2

Boşanmanın Düğünü Olur mu?


  • Oluşturulma Tarihi : 31.05.2017 08:42
  • Güncelleme Tarihi :

Düğün sezonu açıldı. Vatana millete hayırlı, uğurlu olsun.

Bu sezondan çok hazzettiğimi söyleyemeyeceğim. Birbirini seven iki insanın belediye başkanından izin almasını, bu esnada masadaki sandalyelerin giydirilme şeklinden başlayıp davetiye gönderilen ve gönderilmeyen kişilerin listeleri üzerinde kafa patlatılmasından, ‘senin anan bunu dedi, benimki şunu istedi’ tartışmalarından, insanların yıprandığını, takılan ve takılmayan takı sorununun hısım ve akrabalar arasına husumet soktuğunu düşünüyorum.

Hele aileler anlaşamıyorsa ekilen nifak tohumları bir süre sonra o evliliğin çatırdamasına sebep oluyor.

Bizden uzak, sevenlere yakın olsun.

Konumuz bu değil tabii ki. Konumuz bu değilse niye girdik buraya? Konuyla biraz yakın ilişkili bir durum olduğu için buradan giriş yaptım. Şimdi konuya giriyorum.

Efendim; birbirlerini sevip bir araya gelen ama beraber yaşamın getirdiği çeşitli ‘ruh ve beden uyuşmazlıkları’ arasından çözüm bulamayan insanlar ayrılmaya karar verebiliyorlar.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2006-2015 dönemini kapsayan 10 yılda Türkiye'de toplam 6 milyon 90 bin 212 çift evlendi, 1 milyon 151 bin 591 çift de boşandı. Bu oran aşağı yukarı her dört çiftten birinin boşandığı anlamına geliyor.

Küçük yerlerde ‘Boşanmak ayıptır, günahtır’ tarzında toplum baskısı ile evlilikler ‘zorla’ götürülüyor ama büyük şehirlerde insanlar ‘Artık sevmediğim biri ile neden aynı evde kalmak zorunda kalayım?’ diye düşünüp ‘özgür’ bir birey olmayı seçebiliyorlar. Tabii bu arada ‘çocuk için’ aynı evde iki yabancı gibi kalan ya da ‘Çamaşır bulaşığı kim yıkayacak’, ‘Bu saatten sonra çalışmak zor gelir, adam eve para getiriyor ona katlanayım’ tarzı çeşitli sebeplerle evliliği devam ettirenlerin oranlarını TÜİK’ de bilemiyordur.

Kimse böyle bir şeyi ifade etmez çünkü.

Her neyse nereye gelecektik? Konu çok uzamadan oraya geleyim de yazıyı yarım bırakmayın.

Ayrılmaya karar verenler evlenirken yaptıkları gibi medeni bir şekilde ayrılamıyorlar ne yazık ki. Bu yazıyı yazdığım dakikalarda Akit gazetesi genel yayın yönetmeninin damadı tarafından bıçakla öldürüldüğünü, aynı damadın eşini de ağır yaraladığını, Urfa’da kocasından boşanmak isteyen bir kadının komalık oluncaya kadar dayak yediğini, İstanbul’da eşini ve sevgilisini aynı anda idare eden adamın eşi tarafından uyurken bıçaklandığını okudum. Uzatırsak kusacaksınız.

Uzatmıyorum.

Bunların yanında benim dikkatimi çeken ama belki pek çok kişinin dikkatini çeken başka bir haber daha okudum. İstanbul’da yaşayan ve 11 yıl önce evlenen Hatice ve Cemal Mekan çifti artık anlaşamadıklarını fark edip anlaşarak, medeni bir şekilde evliliklerini sonlandırmışlar. ‘Boşandık ama hala dost ver arkadaşız’ deyip bir ‘boşanma düğünü’ yapmışlar. Takının, sandalye giydirmenin, ‘oturma odasını sen yaptın yatak odasını ben’ tartışmasının olmadığı, yakın dostları ile eğlendikleri bir davet vermişler.

Biliyorum size garip geldi. Normal olan şöyle olmalıydı; Adam kadını ‘Ya benimsin ya toprağın deyip bıçakla, silahla öldürmeli, kadının ‘Benden farklı cinsel talepleri oldu. Sapık bu’ deyip malların üstüne oturma gayretleri ile mahkemelerde yıllarca süren bir dava ile ayrılmalıydılar.

Ama onlar anormal olanı seçmişler.

Gayet de güzel yapmışlar.

Kendilerini tebrik ediyor, bir an önce eski ilkel alışkanlıklarımızdan kurtulup ayrılığın da evlilik gibi bu işin bir parçası olduğunu kabul ettiğimiz, boşanma düğün ve eğlencelerinin de bir gelenek halini aldığı günler görmeyi temenni ediyorum.

Siz katılmıyor olabilirsiniz ama benim içimden geçen bu.

Boşanmanın Düğünü Olur mu?
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan