Sayfa Yükleniyor...
Muhittin abi benim için çok değerli bir insan. Lütfen ona iyi bak dedim.
Doktor arkadaşım böyle bir sözü benden ilk kez duymuştu. Normalde birbirimize telefon açıp bir yakınımın şu problemi var. Ne zaman müsaitsin? diye sorar birbirimize yakınlarımızı göndeririz...
Ama bu hasta benim için değerli, özel ilgini rica ediyorum tarzında bir istek ile ilk kez karşılaşıyordu.
Bu hasta neden bu kadar değerli senin için dedi.
Bir ara müsait zamanında bir kahvemi içmeye gel. Sana anlatırım dedim.
Dün kahvelerimizi içerken ona anlatmaya başladım.
Büyüdüğüm mahallede iki bakkalımız vardı. Biri Karadenizden buraya göç etmiş Ziya Amca ve oğullarının işlettiği Rüyam Market, diğeri İzmirin yerlilerinden birine ait Muhittin ve Hakan ağabeylerin işlettiği Kardeşler Bakkaliyesi. Aralarında 20 metre bile yoktu. Belki aralarında bir rekabet de vardı. Bilemiyorum.
Biz mahallenin doğu tarafında iken doğuya düşen Rüyam marketten, mahallenin batısına, yeni evimize taşındığımızda da Kardeşler bakkaliyesinden alışveriş yaptık. Babam birini ezip diğerine geçmek olmaz der, eve en yakın olandan alışverişi yapardı.
Üniversiteyi kazandığım zaman harç ve öğrenim kredisine başvurdum. Ailemin maddi durumu iyi olmadığı için her ikisini de almaya hak kazanmıştım.
Ancak krediyi alabilmek için iki kefil ve bu kefillerin emekli sandığı, bağ-kurlu veya devlet memuru olması şartı vardı. Büyük ağabeyim ve ablam memurdular ancak istenen kefillerin akraba olmaması gerekiyordu.
İzmire sonradan gelmiştik.
Babam, annem ve ağabeyim bahçelerde gündelikçi olarak çalışıyorlardı.
Onların çevresi de ancak işçi çevresiydi ve istenilen özelliklerde pek fazla insan tanımıyorlardı. O dönemde de SSK, Bağkur ya da emekli sandığına mensup olmak öyle herkese nasip olan bir durum değildi.
Mahallede ki Almanyadan emekli tek kişi de Ben daha önce kefil olduğum için çok ağzım yandı. Yemin ettim bir daha kefil olmamaya diye söylemişti. Kredi toplamı ve faizler o dönem için oldukça yüksek bir meblağdı ve kimse de haklı olarak böyle bir maddi külfetin altına girmek istemiyordu.
Çaresiz kalmıştık.
Mahalle bakkalları dertleşme yeriydi bir nevi. Alışverişe gidenler de onlarla bu esnada iki lafın belini kırardı.
Babamın sıkıntısını duyan Bakkal Muhittin Ağabey Biz burada neciyiz? O bizim de oğlumuz sayılır. Ben ve diğer bakkal Ziya Bey onun kefili olacağız demiş. Her iki bakkal da işi gücü bırakmış, bana kefil olmak için noterin yolunu tutmuşlar.
O günü hiç unutmadım. Ziya amca ve Muhittin Ağabeyin bana yaptıkları bu iyiliği de. O yüzden her ikisi de benim için çok önemli dedim.
Doktor arkadaşımın çok hoşuna gitti. Bunu yazsana dedi.
Ülke ile ilgili yazacak bir sürü şey var, başka bir zaman yazarım dedim.
Bence şimdi yaz. Tamda şu dönemde buna ihtiyacımız var. Birlik olmak için, kötülere karşı iyi insanların olduğunu göstermek için böyle yazılar şart dedi.
Onu kırmadım, yazdım.