2

Her Toplum Hak Edildiği Gibi Yönetilir


  • Oluşturulma Tarihi : 17.08.2016 07:59
  • Güncelleme Tarihi :

‘İnsan yaşlandıkça toprağa yaklaşırmış’ derler.

Biz henüz o kadar yaşlanmadık ama toprakla uğraşmayı seviyorum. Küçük bir bahçem var, bir şeyler ekip onların büyümesini seyretmek beni çok keyiflendirirken diğer yandan gittikçe etrafımın lüks villalar ile çevrilmesinden kaygı duyuyorum.

‘Her türlü isteğimi topraktan aldım’ diyor ya Aşık Veysel, İzmir toprağı öyle gerçekten. Güzelim narenciye bahçeleri, ne eksen çıkan topraklar hükümetin ve belediyelerin ‘Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ doktrini sayesinde zenginlerin villaları ile doldu, bahçeler çocukların oyun bahçesi haline geldi.

Ekilecek, biçilecek önemli tarım alanları bina doldu.

Sadece İzmir’de mi?

Hayır! İstanbul’da, Bursa’da, Ankara’da, Kocaeli’nde Adana’da, Antalya’da… Say sayabilirsen...

Kimse de umursamıyor, önemsemiyor.

‘Yarın ne olacak? İnsanlar nerede ne ekip biçecekler? Ne yiyip ne içecekler’ kimse hesaplamıyor. Bırakın yarını, her taraf beton olduğundan bu gün bile aşırı sıcaklardan şehirde durulmuyor. Trafik, sıcak ve nem bir araya gelince insanlar daha bir sabırsız ve sinirli oluyorlar.

Ülkeyi yönetenlerin zaten geleceğe dönük hiçbir projesi yok. Belediyelerin hiç hiç yok.

Nerede bir boş alan varsa bina yerleştir. Hatta 5 kat iznin varsa Dubleks yapıp 10 kata çıkar. Sonrada ‘Neden esmiyor? Niye esmiyor?’ diye şikayet edelim.

‘Yap işimi seçeyim seni mantığı’ diyen halka göre hareket eden belediye başkanları ‘Bu arkadaşın talebini yerine getireyim yoksa seçimde bana oy vermez’ deyip olmayacak şeylere evet dediğinden ya da vatandaş kendine göre ‘akıllıca yollar’ keşfederek işini çözdüğünden yol, park, oyun alanı diye bir şey yok. En azından benim yaşadığım semt 20 yıl önce yemyeşil bir yer iken git gide bina doldu.

Sıra dışı belediye başkanları da bir daha seçilemiyor zaten.

Geçenlerde bir arkadaşımın babasının cenaze töreni için camiye gittiğimde İzmir’in Efsane Belediye Başkanı Yüksel Çakmur ile tanıştım. 1989-94 arasında İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmıştı. O dönemde yaptığı ‘farklı proje’lerle adı ‘Deli Başkan’a çıkmıştı. Mesela minibüslerin şehrin Konak Meydanı gibi merkezi noktalarına girişini yasaklayarak trafiği rahatlattı, Tansaş’ları açtı, halkı ucuz alışverişle tanıştırdı. 5 yılda 1600 otobüs alıp toplu ulaşımı kolayladı, vapur seferlerini arttırdı, metro inşaatı için ilk adımı attı, şehrin her tarafına parklar, bahçeler ve spor salonları açtı. Bunlar sadece benim bildiklerim.

Kendisi ile bizzat tanışınca ‘İzmir için yaptıklarınızdan dolayı teşekkür ederim’ dedim.

Çok duygulandı. ‘İşte sadece bunları duymak bana yeter’ dedi.

‘Keşke çok daha uzun süre başkanlık yapabilme olanağınız olsaydı o zaman İzmir’in çehresi başka olurdu’ dedim.

‘Keşke olabilseydi. Yapmayı istediğim o kadar çok proje vardı ki. Ama halk öyle istedi’ dedi

Ayaküstü, cenaze namazına kadar sohbet ettik. Üç dönemdir açık ara seçilen Belediye başkanının yaptıkları ile sadece bir dönem Belediye Başkanlığı yapan Yüksel Çakmur’un yaptıklarını bir tartıya koydum.

Halkın Belediye Başkanı seçme kriterlerinin ne kadar yapay, güne ve şartlara göre değişen kriterler olduğunu düşündüm. Öyle hizmet mizmet hak getire. Büyük yerlerde önümüze ne konursa onu, küçük yerlerde de kim işimize taş koymazsa ona veriyoruz. Bu yüzden hiçbir yerde park, spor salonu ya da yeşil alan kalmıyor. Her yer beton, her yer sıcak ve yüklendikçe klimalara yükleniyoruz.

Sonrada ‘Yandık, kavrulduk, pişiyoruz’ diye dert yanıyoruz.

‘Her toplum hak edildiği şekilde yönetilir’ diye boşuna dememişler. Demek ki şikayet etmememiz lazım.

Her Toplum Hak Edildiği Gibi Yönetilir
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan