Sayfa Yükleniyor...
Bugün köşe yazımda ülke gündeminde yer alan önemli bir konudan bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen yerel seçim sonucu halkın büyük çoğunluğunun oyları ile Van Büyükşehir Belediyesi’ne getirilen adayın mazbatasının diğer adaya verilmesi durumunu, demokrasi, seçme ve seçilme hakkı üzerinden konuşmak istiyorum. Bu noktada değinmek istediğim siyasi partiler ve insanların çok ötesinde, demokratik bir toplumdaki seçme ve seçilme haklarının öneminden konuşmak ve bu noktaya parmak basmak istiyorum.
Demokrasi, insanların siyasi süreçlere katılma ve kendilerini yönetme hakkına dayanır. Bu hakların en temelinden biri de seçme ve seçilme hakkıdır. Seçme ve seçilme hakkı, bireylerin kendi hükümetlerini belirleme sürecine katılma yetkisini ve fırsatını sağlar. Bu haklar, demokratik toplumların işleyişinde temel bir role sahiptir ve toplumların katılımcı ve adil bir şekilde yönetilmesini sağlar.
Seçme hakkı, vatandaşların kendilerini temsil edecek olan siyasi liderleri ve partileri belirleme hakkını içerir. Bu hak, demokratik seçimlerle gerçekleştirilir ve bireylere, kendi görüşlerini ve tercihlerini ifade etme imkanı verir. Seçme hakkı, halkın siyasi süreçlere katılımını teşvik eder ve demokratik toplumlarda toplumsal katılımın artmasına yardımcı olur. Seçilme hakkı ise, bireylerin kendi bölgelerini veya ülkelerini yönetecek olan siyasi pozisyonlar için aday olma hakkını içerir. Bu hak, demokratik toplumların çeşitliliğini artırır ve farklı görüşleri ve perspektifleri temsil eden liderlerin seçilmesini sağlar. Seçilme hakkı, toplumsal çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik eder ve demokratik kurumların daha temsilci ve adil olmasını sağlar.
Demokratik seçimler, seçme ve seçilme haklarının uygulandığı süreçlerdir. Bu süreçler, adil, şeffaf ve katılımcı bir ortamda gerçekleştirilmelidir. Seçimlerde herkesin eşit ve özgürce oy kullanma hakkına sahip olması, demokratik ilkelere uygun bir seçim sürecinin önemli bir parçasıdır. Ayrıca, adayların eşit fırsatlara sahip olması, seçimlerin güvenilirliğini ve meşruiyetini sağlar. Seçme ve seçilme hakkı, demokrasinin temel taşlarından birisi olarak, bireylerin siyasi süreçlere katılımını ve kendilerini yönetme hakkını güvence altına alır. Bu haklar, demokratik toplumların istikrarını ve toplumsal refahını artırır. Ancak, bu hakların korunması ve güçlendirilmesi, sürekli bir çaba gerektirir. Toplumların bu hakları korumak ve desteklemek için çalışmaları, demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar ve toplumların geleceği için önemli bir teminat oluşturur. Ülkemizde yaşanan olay üzerinden bakıldığında, demokratik bir toplumda kendisine ‘seçilme’ hakkı tanınan bir kişinin sonrasında bu hakkını elinden almak ülkede adaletin varlığının sorgulanmasına ve bir kaos ortamına neden olacaktır ki son birkaç gündür bu kaos ortamının yaşandığına üzülerek şahit olduk. Çeşitli kısıtlamalar, yasaklar ve protestolara neden olan bu karardan geç olmadan dönülmüş olmasının, daha büyük çaplı krizlerin önünü kestiğini düşünüyorum. Köşe yazımın başında da belirttiğim gibi A kişisi veya B partisinden bağımsız olarak, demokratik bir toplumda gerçekleşen ve anayasa ile koruma altına alınmış olan temel haklar burada önem taşıyor.