Sayfa Yükleniyor...
Arkadaşım şair-yazar Durdu Güneşin depresyonda olan insanlar için önerilerine dün kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Peki dünkü yazıyı nasıl okuyacağız? diyenler, bizim www.ilksesgazetesi.com adresinden yazarın geçmiş yazıları bölümünden ulaşabilirler.
Durdu Güneş antideprasan ilaç kullanımı yerine düşünsel ve davranışsal olarak neler yapabileceğimizi şu şekilde sıralamış;
1-Hepimizi bir etki alanı bir de ilgi alanı vardır. Etki alanı değiştirebileceğimiz alandır. İlgi alanımız da hayatımızı etkileyen makro düzeydeki siyasal, sosyal ve ekonomik olaylardır. Bizler ancak etki alanımızda değiştirebileceğimiz doğru işleri yaparak ilgi alanımızdaki olumsuz olayların alanını daraltabiliriz. Tek başına dünyaya barış getiremeyiz ama sevgi dolu olup çevremizle dostluklar kurabiliriz, arkadaşımıza tebessüm edebiliriz.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında herkes savaş korkusuyla haberleri izlerken, bir mütefekkir, eser yazıp öğrenci yetiştiriyor. Öğrencileri "Neden gündeme ilgisiz kaldığını" sorunca, insanın en önemli görevinin kalbinden başladığını sonra adım adım dünyaya doğru ilerlediğini söyleyerek doğru işler yapmakta önceliklere dikkat etmek gerektiğini söylüyor.
Bizler ilgi alanımızda değiştiremeyeceğimiz makro düzeydeki olaylara takılıp enerjimizi orada tüketirsek, değiştirebileceğimiz etki alanımızdaki doğru işleri de yapmayız. Böylelikle olumsuz olayların doğal bir unsuru haline gelebiliriz.
2-Tarih insanlığın aynasıdır. Geçmişte insanlar büyük felaketler görmüş ve savaşlar yaşamıştır. Bugün yaşadığımız olayların benzerleri geçmişte de yaşanmıştır. Dünyada iyilik kötülük hep var olmuştur. Zulüm ve adalet hep çarpışmıştır. Rafine bir hayat yoktur. Acılar karşısında pes etmemeli, yıkılmamalı, korkmadan mücadele etmeliyiz. Geçmişten dersler çıkarmalıyız.
Her felaket, acı aynı zamanda insanların kendine gelmesi, hayatı muhasebe etmesi, için bir uyarıdır. Dünyadaki kötülüğün tohumu içimizdedir. Savaşların kökeninde insanlardaki iktidar ve servet hırsı yatmaktadır. Daha insanca bir dünya için kapitalist ve makyavelist bir anlayıştan vazgeçilmelidir.
3-Kötülükleri lanetlediğimiz kadar iyilikler için de dua etmeliyiz. Dua etmek yetersiz, bu uğurda çalışmalıyız. Augustine Kişi mucize için dua eder, ama sonuç almak için çalışır der. Bizler sadece lanetleyerek kötülüğün bitmesi konusunda mucize bekliyoruz.
Peki sevgi, hoş görü, yardımlaşma konusunda neler yapıyoruz? Kötülüklerden yakınıyorsak iyiliklere talip olmak zorundayız.
4-Herkes görevini hakkıyla yapmaya çalışmalıdır. Buckle, Suçu toplum hazırlar, suçlu işler der.
Hepimizin hem mesleki hem sosyal görevleri vardır. Bu görevler yapılmadığında suç için ortam hazırlanmaktadır.
Bir zamanlar ibret-i alem olsun diye idamlar meydanda yapılırmış. Halk toplanır seyredermiş. Bir gün bir genci asacaklar, halk toplanmış. Kalabalığın içinden biri, görevli askerden izin isteyerek gence bir şey söylemek istediğini bildirmiş. İzin verilmiş. Adam gitmiş gencin kulağına bir şeyler söylemiş. Sonra da oradan ayrılmış. Askerler merak edip gence sormuşlar. "O adam sana ne dedi?" diye. Genç Benden helallik istedi. Ben din adamıyım. Eğer biz görevimizi tam yapsaydık sen bugün burada olmayacaktın. Bu suç bizim suçumuz, hakkını helal et, dedi demiş.
Ayrıca öyle bir din anlayışından şimdi din adına canlı bomba olan bir anlayışa nasıl devşirildiğimiz üzerine düşünülmesi gerek.
5-İçinizi yazılı ve görsel medyanın artıkları ile doldurmayın. Moralinizi yüksek tutabilmek için tefekkür edebilirsiniz, yazı yazabilirsiniz. Yazmak bir terapidir, bir şifadır. Şimdi ben bu yazıyı yazarak düşünme fırsatı buldum kendimi teselli için yazdığım bu yazıyla belki birkaç kişiye de faydam dokunabilir.
6-Günümüzde bireycilik ve bencillik had safhadadır. Bu durum yalnızlaşmayı ve yabancılaşmayı beraberinde getiriyor. Yabancılaşma; ötekileşme, kutuplaşma ve kavgaya zemin hazırlıyor. Dostluklarımızı güçlendirelim. Manevi gücümüz sosyal çevremizle orantılı artacaktır.
Yazımı Goethenin bir sözüyle bitirmek istiyorum; İnsan her gün, hiç olmazsa hoş bir türkü dinlemeli, güzel bir şiir okumalı, nefis bir tabloya bakmalı ve mümkünse beş, on iyi söz söylemelidir. diyerek bitirmiş.
Umuyorum sizlerde en az benim kadar faydalanmışsınızdır.
Haydi bakalım şimdi yazıdaki tavsiyeleri yapmaya koyulalım.