2

Bilişim, Teknoloji ve Çağdışılık


  • Oluşturulma Tarihi : 13.01.2016 08:33
  • Güncelleme Tarihi :

Yavaş yavaş bir okur kitlemiz oluştu çok şükür.

Henüz binleri bulamamış olsak da umutluyuz. Böyle giderse binler hatta milyonlarca okurumuz olacak gibi görünüyor.

TOBB Üniversitesi’nde benden önceki konuşmacı ‘Bir hayaliniz olsun ve asla vazgeçmeyin’ demişti. Sürekli aklımda o cümle. Bende ilerde bir gün milyonlarca insanın okuduğu adam olarak ünlü biri olduğumu, kitaplarımın 100-200 baskı yaptığını, imza günlerimde kitapevinin kapısında kuyruk olduğunu hayal edip yazılarımı yazıyorum. Kaç kişi okuyor bilmiyorum. Ama facebook’ta yapılan beğeni sayısına bakacak olursak şu an için çok popüler sayılmam. Yine de arada da olsa yazılarımla ilgili eleştiriler ya da ‘burası sizin bildiğiniz gibi değil’ tarzında katkılar da geliyor.

10 Ocak’ta yazdığım ‘Eğitimde Her şey Yolunda mı?’ başlıklı yazım eğitimcilerin ilgisini çekti. Pek çok kişi eğitim sistemimizi eleştirdi, yapılabilecekler ile ilgili yol gösteren yorumlar yazdı.  Bir arkadaşım ‘Hangi çağda yaşıyoruz?’ diye bir mesaj atmış. ‘Bizim yaşadığımız çağı mı dünyanın yaşadığı çağı mı soruyorsun?’ dedim bende. ‘Sende haklısın ama genel olarak dünya hangi çağda?’ dedi. ‘Aklıma ilk gelen uzay çağı sonra bilgisayar ve bilişim çağı’ dedim. ‘Tam üstüne bastın ayağını kaldır’ dedi. ‘Her şeyi pat diye biliyor’ olmanın verdiği his ile göğsüm kabardı. Karşı taraftan mesajın devamı gelmedi.

Meraklandım. ‘Bunu bana neden sordun ki?’ dedim. ‘Senin yazın üzerine sordum. Hani eğitim sistemimiz ile ilgili bir şey yazmışsın ya. Çağımız uzay ve bilişim çağı. Peki, bilişim teknolojileri dersinin öğretmenleri ne durumda biliyor musun?’ dedi. ‘Öyle bir ders mi var?’ dedim şaşırarak. ‘Evet, öyle bir ders var ve ben bu dersin öğretmeniyim. Ancak bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni kadar değerimiz yok. Yanlış anlaşılmasın din dersine karşı değilim ama dünya bilişim ve teknolojide bu kadar mesafe kat ederken, hemen herkesin evinde bir bilgisayar, tablet yada akıllı telefon varken biz bunları sadece ‘tüketici’ olarak kullanıyoruz. Bilgisayarın açma kapamasından başka sadece ‘sosyal’ paylaşım aracı olması dışında hiçbir özelliğini bilmeyen bir nesil yetişiyor. Japonlar ve Amerikalılar zaten eskiden beri teknolojide, üretmede dünyanın bir numaralı ülkeleriydi. Daha sonra Finlandiyalılar ve Koreliler de bu işin önemini yıllar önce fark etti ve bilişim teknolojilerini öğretme ve geliştirmek için çalışmalar yaptı. Artık ekonomi tarlada domates yetiştirip onu 1 liraya satma üzerine dönmüyor. Ki o domatesi de böcekler, kuşlar yemezse, sel ve don olmazsa ve ürün alırsan. Oysa bir bilgisayar, bir cep telefonu üretmek ne kadar önemli biliyor musun?’ dedi. ‘Yani muhtemelen çok önemlidir ama’ dedim. Sözümü bitirmeden o devreye girdi. ‘Apple diye bir şirket var duymuşsundur’ dedi ‘Apple’ı duymayan mı var?’ dedim. ‘Sana bir link veriyorum bak incele’ dedi. Linki açtım.

‘İstanbul Sanayi Odası tarafından yapılan araştırma sonuçları Türkiye'deki en büyük 500 şirketin toplam cirosunun neredeyse teknoloji devi Apple'ın yıllık cirosuna denk olduğunu ortaya koydu. Çok daha büyük fark ise kârlarda. Apple'ın kârı 500 Türk devinin 3 katından daha fazla’ diye bir haber veriyordu.

‘İşte durumumuz bu’ dedi. Acı bir tablo ile karşı karşıyaydık. ‘Peki, ne yapmalıyız?’ dedim. ‘Evvela müfredata bu dersin ana ders olarak konulması lazım. Sonra da öğretmen atamalarının yapılması lazım’ dedi. ‘Yeterince atanmıyor mu peki’ dedim. ‘Hayır. Geçen sene atanan Din kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri sayısı 4500 civarında. Peki, bizim branştan kaç kişi atandı dersin? 900 bile değil’ dedi. ‘Sen bana bu bilgileri bir rapor şeklinde yaz. Bende bunu köşemde yazacağım’ dedim. ‘Facebook’ta bizim öğretmenlerin bir kapalı grubu var. Seni oraya üye yapalım, grup yöneticimiz sana kesin bilgileri verir’ dedi. Başvurdum. İki gün oldu cevap gelmedi. Arkadaşıma mesaj attım, ‘Ne oldu hani bana bilgi verecektiniz yazmam için’ dedim. ‘Ya kusura bakma. Yöneticimiz istemiyor. ‘Başımız belaya girmesin şimdi’ diyor. Senin de zamanını aldık. Kusura bakma. Teşekkür ederiz’ dedi. Israr etmedim. ‘Gençler teknoloji ve bilişimde geri kalıyor, çağı yakalayamıyoruz’ diye şikayet eden ama haklarını dile getirmekten korkan, çağda geri kalmış bir öğretmen adayı.

Gülsem mi? Ağlasam mı?

Bilişim, Teknoloji ve Çağdışılık
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan