Sayfa Yükleniyor...
Bir reklamda seyrettim. Adamın biri ev taşıyacak, büyük marketlerden birine giriyor, boş koli var mı? diyor, güler yüzlü kasiyer çocuk hemen iki koli getiriyor, Bunlar yeter mi diyor. Adam mutlu, büyük market çalışanı mutlu, herkes mutlu, müzik başlıyor...
Bu gün birkaç parça eşya taşıyacaktım. Yakınımızdaki bakkalların hepsi büyük marketlerle rekabet edemedikleri için kapandılar. Bende evime yakın, büyük marketlerden birinin küçük şubesine gittim. Güler yüzlü bir çalışan aradı gözüm. Herkes hayatından bezmiş gibiydi. Asgari ücret alan bir adamın reklamlardaki gibi mutlu olmasını beklemiyordum zaten. Biraz az bezmiş birini buldum Ev taşıyorum da acaba boş koli var mı diye sordum. Yüzüme bakmadan sadece yok dedi.
Hemen yanındaki başka bir büyük marketin küçük şubesine girdim Boş koli var mı? diye sordum, Efendim biz onları topluyoruz, araba geliyor, götürüyor dedi. Ama reklamlarda siz iki koli verip mutlu bir şekilde Bunlar yeter mi? diye soruyordunuz dedim. Adam Zavallı kafayı yemiş herhalde der gibi baktı bana.
Çok ilerde bir bakkal vardı. Oraya gittim. Bakkal amca bana o reklamdaki gibi birkaç koli verdi, yetmedi, Bunlar küçükse büyükleri de var evladım dedi reklamdaki gibi.
Oturdum biraz sohbet edelim istedim.
Amca işler nasıl? dedim.
Derin bir nefes aldı Ah be evladım. Nasıl olsun, can çekişiyoruz işte. Hükümetimiz sağ olsun sanırım bizi tamamen bitirmek istiyor. Eskiden hiç olmazsa biraz para kazanıyor, çoluk çocuğu okutuyorduk. Şimdi kira, vergi, muhasebeci, bağkur, esnaf odası, gazeteciler derken zor döndürüyoruz kendimizi dedi.
Amca biraz daha açık anlatır mısın? dedim
Anlatmaya başladı. Evladım biliyorsun bu büyük marketler yaklaşık 20 yıl önce açıldılar. Malları ana üretim yerinden toptan ve ucuza alabilme şansları var. Dolayısıyla ucuza da satabiliyorlar.
Halk için faydalı bir şey tabi ki.
Bizim gibi mahalle aralarındaki bakkalların veya küçük marketlerin gidip malı üretim yerinden alma şansları yok, aracılardan alıyoruz, dolayısıyla hiçbir zaman büyük bir market gibi ucuza satma ya da kampanya yapma şansına sahip değiliz.
Büyük marketlere göre birçok ürünü pahalı satmak zorunda kalıyoruz. Onlar bir üründe indirim yapıp yanında 10 ürün pahalı sokuşturuyorlar.
Zaten insanların çoğu bakkallardan ekmek, gazete, sigara ya da evde aniden biten bir şeyi temin etmek dışında da alışveriş yapmıyor.
Mahalle aralarında artık büyük marketlerin küçük şubeleri de açılmaya başlandı.
Son yıllarda birçok bakkal ve küçük market kapanmıştı. Kalanlar da kapanacak yavaş yavaş. Tıpkı kasap, manav ve yapı malzemeleri satıcıları gibi.
Zaten herkes küçük esnafın sırtında.
Mesela Esnaf odaları var. Ne iş yaparlar bilmiyorum. Dükkan açmak istersen zorunlu olarak onlara üye olmak zorundasın, ayrıca dükkan başına her sene en az 100 -300 lira haraç veriyoruz. Karşılığında size bir defter, bir kalem veriyorlar. Ondan sonra ne biz onları görüyoruz nede onlar bizi.
Muhasebeci her ay başımıza ekşir, 80-100 lira veriyoruz, Kiraladığınız yere kira ve kira vergisini tıpış tıpış yatırıyoruz, zarar bile etseniz sabit bir vergi var ve 3 ayda bir tıpış tıpış onu ödüyoruz.
Amca gazeteciler dedin. O ne mesele ne?
Gazete satmak isterseniz Yaysat ve Turkuaz diye iki farklı grup var. Onların hesabına 1000er lira yatırıyorsunuz. Onlar size gazete veriyorlar. Gazeteden bir şey kazanıyor muyuz? Gazete başına belki 20 belki 30 kuruş. Niye gazete satıyoruz o zaman? Belki gazete almaya gelenler başka bir şey alır diye.
O 2 bin lira ne oluyor? Yaysat ve Turkuaz grubu o parayı işletiyor. Binlerce bakkal ve gazete bayisi var. Toplanan parayı hesap et. Kaç trilyon? Allah bilir. Diyelim ki 10 yıl sonra bakkalı kapattınız, size sadece yatırdığınız 1000 lirayı veriyor, öyle faiz maiz yok.
Her bir dükkan, market en az dört kişilik bir aileyi geçindiriyor. İşsiz çocuklar babalardan devir aldıkları bu işyerlerini işleterek geçimlerini sağlıyorlardı. Güler yüzlü, iyi iletişim, iyi hizmet verenler iyi paralar da kazanma olanağına sahip oluyorlardı. Oysa esnafın dükkanı kapandığından bu kişilerin çoğu ya işsiz kalacak ya da büyük marketlerde asgari ücretli olarak çalışmak zorunda kalacaklar dedi.
Amca keşke köşeyi sen yazsaydın bugün dedim.
Ne köşesi evladım dedi
Gazetede köşe yazıyorum da bayağı güzel anlattın dedim.
İyi ya evladım. Sende yaz da belki sesimizi duyan olur dedi.
Yazdım. Umarım birileri okur.