86 Yıllık Miras: 6 Haziran Ceza İnfaz Personeli Günü ve Kurumsal Dönüşümün Hikâyesi


  • Oluşturulma Tarihi : 07.11.2025 09:08
  • Güncelleme Tarihi : 07.11.2025 10:28

Türkiye’de ceza infaz kurumlarının merkezi yönetimi, 1911 yılında Dahiliye Nezareti’ne bağlı Hapishaneler Müdiriyeti’nin kurulmasıyla başlamış, 1938’de Ceza ve Tevkifevleri Umum Müdürlüğü’nün kurulmasıyla kurumsallaşmıştır. Bugüne kadar kurumun adı çeşitli yasal düzenlemelerle şekillenmiş; 1967’de ilk kez “ceza infaz kurumu” kavramı resmî olarak kullanılmaya başlanmış olmasına rağmen, halen kurum “Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü” adıyla anılmaktadır. Oysa günümüzde “tevkifevi” ve “cezaevi” kavramları modern terminolojiyle yer değiştirmiştir. 5275 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun” İkinci Bölüm madde 111’de tutukevinin tanımı yapılırken madde 112’de tutukevine kabul ve madde 113’te de tutukluların barındırılması anlatılmaktadır. Görüldüğü üzere tevkif ya da tevkifhaneye kabul gibi ifadelere yer verilmemiştir. Bu doğrultuda ve güncel adın Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Genel Müdürlüğü olması gerekmektedir. Bu çalışma, kurumun tarihsel gelişimini, idari yapılanmasını ve personel statüsüne ilişkin sorunları ele alarak, yalnızca isim değişikliğinin değil, ceza infaz sisteminde bütüncül bir kurumsal ve terminolojik uyumun gerekliliğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

1911’den 1938’e: Kurumsallaşmanın İlk Adımları

1911 yılında, hapishanelerin merkezi bir idare altında toplanması amacıyla Dahiliye Nezareti’ne bağlı Hapishaneler Müdiriyeti kurulmuş ve 22 Aralık 1913’te Hapishaneler Müdiriyet-i Umumiyyesi adını almıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra bu kurum, 20 Mart 1929 tarihli belgeden elde edilen bilgilere göre Dahiliye Vekaleti’nden (bugünkü İçişleri Bakanlığı) Adliye Vekaleti’ne (Adalet Bakanlığı’na) geçmiştir. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün kuruluş tarihi, 1923 olarak kabul edilmiş olmakla birlikte; yapılan arşiv araştırmalarında ve akademik çalışmalarda bu tarihe ilişkin herhangi bir belge veya bilgiye henüz ulaşılamamıştır.

1938 yılında 6 Haziran tarihli 3408 sayılı kanunla kurulan Ceza ve Tevkifevleri Umum Müdürlüğü, Türkiye’de ceza infaz kurumlarının modern anlamda kurumsallaşmasının dönüm noktası olmuştur. 5 Temmuz 1938’de faaliyete geçen müdürlük; ceza ve tevkifevlerinin yönetimi, inşası, onarımı, personel işlemleri ve mali işlerinden sorumlu merkezi bir yapı olarak görev yapmıştır. Cezaevlerinin yapım ve onarım süreçleri, idare tarzlarının belirlenmesi, müdür ve memurların atanması, terfi ve nakil işlemleri gibi konular müdürlüğün temel sorumluluk alanları arasında yer almıştır.

Aradan geçen 86 yılın ardından bu tarih, bugün yeniden anlam kazandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yaptığı açıklamayla 6 Haziran’ı “Ceza İnfaz Personeli Günü” olarak ilan ettiklerini duyurdu. Tunç, Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda infaz ve koruma memurlarıyla bir araya geldiği programda şu ifadeleri kullandı:

“6 Haziran'ı 'Ceza İnfaz Personeli Günü' olarak kutlayacağız. Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda görev yapan infaz ve koruma memurlarımızla bir araya geldik. Ceza infaz kurumları ile denetimli serbestlik birimlerimizde, görevlerini insan onurunu önceleyen bir anlayışla yürüten personelimizin emek ve fedakarlığını görünür kılmak amacıyla 6 Haziran tarihini 'Ceza İnfaz Personeli Günü' olarak belirlediğimizin müjdesini paylaştık. Bu anlamlı günün tüm çalışma arkadaşlarımıza şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyor, güçlü bir meslek kültürüyle sorumluluklarını ifa eden personelimize görevlerinde kolaylıklar diliyorum.”

Bakan Tunç’un bu açıklaması, 1938’de temelleri atılan Ceza ve Tevkifevleri Umum Müdürlüğü’nün tarihsel mirasının günümüzde de yaşatıldığını bir kez daha ortaya koydu. 6 Haziran artık yalnızca bir tarih değil, aynı zamanda ceza infaz sisteminin kurumsal hafızasını ve infaz personelinin özverili emeğini simgeleyen özel bir gün olarak kayıtlara geçti.

1938’de yapılan bu düzenlemelerle birlikte, eski “hapishane” kavramı yerini “ceza ve tevkifevi” ile “cezaevi” terimlerine bırakmıştır. Ardından, 31 Temmuz 1941 tarihinde yürürlüğe giren 213 maddelik Ceza ve Tevkifevleri Nizamnamesi ile her mahkeme bulunan yerde bir ceza ve tevkifevi kurulması kararlaştırılmış; ayrıca belirli bölgelerde mıntıka cezaevleri, çocuk cezaevleri ve ıslahevleri oluşturulması hedeflenmiştir. Tutuklular, hafif suçlular, ağır ceza mahkûmları, kadınlar ve çocuklar için farklı kurumlar öngörülmüş; cezaevlerinde günlük yaşam, disiplin kuralları, eğitim faaliyetleri ve personelin görevleri ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir.

Ceza ve Tevkifevleri Umum Müdürlüğü ile başlayan bu kurumsallaşma süreci, sonraki yıllarda daha ayrıntılı düzenlemelerle geliştirilmiştir. Özellikle 259 maddeden oluşan ve 1967 yılında yürürlüğe giren tüzük, infaz kurumlarının tanımı ve işleyişi açısından yeni bir aşama olmuştur. Adalet Bakanlığınca hazırlanıp Danıştay tarafından incelenen “Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük”, Bakanlar Kurulunun 5 Temmuz 1967 tarihli kararıyla yürürlüğe girmiştir. İlk madde: Tüzüğün başlangıç maddesinde ceza infaz kurumları; cezaevleri ve ıslah evleri olarak tanımlanmıştır. Bu tanımla birlikte Türk hukuk sisteminde ilk kez “ceza infaz kurumu” kavramı resmi olarak kullanılmıştır.

1983 yılında Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkifevleri Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük üzerinde önemli değişiklikler yapılmış ve bu değişiklikler Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan düzenlemeler, kurumların idari yapısını ve personelin görev tanımlarını ayrıntılı biçimde belirlenmiş, özellikle kurum müdürünün yetki ve sorumluluklarını netleştirmiştir. Müdürün kurumun en üst amiri olduğu, tüm işleyişten sorumlu bulunduğu açıkça vurgulanmıştır. Değişiklikler, yalnızca idari kadroları değil aynı zamanda disiplin, güvenlik ve mali işleyişe dair usulleri de kapsamıştır. Böylece hem personelin görev dağılımı hem de kurum içi düzen daha şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmiştir. Ayrıca cezaevi yapısının modern ihtiyaçlara göre düzenlenmesi, işleyişteki aksaklıkların giderilmesi ve mahkûmların günlük yaşamının hukuki çerçevede disipline edilmesi amaçlanmıştır.

1967 Sonrası Ceza İnfaz Kurumları Kavramı ve Kontrolörlük Sistemi

Bu düzenlemeler, 1938’de Genel Müdürlüğün kurulması ve 1967’de ilk kez “ceza infaz kurumu” kavramının kullanılmasının ardından, infaz sisteminde üçüncü önemli aşamayı oluşturmuştur. Böylece cezaevleri yalnızca suçluların tutulduğu yerler olmaktan çıkmış; daha kurumsal, düzenli ve çağdaş bir yönetim anlayışıyla yeniden yapılandırılmıştır. Bu idari ve hukuki düzenlemeler, ceza infaz kurumlarının temel yapısını oluştururken, denetim ve gözetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. İşte bu noktada devreye giren kontrolörlük sistemi, ceza infaz kurumlarının yalnızca idari yönden değil, aynı zamanda denetim ve şeffaflık bakımından da kurumsallaşmasını sağlamıştır.

Bu ihtiyacın kurumsal bir yapıya kavuşması ise, sonraki yıllarda kontrolörlük sisteminin yasal temellere oturtulmasıyla mümkün olmuştur. Modern anlamda kontrolörlük, 1984 yılında çıkarılan 2992 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yasal zemine oturtulmuş; böylece kontrolörlerin görev, yetki ve sorumlulukları açık biçimde tanımlanmıştır. Ardından 1991 tarihli “Ceza İnfaz ve Islah Kurumları İş Yurtları Döner Sermaye Kontrolörleri Yönetmeliği” yürürlüğe girmiş ve infaz kurumlarının işleyişinde önemli bir standartlaşma sağlamıştır.

Bu düzenlemeler özellikle üç temel alanda etkili olmuştur: personel boyutu, kurum işleyişi ve denetim-şeffaflık mekanizmaları. Kurum işleyişi bakımından yapılan düzenleme, infaz kurumlarında standartlaşmayı sağlamış, keyfiyeti ortadan kaldırmıştır. Görev, yetki ve sorumlulukların açık biçimde tanımlanması, başkan, başkan yardımcısı ve kontrolörler arasındaki hiyerarşik yapının belirlenmesi, grup denetimleri ve ortak raporlama sisteminin oluşturulması, kurumlar arasında ortak bir yönetim kültürünün gelişmesine katkı sağlamıştır.

Denetim ve kurumsal şeffaflığın güçlendirilmesinin yanı sıra, personelin motivasyonunu artırmak amacıyla bir ödül sistemi getirilmiştir. Bu kapsamda, 1980 tarihli “Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkif Evlerinde Görev Yapan Personelin Ödüllendirilmesine Dair Yönetmelik” de yürürlüğe girmiştir. 1980 yılında yürürlüğe giren ilgili yönetmelik, görevinde üstün başarı gösteren veya kurum güvenliğini tehlikeye atan durumları önleyen personele maddi ödül verilmesini öngörmüştür. Böylece hem personelin gayreti teşvik edilmiş hem de kurum içi disiplin ve verimlilik güçlendirilmiştir.

1990’lardan 2000’lere: F Tipi Cezaevleri ve Hayata Dönüş Operasyonu

             1990’ların sonlarında Adalet Bakanlığı, ceza infaz kurumlarında yeni bir model olan F Tipi cezaevlerini gündeme getirdi. Bu modelde mahkûmlar, kalabalık koğuşlarda değil, üç kişilik hücre tipi odalarda kalacaktı. Ancak özellikle siyasi mahkûmlar, bu sistemin “tecrit” (yalıtım) anlamına geldiğini ve sosyal ilişkilerin ortadan kaldırılacağını savundu.

Bu tartışmaların ardından, 19 Aralık 2000 tarihinde “Hayata Dönüş Operasyonu” adıyla Türkiye genelinde eş zamanlı bir müdahale gerçekleştirildi. Operasyonun resmi gerekçesi, F Tipi yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarına geçişi engellemek amacıyla başlatılan mahkûm direnişlerini sonlandırmaktı.

             Operasyon sonrasında yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarına geçilmiş, 2004 yılında yürürlüğe giren 5275 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun” ile modern ceza infaz kurumlarına geçiş süreci tamamlanmıştır. Bu dönem, Türkiye’de infaz sisteminin yapısal olarak yeniden düzenlendiği ve çağdaş infaz standartlarının benimsendiği bir süreci ifade etmektedir.

 Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren ceza infaz kurumları, toplumsal düzenin korunması ve suçla mücadelenin kurumsallaşması açısından önemli bir dönüşüm geçirmiştir. 1938’de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün kurulmasıyla başlayan bu süreç, 2000’li yıllarda modern infaz anlayışına ulaşmıştır. 5275 sayılı Kanun’la birlikte ceza infaz kurumları, yalnızca cezalandırma değil; eğitim, iyileştirme ve topluma yeniden kazandırma işleviyle ele alınmıştır. Bu çerçevede, 6 Haziran’da kutlanan İnfaz ve Koruma Günü, ceza infaz sisteminde görev yapan personelin özverili çalışmalarını ve adalet hizmetlerine katkısını simgelemektedir.

86 Yıllık Miras: 6 Haziran Ceza İnfaz Personeli Günü ve Kurumsal Dönüşümün Hikâyesi
Ali Özkardaş
Yazarımız Kim ?

Ali Özkardaş