2

DOĞUDA DOKTOR OLMAK-1


  • Oluşturulma Tarihi : 27.09.2015 06:50
  • Güncelleme Tarihi :

Mardin’e gelmişken hastanelere uğramadan dönmek olmazdı. Yeni bir gazeteci ama 20 yıllık bir doktor olarak meslektaşlarımla birebir görüşmek istedim.

Öyle ya sosyal paylaşım sitelerinde dolaşan,  Ekşi sözlük menşeli  ‘güya’ doğuda görev yapan bir doktor arkadaşımızın ‘binlerce paylaşım’ alan bir mektubu var. Bir çok kişi de ‘doğru mu?, yanlış mı’ diye sormadan ‘İşte doğu ve güneydoğunun gerçek yüzü’ diye sayfasında paylaşıyor.

Mektup buradaki insanları ‘ gündüz esnaf gece terörist, sürekli kaçak elektrik kullanan, üretim yapmayan,  buraya gelen doktor ve öğretmenleri öldürüp, iş makinalarını yakan, devlete zarardan başka hiçbir faydası olmayan insanlarla dolu bir bölge’ olarak yazmış. Buraya gelmişken bizzat burada çalışan doktor, paramedik veya hemşire olarak çalışan insanların ağzından gerçekleri duymak ve yazmak istedim.

En çok şikayet edilen konu terör, bombalar veya çalışma koşullarının zorluğu değil. Buradaki sağlık personellerinin en çok şikayet ettiği konu sağlıkta son yıllarda uygulanan ‘onlar sizin köleniz, size hizmet etmek zorundalar, zembille para kazanıyorlar, yapacaklar tabi ki’ tarzı yanlış politikalar sebebiyle sağlık personeline karşı artan şiddet ve şikayet olayları. Asılsız ve gereksiz şikayetler ve bunların neticesinde açılan soruşturmalar zaten bir çoğu ‘zorunlu hizmet’ için burada olan doktorların çalışma şevkini iyice kırmış. Doktorlar ‘söyleyeceğim her kelime aleyhime delil olarak ‘soruşturma konusu’ olabilir diye düşündüklerinden artık halkla neredeyse selamlaşmayı kesecek duruma gelmişler. Eskiden beri eğitim seviyesi düşük kalmış halk da işini şiddetle ya da tehdit ile çözmeye alıştırılmış. Çünkü mevcut kanunlarla yaptığı şiddet yada tehditten dolayı herhangi bir ceza almadığından bunu bir ‘çözüm’ yolu olarak görmüş.

‘Mecburi hizmet’ buradaki sağlık hizmetlerinin yürütülmesi için çözüm olmamış. Çünkü herkes askerlikte şafak sayar gibi bir an önce mecburi hizmetini bitirip başka bir yere tayin olma arzusu içerisinde. Alınan maaş da öyle politikacıların iddia ettiği gibi meblağlar olmayınca insanlara burayı çekici kılacak pek de bir şey kalmıyor

‘Burası 20 büyük şehirden biri. Ama burada sinema bile yok inanabiliyor musun’ dedi bir doktor arkadaş.

‘ Valla bizde bir sürü sinema var ama ben en son sinemaya ne zaman gittim hatırlamıyorum yani’ dedim

‘Gitmesen dahi varlığı bile psikolojik olarak rahatlatır’ dedi.

Diyecek bir şey bulamadım.

Bir başkası ‘muayeneciliğin yasaklanması’nın buradaki hizmetleri çok aksattığını, bilinenin aksine buradaki sorunları daha da karmaşık hale getirdiğini söyledi.

‘Nasıl yani?’ dedim

‘Bak hocam, muayenehaneye gelen adam para karşılığı hizmet aldığı için ‘aldığı hizmetin bir değeri’ olurdu gözünde, daha saygılı olurdu. Doktor da hastaneden arta kalan vaktini ‘mesleğini icra ederek’ para kazanırdı, şimdiki gibi ‘bitse de gitsek’ tarzında şafak saymazdı. Muayenehanecilik varken hastayı kaybetmemek, daha iyi doktor imajı için o hasta ile sonuna kadar uğraşılır, gerekirse ücret karşılığı başka ilden daha uzman bir doktor getirilirdi. Şimdi kimse tedavisi ‘zorlu hastalar’la uğraşmak istemediğinden hasta top gibi oradan oraya, ya da başka illere veya özel hastanelere gidiyor. Sonuçta burada aslında daha önce doktora 1 lira vererek hallettiği bir işi özel hastanelere 3 lira vererek halletmeye çalışıyor’

‘Ama devlet sağlığı parasız hale getirdik, ‘hastanın cebinden elinizi çekin’ demişti hatta zamanın bakanı’ dedim

‘Ne değişti? Sağlık parasız olmadı, parayı alan kişi değişti. Bu işten kazanan sadece özel hastaneler değil tabi ki. Üniversite hocaları da var işin içinde. Devlet bize özel hasta bakmamızı yasakladı ama Üniversitedeki hocalara serbest bıraktı. Herkes üniversite de özel sekreter tutmuş, hiçbir resmiyeti olmadan çantalarla paralar taşınıyor. Ameliyatı zor ya da riskli olduğu için devlet hastanelerinde kimsenin yapmak istemediği ameliyatları Üniversitedeki hocalar ‘valla şu kadar paradan aşağı yapmam’ diyor. Adam mecbur kalıyor. Yurtdışına mı gitsin. Parayı bir şekilde buluyor’

‘Çözüm ne?’ dedim

Anlattı. Başka bir yazının konusu olsun oda…

DOĞUDA DOKTOR OLMAK-1
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan