Sayfa Yükleniyor...
17. yüzyılda Islahat çalışmalarına başlayan ilk padişah 1. Ahmet olmuştur. 1. Ahmet ilk iş olarak kardeş katli geleneğine son vermiş bunun yerine en büyük şehzadenin tahta çıktığı ekberiyet sistemini yürürlüğe koymuştur. Ekberiyet Sistemi ilerleyen yıllarda problemlere sebep olmuştur. Tahta çıkamayan şehzadeler sarayda bir nevi hapis hayatı sürmüşlerdir. Bu sebeple valide sultanlar da ilerde yönetimde söz sahibi olmaya başlamıştır. Otorite boşlukları yine ilk kez bu dönemde gözükmüştür.
1299 yılında kurulan Osmanlı Devleti, oldukça hızlı bir biçimde büyümüş ve kısa bir süre sonra ise süper güç haline gelmiştir. Bunun sebepleri arasında birçok etmen mevcuttur ancak hiç şüphesiz en önemlisi iyi bir devlet teşkilatına ve işinin ehli devlet adamlarına sahip olmalarıdır.
Birinci Haçlı Seferi sonucunda Hıristiyanlar Ortadoğuda bir takım yerleri ele geçirmişlerdir. Bu yerlerden hiç şüphesiz en önemli olanı Kudüstür. Kudüsü ele geçiren Haçlılar, 1099 yılında burada bir Kudüs Krallığı kurmuşlardır. Kudüs ile birlikte Antakya ve Urfa da ele geçirilen yerler arasındadır. Buralarda da çeşitli kontluklar kurulmuştur.
1243 yılında Kösedağ Savaşını Selçuklular kaybedince, Anadoluda Moğollar hüküm sürmeye başlamıştı. Anadolu bu dönemde oldukça karışık bir durumdaydı. Selçuklular hala buradaydı ancak Moğollara bağımlı halde varlıklarını sürdürmekteydiler. Haçlı Seferleri esnasında haçlılara karşı büyük zaferler elde etmiş olan Türkmenler kendi güçlerinin farkındaydılar. Türkmenler genel olarak Bizans Devletinin sınırlarına yakın uçlarda yaşamaktaydılar.
Selçukluların ilk atası olarak bilinen Dukak, Oğuz Devletinde Kınık boyunun beyi olarak subaşılık görevini üstlenen bir kişidir. Subaşı unvanının Yabgudan sonraki en önemli unvan olduğunu bilmek gerekir. Bu da Oğuz Devleti için Dukakın önemli bir kişi olduğunu görmemizi sağlamaktadır. Dukak öldükten sonra subaşılık görevini Selçuk yürütmüştür.
Çarşı kelimesi Arapça ve Farsça iki kelimenin birleşmesiyle oluşan bir kelimedir. Çar (dört) ve suk (cadde) kelimelerinden meydana gelen kelime, zamanla Türkçeleşmiş ve çarşı olmuştur.
Osmanlı Devletinde mahalleler, bir mabedi merkez alacak şekilde dizayn edilmekteydi. Bu mabedler genelde cami ya da mescit gibi yapılardı. Osmanlı Mahalleleri günümüzde olan mahallelerden farklıydı. Yapılan araştırmalara göre mahallelerde 10 50 arası hane sayısı mevcuttu. Yani mahallelerin nüfusunun 50 ila 300 civarı olduğu çıkarımını yapabilmekteyiz.
Osmanlıda şehir yaşamını incelemeye bu hafta da devam ediyoruz;
Türkler Orta Asya geleneklerini sürdürerek yüzyıllarca göçebe olarak yaşamıştır. Bu göçebelik hali hiçbir zaman tam olarak bitmese de Türk Devletlerinde şehirleşmeler yaygın olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Türkler şehirleşmeyi İranda Maveraünnehirde öğrenmişlerdir.
4. yüzyılda Roma yavaş yavaş dağılmak üzere olan bir imparatorluktu. Oldukça karışık bir dönemden geçen imparatorluk, 395 yılında ikiye bölünecekti. İşte böyle bir karışık dönemde 370 yılında dünyaya gelen, en önemli kadın düşünürlerden bir tanesi olan Hypatia, döneme ışık tutmuş bir isimdir.
Oldukça yenilikçi bir padişah olan 2. Mahmud, yapmış olduğu yenilikleri ve ileride yapacağı icraatları halka aktarmak istiyordu. Avrupada basının gücünü gören 2. Mahmud bu sistemin Osmanlı Devleti içerisinde yer alması gerektiğini gördü. Bu amaçla ilk resmi gazete olan Takvim i Vekayı 1 Kasım 1831 tarihinde basıldı. Bu tarihte ilk Türkçe nüshası basılan gazete, toplumun tüm kesimlerine hitap etmesi amacıyla, Fransızca, Rumca, Ermenice ve Arapça olarak da basıldı. Gazetenin çıkarılması görevi ise Esat Efendiye verildi.
Osmanlı Devletinde ilk matbaa 1493 yılında İspanyadan kaçıp Osmanlı Devletine sığınan Yahudiler tarafından kurulmuştur. Yahudiler bu matbaada daha çok dini kitaplara yer vermişlerdir. Yahudilerin ardından Ermeniler 1567 yılında, Rumlar da 1607 yılında matbaayı kurmuşlardır.
Merhaba sevgili İzmirliler. Bugünden itibaren her hafta köşemden sizlere tarih konusunda bilgilendirmelerde bulunacağım. İlk konum ise Osmanlı Devletindeki devşirme sistemi.