İyi ki Balıkçı Olmamışım


  • Oluşturulma Tarihi : 04.08.2016 06:54
  • Güncelleme Tarihi :
İyi ki Balıkçı Olmamışım yazının resmi

Dünün devamı…

Ağlar atıldıktan yaklaşık 3 saat sonra toplanmaya başladı. Tayfalar çıkan balıktan 9’da bir ya da 10’da bir pay ile çalıştıkları için onların bol balık tutması için dualar ettim. Onlar bol balık ile dönerlerse ben de ‘Bak ayağım uğurlu geldi’ diye böbürlenecektim. Ağlar çekildikçe totem üstüne totem tuttum ama ne yazık ki ağlar kimsenin beklediği dolulukta değildi. ‘Balık yürümedi, yapacak bir şey yok’ dedi Kadem Reis.

‘Nasıl yani?’ dedim. ‘Balıklar sürü halinde dolaşırlar. Yunus ya da orkinos bunları kovaladığında ağa takılabilirler. Ama yemlenmiş ve yürümüyorsa zayıf olur’ diye izah etti. Üzülmüştüm.

Benim üzüldüğümü fark etmişlerdi. Herkes tutulan balık miktarının aslında az olmadığını, bazı günler çok daha az tuttuklarını, bu işin şans işi olduğunu, bu yüzden balıkçıların birbirlerine ‘Rastgele’ dediklerini söyledi. Ama bu benim üzüntümü geçirmek için yeterli değildi. Biraz sonra Kadem Reis kamaradan çıktı. ‘Diğer tekneleri aradım. Onlarda da durum aynı. Yani uğursuzluk sende değil’ diye elini omzuma attı.

Balıklar buz dolu varillere atıldı ve kıyıya dönmek için tekne hareketlendi. Zifiri karanlıkta radar yardımı ile limana doğru yol alındı. ‘Radar bulunmadan önce nasıl yol buluyorlardı acaba?’ diye düşündüm.

Limana vardığımızda beraber çıktığımız diğer tekneler de gelmişlerdi. Yedi tekneden iki tanesi çok iyi balık tutmuştu. Hatta çok balık tutan bir teknenin kendi kasaları yetmemiş, bizden ve başka teknelerden kasa ödünç almıştı. ‘Biz niye tutamadık?’ diye söylendim. ‘O çok tutan tekne var ya 5 gündür pek bir şey tutmuyordu. Bu akşam tutmaları iyi oldu, en azından bu haftanın masraflarını çıkaracaklar. Çünkü balık tutmasan da tayfalara bir ücret vermek zorundasın. Yoksa kimse seninle gelmez. Mazotudur, kumanyasıdır, teknenin masraflarıdır derken böyle 5-6 gün cepten yersen iflas edersin’ dedi Kadem Reis.

Yan teknenin sahibi, çocukluk arkadaşım Ecevit Reis ‘Doktor ne uğursuz geldin arkadaş, tüm Körfezi kuruttun bu akşam’ diye güldü. Kadem Reis ‘Ya zaten adamı zor ikna etmiştik’ diye çıkıştı. ‘Bozma moralini şaka yapıyorum. Balık bu. Her gün her tekne dolu dolu tutarsa denizde balık mı kalır? Gel yemekler bizden’ diye bizi ‘.oklu Kebap’ yemeye davet etti. Balıklar denizden çıktıkları gibi, yıkanmadan, temizlenmeden, yağsız bir tavada kızartılıp yapılınca bu kebabın böyle bir adı oluyormuş. ‘Neden en lezzetli yemekler en pis olanlardır’ bilemiyorum ama o kadar lezzetliydi ki ne kadar yediğimi hatırlamıyorum.

Yemekten sonra buz dolu varillerdeki balıklar kasalara dolduruldu. Ağdan çıkarken yaralanan, kafası kopanlar, parçalananlar oradaki kedi ve köpeklere verildi. Hatta denizdeki iki kunduz ve martılar da nasiplerini aldılar. Gecenin o saatinde oradaki herkesin karnı doymuştu.

Saat 04.00’da tüm tekneler tuttukları balıkları minibüslere yükleyip yola çıktılar. Buca’daki balık haline vardığımızda girişteki görevli kaç kasa, ne cins balık getirdiğimizi kaydetti. Devletin tutulan balıkların %2’sine tekabül eden ücreti aldığını bu vesile ile öğrendim. Halin içine girdiğimizde genel olarak tutulan balık miktarının az olduğunu gördük. ‘Balığın az olması iyi oldu. Fiyat yüksek olacak’ dedi Kadem Reis. ‘Arz talep meselesi’ dedikleri şey buydu.

Herkesin uykuda olduğu bir saatte orada İzmir’in her yerinden gelen balık lokantası sahipleri, balık ekmek satanlar, pazarcılar, taşıyıcılar, ucuz balık almak isteyen normal vatandaşlar ve oradaki komisyonculardan oluşan büyük bir kalabalık vardı. Komisyoncular %15 karşılığında balıkları ihaleye çıkartıyor, saniyeler içinde oraya gelenlere en yüksek fiyata satıyorlardı. Balık az olunca müşterilerine taze balık yedirmek, böylece rakiplerinden bir adım öne geçmek isteyen balık restoranları arasında kıyasıya bir mücadele oluyordu.

Bizim balıklarımız minibüsümüzden inmeden, daha önceden sık sık Kadem Reis’ten balık alan Didimli bir balıkçıya çok iyi bir fiyata satıldı.

Paralar alındı ve pay edildi.

Herkes mutluydu.

Beni evime yakın bir noktada bıraktıklarında ‘Gelecek sefere 3 defa abdest alıp geleceğim’ dedim.

‘Abdest yetmez birde bildiğin tüm duaları da oku’ dedi Taco.

Vedalaştık. Arkamı dönüp yürüdüğümde Kadem Reis ‘Doktor bunları unuttun’ diye iki poşet uzattı.

‘Bunlar ne?’ dedim.

‘Bizde kimse eve boş dönmez, bunlarda senin hakkın’ diye birkaç gün yetecek balıkları uzattı. Almamak için ısrarımın işe yaramayacağını biliyordum.

Eve girdiğimde saat 07.30’du. Duş alıp kafamı yastığa koyduğumda o gün yaşadıklarım gözümün önünden geçti. ‘İyi ki balıkçı olmamışım, çok zor’ diye düşündüm.

İyi ki Balıkçı Olmamışım
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan