2

Ezidi, Süryani ve Müslüman


  • Oluşturulma Tarihi : 22.10.2015 07:03
  • Güncelleme Tarihi :

Geçenlerde yazdığım ‘Müslümanlık bu mu?’ başlıklı yazımızda yüzde 99.2’ si Müslüman olan ülkemizde yaşanan bu nefret temelinde gelişen olayların dinimiz İslam ile bağdaşmadığını, Kur’an-ı Kerimden ayetlerle açıklamaya çalışmıştım.

Bu yazım üzerine bir arkadaşımdan mesaj aldım. ‘Sevgili Deniz, öncelikle araştırmacı yazar ruhunu kattığın bu yazı için seni kutluyorum. Ben de yazında ki bir cümleye takıldım. Senin öyle düşünmediğinden eminim, ne kadar hümanist olduğunu iyi bilen biri olarak. Ancak, buradan gayrimüslim vatandaşlarımızın bu ölümler karşısında üzüntü duymadığı anlamı çıkmasından korkarım. Sanırım hepimiz Müslüman ya da değil bu ölümlere sevinenlerin ‘dininin’ değil ‘insanlığı’nın sorgulanması gerektiği konusunda hemfikiriz. Anti parantez eklemek istedim. Sevgilerimle...’

Kendisine böyle bir mesajı attığı için teşekkür ederek bu konuyu daha da açıklamak adına bu günkü yazımı yazmaya karar verdim.

Yazarlık zor zanaat gerçekten. Bunu her geçen gün daha da kavrıyorum. Çünkü bir şeyi yazarken, kendi gözlüğünden baktığın için, başka şeyleri de kaçırabiliyorsun. Tıpkı o yazıda olduğu gibi. Müslümanlığın güzel taraflarını anlatalım derken, yaklaşık 5 ay aynı sırayı paylaştığım arkadaşımın da mensup olduğu gayrimüslim vatandaşlarımızı üzmek istemedim tabiî ki. Gayri Müslim vatandaşlarımızın insanlığı ile ilgili olumsuz bir söz söylemeyecek kadar birçok güzel anıya sahibim ben.

Orta birinci sınıfı Mardin’in İdil ilçesinde öğretmen olan ağabeyimin yanında okumaya gittim. Öğretmenimin boy sırasına göre yerleştirdiği üçüncü sırada yanıma Seruç isimli biri düşmüştü. İsmini ilk duyduğumda ‘Nüfus memuru hatası’ diye düşünmüştüm. Doğal olarak orada ilk arkadaşım o oldu.

Teneffüslerimizde, ya da dersten sonra okulun yanındaki boş arazide hep beraber oynardık.  Bir gün yine orada oynarken üst sınıflardan bir grup bizim olduğumuz alana geldi. Bizimle güya şakalaşıyorlardı.  Bir ara biri Seruç ile konuşurken diğeri ona fark ettirmeden, eline aldığı çubuk ile etrafına bir çember çizdi. Daha sonra herkes birden çekildi. Seruç etrafına çizilen çemberin içinde çaresizce kıpırdamadan dururken onlar kahkaha ile gülüp onunla dalga geçiyor, çemberin dışına itmeye çalışıyorlardı.’ Tuhaf bir oyun’ diye düşünmüştüm. Onlar gülmekten ve dalga geçmekten yorulunca Seruç’un etrafındaki çemberi bozuk gittiler. Çemberin bozulması ile arkadaşım ağlayarak evine koştu. Çember dışına çıkmamanın bir Ezidi inancı olduğunu sonradan öğrenecektim.

Aynı hafta din dersine başlarken aralarında Seruç’unda olduğu 10 civarında çocuk derse girmeyip dışarıda top oynuyorlardı. Öğretmenimiz onların Süryani ve Ezidi olduğu için din dersine girmek zorunda olmadıklarını söyledi. Sıra arkadaşım bir Ezidi idi.

‘Eğlenceli’ bir şeydi yani gayrimüslim olmak onlar için. Bizim içinde top oynamak varken derse girmek ‘sıkıcı’ydı…

Seruç ile sıra arkadaşı olmanın ötesinde evine gittiğim, yemeklerini yediğim beraber vakit geçirdiğimiz bir arkadaşlığım oldu. Ağabeyimin tayini çıkınca, dönem bittiğinde o okuldan ve arkadaşlarımdan üzülerek ayrıldım.

O dönemlerde Mardin’in Midyat, İdil gibi birçok ilçesin de, çoğunluk Süryani idi. Yine İdil ilçesinin pek çok köyü de Ezidi’lerden oluşmaktaydı. Sonraları orada yaşayan birçok Süryani ve Ezidi gibi Seruç’un da İnançlarını daha rahat yaşamak ve birazda ekonomik gerekçeler ile Avrupa’ya göç ettiğini öğrendim.

Mardin’in diğer doğu illerinden daha rahat ve  ‘hoşgörülü’ bir il olmasının aslında bu kültürel çeşitlilikten geldiğini herkes bilir. Orada yüzyıllardır Müslüman, Süryani ve Ezidiler bir birlerinin yaşam tarzlarına saygılı şekilde yaşadılar.

Bu günlerde daha çok düşündüğüm bir şeyi burada tekrarlayayım: ‘Keşke Mardin’de farklı dine mensup insanların birbirlerine gösterdiği, saygıyı ve hoşgörüyü Müslümanlar örnek alsalardı’

Ezidi, Süryani ve Müslüman
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan