Sayfa Yükleniyor...
Herkesin bir hayali var.
Sanırım pek çok kişi emekli olduktan sonra kimsenin pek de uğramadığı bir sahil kasabasında, sessizce ömrünün kalanını güzelce geçirmek istiyor. En azından ben bunu çok duydum.
Bir meslektaşım da emekli olduktan sonra teknesinde yaşayıp, o liman senin bu liman benim dolaşmak istediğini söylemişti. Ancak bu tür hayaller Türkiyeden emekli biri için hayalden öteye geçmez. Çünkü ömrü boyunca kıt kanaat geçinen, bir birikim yapamayan, memur ya da çalışan kesimin emekli olduktan sonra hayalinde canlandırdığı gibi yaşaması pek de mümkün değil.
Neden mi?
Nedeni emekli maaşı. Emekli olduktan sonra kuşa dönen maaş ile hayalleri gerçekleştirmek bir yana, en iyi ihtimalle ancak ayın sonuna kadar ölmeden ulaşabilirsiniz.
Peki aylık 300-400 dolar ile sessiz sakin bir kıyı kasabasında, ortanın üzerinde bir hayat sürmek mümkün desem? Sanırım pek çok kişi inanmayacak Yazarın kafası iyi, bizimle dalga geçiyor diye düşünecektir.
Hemen alınganlık yapmayın sayın okur. Evet, bu köşenin yazarı sizi güldürmek, duygulandırmak gibi ulvi amaçlar taşıyor ancak sizinle kafa bulmak gibi bir niyet asla söz konusu değil.
Uzatmıyorum. Hemen söylüyorum.
Örneğin Sudanın Kızıldeniz kıyısındaki yerleşim yerlerinden biri olan Port Sudan çevresi hem deniz kıyısında sakin bir balıkçı kasabası gibi hem de dört mevsim sıcak bir yer. Oradaki Sevakin Adası emeklilik için muhteşem bir yer.
Bilmeyenler için Sevakin Adasından biraz bahsetmekte fayda var.
Yavuz Sultan Selimin Mısırı fethetmesinden sonra Osmanlı hakimiyetine giren bu bölgede Osmanlılar askeri ve ticari yerleşim yerleri kurmaya başlıyorlar. Sevakin Adası bu iş için biçilmiş kaftan. Ada kıyıdan 200 metre uzakta ve gemilerin yaklaşması için doğal bir liman gibi. Aynı zamanda çevresi su ile çevrili olduğu içinde savunma için iyi bir kale ve üs yeri.
1554 yılında Habeş Seraskerliğine (yani Eyalet Komutanlığına) atanan Yemen Beylerbeyi Özdemir Paşa 1555te Habeş Eyaletini kurarak Sudanın Kızıldeniz sahilindeki Sevakin Adasını eyalet merkezi yapmış.
Osmanlılar oralarda bir şehir inşa etmişler.
O bölge ve çevresi 1882 yılına kadar yani yaklaşık 300 yıl boyunca Osmanlılar tarafından idare edilmiş.
İngilizler 1882 de burayı ele geçirdiklerinde şehir merkezini biraz daha kuzeye yani bu günkü Port Sudan Bölgesine kurmuşlar. Böyle olunca da halk Port Sudana göç etmiş, evler, çarşıdaki dükkanlar yavaş yavaş bakımsızlıktan yıkılmaya başlamış. Zamanla Sevakin Adası kaderine terk edilmiş.
Ben oraya gittiğimde tertemiz bir deniz ve sıcak bir hava vardı. Adadaki Osmanlı eserleri TİKA tarafından restore ediliyordu.
Kalenin dibinde oturup denize doğru bakarken düşünmeye başladım. Atalarımız ne kadar uzak bölgelere gelmişlerdi. İstanbuldan buraya tayin edilen bir asker ya da bir memur olduğumu düşündüm. At üstünde o çöllerden nasıl geliniyordu? Gelirken kaç kişi yolunu kaybetti, kabile savaşçılarına av oldu ya da yolda hastalandı? Kaç ay sürüyordu bu yolculuklar acaba? Ya da bir rapor, bir istek, bir talep ne kadar zamanda İstanbula varıyordu?
En önemlisi de buraya gelenler kaç yıl kalıyorlardı? Evlerini, eşlerini de getiriyorlar mıydı?
Şimdi oraya ulaşmak çok daha kolay.
Türk Hava Yollarının başkent Hartuma her gün uçağı var. Daha sonra aktarma yapıp Port Sudana 1 saatte ulaşıyorsunuz. Ancak Sudanda görevliler size Aktarma bir saat sonra derlerse en az 10 saat beklemeyi göze alın.
Ben gittiğimde Hartumdan Port Sudana özel araba ile gittim. Yolda geze geze yavaş yavaş gittik. Zaten iki şeritli ve çoğu yeri bozuk yolsa istesen de hız yapamazsın.
Böyle bir yerde emeklilik geçirilebilir. 12 ay denize girilebilen bir yer. Sizi hiç kimse rahatsız etmez. Tatili bedavaya getirmek isteyen dost ve akrabalar oraya gelmeye cesaret edemezler.
Ama özellikle nisan, mayıs aylarında sıcak çok fazla. Ama dört mevsim organik salatalık, domates, biber gibi sebzeleri yemek mümkün. Çünkü tarım ilaçları pahalı ve kimse ilaç kullanmıyor.
Eğer hanım itiraz ederde Ne işimiz var oralarda, otur oturduğun yerde! derse üzülmeyin. Hanımı da götürmeyin çünkü Sudan da 4 eşe kadar yasal olarak evlenmek mümkün.