Şu İzmir’in haline bakar mısınız?
Kimseler sorgulamıyor. Kimse hesap vermiyor. Herkesin bir fikri olsa da, hiç bir dilden ses çıkmıyor. Elinde değnek olanlar da etrafa sallayıp duruyor Abrakadabra’larını.
Kıyas sevmem ama, yapmak durumundayım.
Şehrin yaşanabilirliğini dün ve bugün olarak hızlıca kıyaslayacak oluyorum. Teknolojiye, artan yatırımlara, gelişen eğitim seviyesine, ulaşım araçlarının yaygınlaşmasına rağmen, ne değişiyor da şehrin yaşanabilirliği bu kadar azalıyor? Sadece artan popülasyon mu?
Uzak değil, hatırlıyorum. Şehrin merkez yerlerinde bu kadar trafik olmazdı. İçeriye doğru büyümeye başlayınca şehir, içinden çıkılamayacak bir hal aldı. Olabilir de. İşin kötüsü, daha da kötü bir hal alacak. Çok değil, seneye adım atmak imkansız olacak bazı semtlerde.
Sosyolojik açıdan bakalım. İzmir insanı, yaz tatili ile beraber yazlıklarına gider. Tamamı olmasa da, bu oran diğer şehirlerin çoğundan yüksektir diyebiliriz. Şehir sakinleşir. Yollar boşalır.
Şu an, boş olduğunu varsaydığımız yaz döneminde, Üçkuyular Meydanı’ndan geçmek bir çile. Sahil yoluna çıkmak bir eziyet. Ve şu haliyle bu kadar dertli olan bölgede, şehrin en büyük AVM’si yapılmakta. Üstünde evler olacak şekilde. Mantık yetersiz kalıyor.
Nasıl gidilecek oraya?
Metro iyi çalışıyor. Ödülünü, Narlıdere’ye kadar uzatılarak aldı. Gelip geçerken inşaatına bakıyorum. Bu ödül değil bu bir ceza!
Metro inşaatı yapıyorsun ve iki elin toplamı kadar personel çalışıyor şantiyede. Kim, kaç günde bitirecek bu metroyu? Yarın kış, şehir tekrar kalabalık olacak. Nasıl geçecek okul servisleri o yoldan? Tek şeride indir şalter yolu, sonra trafiğin akabilmesini bekle. Ben hemen cevabı vereyim, orada sıkışan trafikte bekleyen araçların boşa harcadığı benzin miktarı proje bedelini geçebilir!
Hiç alakam olmamasına rağmen belediyecilikle, diyebiliyorum ki;
‘Burada neden bu kadar az personel çalışmakta?’
‘Oranla daha sakin olan geç saatlerde mesai yapılıp iş hızlandırılıyor mu?’
‘Belediye bünyesindeki yaş ortalaması kaç?’
‘İş alımları hangi şartlara göre yapılmakta?’
‘Planlama birimlerinin hazırladıkları planlar, terminler, tahminler ne kadar tutmakta?’
Konak ile Gaziemir-Karabağlar-Buca’yı bağlayan tünel nasıl tıkanır ve 45 dakika arabalar sıcakta tünelin içinde mahsur kalır? Aracında kliması olmayan buğulama olur o sıcakta, kapalı tünelde. Bunları sadece ben mi görüyorum? Oturulan ofislere bunlar yansımıyor mu?
Şehri yaşanılabilir kılmak değil mi belediyelerin görevi?