Güle Güle Hocam; Hakkını Helal Et Bana


  • Oluşturulma Tarihi : 25.09.2017 06:28
  • Güncelleme Tarihi :
Güle Güle Hocam; Hakkını Helal Et Bana yazının resmi

“Epirden öldü başımız sağ olsun?” dedi karşımdaki ses. İki gündür telefonlarıma cevap vermemiş olması nedeniyle içimde “Acaba?”lar dolaşıyor ama hemen ardından “Allah korusun, saçmalama” diyordum kendi kendime. “Muhtemelen yine yazılarına dalmıştır”, “Yine bir proje üstünde çalışıyordur” ya da “Bu yeni telefonuna bir türlü alışamadı” diye başka şeyler düşündürtmeye çalışıyordum kendime.

İnsan sevdiklerine ölümü yakıştıramıyor çünkü. Oysa çok yorgundu biliyordum. En son temmuz sonunda Manavgattaki Plaj Voleybolu Turnuvası’nda görmüştüm ve yorgunluğu bir doktor olarak dikkatimi çekecek kadar belli oluyordu. Yaşadığı uzun ve yorucu hayatın bedeninde bıraktığı izler, yaşlılık ve şeker hastalığının getirdikleri ile birleştiğinde aslında beklemediğim bir şey değildi bu haber.

Ama yine de inanamıyorsun ilk duyduğunda. Daha yapacak çok şeyi vardı. Anılarını yazacaktı ilk fırsatta mesela. Yıllarca ünlü sanatçıların (Erol Büyükburç, Barış Manço, Cem Karaca, İlhan İrem, Yıldırım Gürses)  menajerliğini yapmış, Türkiye’nin en çok konser organizasyonu yapan (Sadece Barış Manço ile 512 konser) organizatörüydü. Altmışlı yıllarından beri sanat camiasının içindeydi. Neler neler yaşamış, neler görmüştü kim bilir. Ne çok anıları vardı yazılacak. Ama fırsatı olmadı işte...

Kendime kızıyorum. Böylesine değerli bir insanın son yıllarında en yakınındaki kişilerden biriydim. Neden ben bunları yapmadım? Hadi o hem bedenen hem de ruhen yorulmuştu ama ben onu konuşturup yazabilirdim. Ah keşke....

Ama keşkelerin hiç bir faydası yok. Çok pişmanım ve kendime kızıyorum tekrar. Tıpkı babamın ölümünden sonra kendime kızdığım gibi. Babam öldüğünde de onun anılarını, hikayelerini kaydetmedim, yazmadım diye çok kızmıştım kendime. Çok pişmanlık duymuştum. Çok....

Ama yapacak bir şey yok. Ne kadar pişman olursak olalım kendimize ne kadar da çok kızarsak kızalım hayatın bize çizdiklerinin önüne geçemiyoruz. Gideni, zamanı geri getirme kudretimiz yok. Bir saniye öncesini bile..

Bazen hayatın bize verdiklerini görmüyoruz ve değerlendiremiyoruz. Sevdiklerimiz hep etrafımızda, sonsuza dek kalacak diye düşünüyoruz. Onların bir gün çekip gidebileceğini hiç düşünmüyoruz bile. Oysa hayat bir göz açıp kapamalık kadar kısa işte. Bu gün varsın, yarın yoksun. Bu kadar basit.

Bu dünyadan bir Hasan Uğur Epirden geçti. Türkiye’nin ilk müzik menajerlerinden, Voleybol antrenörü, Türkiye’de plaj voleybolunu başlatan insan, milli olimpiyat kurulu üyelerinden, şair, yazar, gazeteci ve hayvan sever....

Ne çok meziyet, ne çok marifet barındırıyordu o beyaz kafasında ve yorgun bedeninde. O artık rahatça dinleneceği bir mekanda. Bizler, geride bıraktıklarından biri olarak ben; çok pişmanım. Öyle bir insandan yeterince yararlanabildim mi? O hayatta ve beni duyuyorken onun önemini yeterince ona ifade edebildim mi? Ya onu babam yerinde gördüğümü? Ve en önemlisi yokluğunun çok büyük bir boşluk yaratacağını söyledim mi?

Sizler pişman olmamak için iyi düşünün sevdikleriniz hala hayatta ve sizi duyabiliyorken onlara karşı ne hissettiğimizi, onların aslında sizler için önemini, onların yokluğunun yaratacağı boşluğu onlara söyleyin.

Geç kalmadan...

Güle güle hocam.. Hakkını helal et bana.

Güle Güle Hocam; Hakkını Helal Et Bana
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan