2

Afrika Notları 6: Dünya Kadınlar Günü


  • Oluşturulma Tarihi : 11.03.2018 07:48
  • Güncelleme Tarihi :

8 Mart Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Çalışan Kadınlar Günü, tüm yurtta, yavru vatan Kıbrıs’ta, dış temsilciliklerde ve de tüm Dünyada ‘kutlandı’.

Kutlamanın şekli kadından kadına, ülkeden ülkeye değişti tabi. Kimi kadınlar bu günde de sevgiliden, kocasından gelen çiçekleri, hediyeleri sosyal medyada sergilemekten, bunu bir fırsat olarak kullanmaktan kaçınmadı. Aslında neden böyle bir gün olduğunu, günün anlam ve önemini dahi bilmeden yaptılar bunu.

Kimi ülkede ise kadınların hemen hepsi böyle bir günün bile farkında olmadan, sıradan bir gün gibi yaşadılar. Tıpkı Somali’deki gibi…

Somali’de kadın olmak… O kadar zor ki. 2-3 yaşında sonra başın örtülür mesela. Oysa erkekler daha rahat olmak adına etek bile giyiyorlar! Evet, evet, yanlış okumadınız ‘etek giyiyorlar!’ Ben de ilk gördüğümde ben de çok şaşırmıştım. Rengarenk, farklı desenlerde ama genelde aynı modellerde etekler giyen erkekler. İmreniyorum onlara. Buradaki Türk arkadaşlarım tarafından garipsenmesem en çok yapmak istediğim şey onlar gibi giyinip gezmek... Rahat rahat, püfür püfür...

Ama aynı rahatlık kadınlar için yok burada. Kadınlar başlarından başlayarak bellerime kadar inen bol bir örtü (hijab deniyor) ve yürürken yere kadar inen, yerleri süpüren, geniş, çoğunlukla renksiz, siyah giysiler giyiyorlar. O giysilerle takılmadan, düşmeden yürümeyi başarmak büyük bir marifet… Nitekim çukurlara, taşlara, kaldırımlara takılıp düşen, ağız burun kan revan inde acile gelen hasta da gördüm.

Sadece bu diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Mesela 5-12 yaşları arasında “sünnet” ediliyorlar. Evet evet, bildiğiniz sünnetin kadınlara uygulanan hali. Kadının genital organlarını kesip kalan dokularını yeniden dikiyorlar. Üstelik çoğu hijyenik olmayan koşullarda ve uyuşturmadan. Enfeksiyondan, kan kaybından ölen kız çocukları “gelenekler böyle” denilerek kadere sessizce kurban veriliyorlar. O kız çocuklarının doğum kanalı bazen bu işlemden dolayı daralıyor ya da kapanabiliyor. Adet dönemleri, doğum dönemlerinde oluşan sancıları, kanal darlığından dolayı oluşan yırtıkları, yırtıklar nedeniyle sürekli idrar kaçırmaları, doğuramayıp ölen anne adayı ve çocukları sık sık görüyoruz burada...

Çok acı verici bir durum bu. Üstelik kimse böyle bir şeyin neden yapıldığını da bilmiyor. Kimi “din” diyor, kimi “gelenekler”, kimi de “hijyen” diyor. Sebep ne olursa olsun kadınlara böyle bir işlem uygulanıyor ve uygulanmamış olanlara da “galfa (sünnetsiz, istekli kadın)” adı takılarak “farklı” bir gözle, yani olumsuz olarak bakılıyor.

Sünnet olanlar evlilik için daha makbul. Çünkü kadının sadece “hizmet ve doğurma işlevi olan bir varlık” olarak erkeğe karşı görevlerini yerine getirmesi, geleneklere uygun bir durum. Hangi gelenekler? Neden böyle uygulanıyor? Kimse sormuyor. Soran da pek hoş karşılanmıyor zaten. “Ya uyarsın ya da uyduruyorlar.”

Kadının pek söz hakkı yok burada. Evlenirken dahi görüşü sorulmuyor. Baba karar verici pozisyondaki kişi. Kızı almak isterseniz önce babasının gönlünü kazanmanız şart. Bu size pek de yabancı gelmedi biliyorum. Ülkemizde de vardı. “Kız ben seni alacaktım, zalım baban önüme bend oldu” diye İbrahim Tatlıses’in meşhur bir uzun havası var. Ülkemizde bazı yerlerde yaşanan durumları türküye aktarmış aşıklarımız. O aşklar ki zalim babanın engeli ile tarumar olup gitmiş, yaralı gönüller başka gönüllerde sevgiyi aramaya mecbur edilmiş. Kimi bulduğu ile avunmuş, kimi ise bir ömür bir boşlukta kalmış ...

İşte böyle durumlar burada sık sık yaşanıyor. Kadının fikri sorulmadan yapılan evlilikler, kuluçka makinesi gibi çok doğuranların takdir edildiği evlilikler..

Bu erkeklere yetiyor mu? Hayır. Kadın hastalandığında, biraz yaşlandığında hemen ikincisi, üçüncüsü, yeterince parası varsa dördüncüsü alınıyor. (Ülkemizde yeterli parası olan erkeklerin birden çok evliliği yok mu? Kamuoyunda ismini bildiğimiz veya adını sanını bilmediğimiz bir sürü başka erkek) Kadınların bu konuda yapabilecekleri bir şey yok. Yapabildikleri tek şey erkeğini daha fazla mutlu etmek ve onu bırakıp başkasına gitmemesi için dua etmek...

İlk zamanlarda yaşlı yaşlı adamların yanında genç kızları görünce “kızınız mı?” diye sorup pot kırdığım oldu. Ya da 69 yaşındaki bir adamın gelip “çocuğum olmuyor” demesini sorgulamıyorum artık...

Türkiye’deki kadınların kazanımlarını, durumunu burası ile kıyasladıkça Atatürk’e bir kez daha dua okuyorum.

Bu gün Dünya Çalışan Kadınlar günü ve ben Somali’den yazdığım bir başka yazının sonuna geldim. Son olarak başka birine muhtaç olmadan, onun eline bakmadan, kendi ayakları üzerinde duran, kazanımlarına sahip çıkan, haklarını sonuna kadar savunan kadınların gününü kutluyor, onları saygı ile selamlıyorum.

Afrika Notları 6: Dünya Kadınlar Günü
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan