olarak özetlenmiştir.
Dolayısıyla İslâm'ın özü, insanları güzel ahlâk sahibi yapmak ve olgunlaştırmaktır.
Peygamberimizin (a.s.) bu konudaki  “Ben güzel Ahlâkı tamamlamak için gönderildim” sözü, bu durumu en açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Aynı şekilde Peygamberimizin “Din nedir?” diye sorulduğunda; “Din güzel ahlâktır” cevabını verdiği bilinmektedir.

Durum bu kadar açık ve net bir şekilde ortada iken, bugün Müslümanlar olarak bendeniz başta olmak üzere önemli kısmımız, “güzele, doğruya yönelik tutum ve davranışlar bütünü” anlamındaki güzel ahlak noktasında iyi bir durumda değiliz.

Bunun temel nedeni olarak, Allah’u Teala tarafından indirilen dinden, uydurulan dine sapmaktan kaynaklandığı kanaatindeyim.

İslam Dini, “güzele, doğruya yönelik tutum ve davranışlar bütünü”nü emretmekte, buna karşılık her türlü yanlış ve kötü tutum ve davranışları da yasaklamaktadır.

Bu durumu hemen hemen bilmeyen hiçbir Müslüman yoktur.

Örneğin, İslam Dininde, selam verip almak, sabah namazı için erken kalkmak, verilen işin (emanetin) hakkını vermek, yalan söylememek, verilen sözde durmak, insana ve diğer her türlü varlığa saygı, şefkat ve merhametle yaklaşmak, temizliğe özen göstermek, dinin özüne aykırı olmayan toplumsal örf ve kurallara uymak gibi birçok hususta hükümler söz konusudur.

Ancak maalesef, yukarıda da ifade etiğimiz gibi, bendeniz başta olmak üzere Müslüman toplumlarda, aynı zamanda dinin emri olan bu güzel hasletlerin istenilen düzeyde yaşanmadığı görülmektedir.

Ve bugün maalesef Müslümanların önemli bir kesimi için, İslam’ı iyi temsil ettiklerini söylemek son derece güçtür.

Aslına bakılırsa bu durum, hem kendilerine, hem de İslam’a ciddi anlamda zarar vermektedir. Bunun için kastımızı aşmayalım İslam toplumlarında, birey bazında her kesimden insanların gıpta ile baktığı, kendisini tanıyanların kendisinden emin ve razı olduğu, dininin gereğini dört dörtlük yaşayan birçok Müslüman vardır.

Dolayısıyla genelleme yapmak her zaman için sakıncalı ve yanlış bir durum olmakla birlikte, ortalamaya bakıldığı zaman, maalesef durum hiç iç açıcı görülmemektedir.

Buna karşılık, özellikle Avrupa Ülkelerinde, insanların selamlaştıkları, sabah erken kalkıp işlerinin başında oldukları, yalan söylemedikleri, sözlerinde durdukları, randevularında çok titiz davrandıkları, insana, doğaya ve çevreye karşı duyarlı oldukları, kurallara saygılı ve harfiyen uydukları bilinmekte ve görülmektedir.

Bu durumu geçen hafta, Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi ve Narlıdere Huzurevi Müdürlüğünün ortaklaşa geliştirdikleri “Haydi Sağlıklı Bir Geleceğe Yürüyelim” konulu bir proje kapsamında sekiz kişilik bir ekip ile Almanya’ya yaptığımız gezi süresince yakından müşahede etme imkanını bulduk.

Sonuç olarak, Müslüman toplumların bu içler acısı durumlarından kurtulmalarının yegâne yolu, Kuran’a yani ‘uydurulan din’i terk edip ‘indirilen din’e dönmelerinden geçmektedir.

Selam ve dua ile…

 

Özeleştiri
Abdulkadir Yıldız
Yazarımız Kim ?

Abdulkadir Yıldız